9786053009870
509166
https://www.turkishbooks.com/books/kamu-yonetiminde-aciklik-ve-bilgi-edinme-hakki-p509166.html
Kamu Yönetiminde Açıklık ve Bilgi Edinme Hakkı
21.12
Elinizde bulunan bu eser, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı'nda, Doç. Dr. Mehmet Alpertunga AVCİ yönetiminde "Kamu Yönetiminde Açıklık Bağlamında Bilgi Edinme Hakkı ve 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun İncelenmesi" adıyla bir yüksek lisans tezi olarak hazırlanmış olup, hazırlanan tez çalışmasının, bazı kelime farklılıkları haricinde, birebir aynısının kitaplaştırılmış halidir.
Avrupa Birliği'ne uyum süreci kapsamında çıkarılan 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile Türkiye'de yasal dayanağa kavuşan bilgi edinme hakkının toplum tarafından arzulanan yeterli ölçüde bilinemediği bir gerçektir. Bu noktada yönetimde açıklığı sağlamak için atılan önemli bir adım olarak değerlendirilen bilgi edinme hakkının bilinirliğinin sağlanması gerekmektedir. Ancak bu bilinirlik sağlanırken, hakkın kapsamının ve sınırlarının iyi çizilmesi gerektiği de şüphe götürmez bir gerçektir. Kimi kesimler tarafından, özellikle kamusal gizlilik alanında bulunan devlet sırrı niteliğindeki, devletin ve kamunun güvenliğine, iç ve dış ilişkilerine, milli savunmaya, ekonomik politikalara, askeri, istihbarat ve emniyet faaliyetlerine ilişkin olan ve gizlilik kapsamında kalması gereken bilgi ve belgelerin de bilgi edinme hakkı kapsamında erişime açılması talep edilmekte ise de bu talep bilgi edinme hakkı ile hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır. Bu şekilde yersiz ve şüpheyle yaklaşılması gereken bu taleplerin bertaraf edilebilmesi için ise bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasına ilişkin sınırların iyi çizilmesi gerekir. Böylece hem devletin mutlak anlamda kendisine ait olan gizli bilgi ve belgeleri korunmuş olur, hem de bilgi edinme hakkına dikkat çekilerek bireylerin bilgi edinme hakkının etkin kullanımı imkanı sunulmasıyla yönetimde açıklığın sağlanması noktasında istenen amaca ulaşılmış olur. Bu bağlamda eserin yöneldiği ana amacın bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasına ilişkin sınırların var olduğunun kabul edilmesi gerekliliğinin, özellikle devlet sırrı ve özel hayata ilişkin bilgi ve belgeler bağlamında ortaya konulmasıdır.
Ayrıca eserde bilgi edinme hakkı konusunda kamu yönetimine düşen görevlerin belirlenmesi de amaçlanmıştır. Bu noktada dünyada gelinen noktada bilişim teknolojileri artık iletişim ve haberleşmeyi ve dolayısıyla bilgi edinebilmeyi oldukça kolaylaştırmaktadır. Yönetimde açıklığı esas alan kamu yönetimi anlayışında, daha bilgi edinmeye ilişkin talep gelmeden gerekli bilginin verilmiş olması gerekir. Bu mantıkla bilişim teknolojilerinin faydalarından yararlanılarak, kamu kurum ve kuruluşlarının işlem ve faaliyetleri hakkında güncel bir biçimde topluma bilgi sunması en tutarlı yoldur. Bu sayede yönetimde açıklığın sağlanmasının yanında, bilgi edinme hakkı kapsamında yapılan başvurularla idarelerin muhatap olmayacak ve buna bağlı olarak da iş yükü azalacaktır. Bu nedenle eserde, bu konuda önemli adımlar atılması gerektiğine dikkat çekilmeye gayret gösterilmiştir.
Avrupa Birliği'ne uyum süreci kapsamında çıkarılan 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile Türkiye'de yasal dayanağa kavuşan bilgi edinme hakkının toplum tarafından arzulanan yeterli ölçüde bilinemediği bir gerçektir. Bu noktada yönetimde açıklığı sağlamak için atılan önemli bir adım olarak değerlendirilen bilgi edinme hakkının bilinirliğinin sağlanması gerekmektedir. Ancak bu bilinirlik sağlanırken, hakkın kapsamının ve sınırlarının iyi çizilmesi gerektiği de şüphe götürmez bir gerçektir. Kimi kesimler tarafından, özellikle kamusal gizlilik alanında bulunan devlet sırrı niteliğindeki, devletin ve kamunun güvenliğine, iç ve dış ilişkilerine, milli savunmaya, ekonomik politikalara, askeri, istihbarat ve emniyet faaliyetlerine ilişkin olan ve gizlilik kapsamında kalması gereken bilgi ve belgelerin de bilgi edinme hakkı kapsamında erişime açılması talep edilmekte ise de bu talep bilgi edinme hakkı ile hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır. Bu şekilde yersiz ve şüpheyle yaklaşılması gereken bu taleplerin bertaraf edilebilmesi için ise bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasına ilişkin sınırların iyi çizilmesi gerekir. Böylece hem devletin mutlak anlamda kendisine ait olan gizli bilgi ve belgeleri korunmuş olur, hem de bilgi edinme hakkına dikkat çekilerek bireylerin bilgi edinme hakkının etkin kullanımı imkanı sunulmasıyla yönetimde açıklığın sağlanması noktasında istenen amaca ulaşılmış olur. Bu bağlamda eserin yöneldiği ana amacın bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasına ilişkin sınırların var olduğunun kabul edilmesi gerekliliğinin, özellikle devlet sırrı ve özel hayata ilişkin bilgi ve belgeler bağlamında ortaya konulmasıdır.
Ayrıca eserde bilgi edinme hakkı konusunda kamu yönetimine düşen görevlerin belirlenmesi de amaçlanmıştır. Bu noktada dünyada gelinen noktada bilişim teknolojileri artık iletişim ve haberleşmeyi ve dolayısıyla bilgi edinebilmeyi oldukça kolaylaştırmaktadır. Yönetimde açıklığı esas alan kamu yönetimi anlayışında, daha bilgi edinmeye ilişkin talep gelmeden gerekli bilginin verilmiş olması gerekir. Bu mantıkla bilişim teknolojilerinin faydalarından yararlanılarak, kamu kurum ve kuruluşlarının işlem ve faaliyetleri hakkında güncel bir biçimde topluma bilgi sunması en tutarlı yoldur. Bu sayede yönetimde açıklığın sağlanmasının yanında, bilgi edinme hakkı kapsamında yapılan başvurularla idarelerin muhatap olmayacak ve buna bağlı olarak da iş yükü azalacaktır. Bu nedenle eserde, bu konuda önemli adımlar atılması gerektiğine dikkat çekilmeye gayret gösterilmiştir.
Elinizde bulunan bu eser, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı'nda, Doç. Dr. Mehmet Alpertunga AVCİ yönetiminde "Kamu Yönetiminde Açıklık Bağlamında Bilgi Edinme Hakkı ve 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun İncelenmesi" adıyla bir yüksek lisans tezi olarak hazırlanmış olup, hazırlanan tez çalışmasının, bazı kelime farklılıkları haricinde, birebir aynısının kitaplaştırılmış halidir.
Avrupa Birliği'ne uyum süreci kapsamında çıkarılan 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile Türkiye'de yasal dayanağa kavuşan bilgi edinme hakkının toplum tarafından arzulanan yeterli ölçüde bilinemediği bir gerçektir. Bu noktada yönetimde açıklığı sağlamak için atılan önemli bir adım olarak değerlendirilen bilgi edinme hakkının bilinirliğinin sağlanması gerekmektedir. Ancak bu bilinirlik sağlanırken, hakkın kapsamının ve sınırlarının iyi çizilmesi gerektiği de şüphe götürmez bir gerçektir. Kimi kesimler tarafından, özellikle kamusal gizlilik alanında bulunan devlet sırrı niteliğindeki, devletin ve kamunun güvenliğine, iç ve dış ilişkilerine, milli savunmaya, ekonomik politikalara, askeri, istihbarat ve emniyet faaliyetlerine ilişkin olan ve gizlilik kapsamında kalması gereken bilgi ve belgelerin de bilgi edinme hakkı kapsamında erişime açılması talep edilmekte ise de bu talep bilgi edinme hakkı ile hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır. Bu şekilde yersiz ve şüpheyle yaklaşılması gereken bu taleplerin bertaraf edilebilmesi için ise bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasına ilişkin sınırların iyi çizilmesi gerekir. Böylece hem devletin mutlak anlamda kendisine ait olan gizli bilgi ve belgeleri korunmuş olur, hem de bilgi edinme hakkına dikkat çekilerek bireylerin bilgi edinme hakkının etkin kullanımı imkanı sunulmasıyla yönetimde açıklığın sağlanması noktasında istenen amaca ulaşılmış olur. Bu bağlamda eserin yöneldiği ana amacın bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasına ilişkin sınırların var olduğunun kabul edilmesi gerekliliğinin, özellikle devlet sırrı ve özel hayata ilişkin bilgi ve belgeler bağlamında ortaya konulmasıdır.
Ayrıca eserde bilgi edinme hakkı konusunda kamu yönetimine düşen görevlerin belirlenmesi de amaçlanmıştır. Bu noktada dünyada gelinen noktada bilişim teknolojileri artık iletişim ve haberleşmeyi ve dolayısıyla bilgi edinebilmeyi oldukça kolaylaştırmaktadır. Yönetimde açıklığı esas alan kamu yönetimi anlayışında, daha bilgi edinmeye ilişkin talep gelmeden gerekli bilginin verilmiş olması gerekir. Bu mantıkla bilişim teknolojilerinin faydalarından yararlanılarak, kamu kurum ve kuruluşlarının işlem ve faaliyetleri hakkında güncel bir biçimde topluma bilgi sunması en tutarlı yoldur. Bu sayede yönetimde açıklığın sağlanmasının yanında, bilgi edinme hakkı kapsamında yapılan başvurularla idarelerin muhatap olmayacak ve buna bağlı olarak da iş yükü azalacaktır. Bu nedenle eserde, bu konuda önemli adımlar atılması gerektiğine dikkat çekilmeye gayret gösterilmiştir.
Avrupa Birliği'ne uyum süreci kapsamında çıkarılan 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile Türkiye'de yasal dayanağa kavuşan bilgi edinme hakkının toplum tarafından arzulanan yeterli ölçüde bilinemediği bir gerçektir. Bu noktada yönetimde açıklığı sağlamak için atılan önemli bir adım olarak değerlendirilen bilgi edinme hakkının bilinirliğinin sağlanması gerekmektedir. Ancak bu bilinirlik sağlanırken, hakkın kapsamının ve sınırlarının iyi çizilmesi gerektiği de şüphe götürmez bir gerçektir. Kimi kesimler tarafından, özellikle kamusal gizlilik alanında bulunan devlet sırrı niteliğindeki, devletin ve kamunun güvenliğine, iç ve dış ilişkilerine, milli savunmaya, ekonomik politikalara, askeri, istihbarat ve emniyet faaliyetlerine ilişkin olan ve gizlilik kapsamında kalması gereken bilgi ve belgelerin de bilgi edinme hakkı kapsamında erişime açılması talep edilmekte ise de bu talep bilgi edinme hakkı ile hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır. Bu şekilde yersiz ve şüpheyle yaklaşılması gereken bu taleplerin bertaraf edilebilmesi için ise bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasına ilişkin sınırların iyi çizilmesi gerekir. Böylece hem devletin mutlak anlamda kendisine ait olan gizli bilgi ve belgeleri korunmuş olur, hem de bilgi edinme hakkına dikkat çekilerek bireylerin bilgi edinme hakkının etkin kullanımı imkanı sunulmasıyla yönetimde açıklığın sağlanması noktasında istenen amaca ulaşılmış olur. Bu bağlamda eserin yöneldiği ana amacın bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasına ilişkin sınırların var olduğunun kabul edilmesi gerekliliğinin, özellikle devlet sırrı ve özel hayata ilişkin bilgi ve belgeler bağlamında ortaya konulmasıdır.
Ayrıca eserde bilgi edinme hakkı konusunda kamu yönetimine düşen görevlerin belirlenmesi de amaçlanmıştır. Bu noktada dünyada gelinen noktada bilişim teknolojileri artık iletişim ve haberleşmeyi ve dolayısıyla bilgi edinebilmeyi oldukça kolaylaştırmaktadır. Yönetimde açıklığı esas alan kamu yönetimi anlayışında, daha bilgi edinmeye ilişkin talep gelmeden gerekli bilginin verilmiş olması gerekir. Bu mantıkla bilişim teknolojilerinin faydalarından yararlanılarak, kamu kurum ve kuruluşlarının işlem ve faaliyetleri hakkında güncel bir biçimde topluma bilgi sunması en tutarlı yoldur. Bu sayede yönetimde açıklığın sağlanmasının yanında, bilgi edinme hakkı kapsamında yapılan başvurularla idarelerin muhatap olmayacak ve buna bağlı olarak da iş yükü azalacaktır. Bu nedenle eserde, bu konuda önemli adımlar atılması gerektiğine dikkat çekilmeye gayret gösterilmiştir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.