İtiraf Gücü

Stok Kodu:
9786257938594
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
377
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-03
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
16.38
13.10
9786257938594
493521
İtiraf Gücü
İtiraf Gücü
13.104
Korkunun insanın aklında kanayan bir yanı var, aşikâr. Kanıyor, içilmeyi emrediyor; içtikçe
kanına doyamadığımız bu canavar bizi kendi kanına susatmaya devam ediyor. Kaşındıran, uyuz,
açgözlü, tehditkâr fakat bir o kadar da cazibe maliki. Ne hoş değil mi? İnsana birazcık iradeyle
her istediğini yaptırabiliyor. Ama korkunun suları çok derin, uçsuz bucaksız bir engin misali. Ah,
elbette gidilebilir, yüzerek karşı kıyıya varılabilir, elbette bu muhtemeldir. Bu yüzdendir merak,
bu yüzdendir iştirak. Bu yüzden bir türlü kabullenilemeyen ölüme bile, uyumak denir. Lakin
korkunun odağına bir kez düşünce, sırtımızı gıdıklayan o yumuşak dokusundan asla vazgeçmek
istemeyiz. Tıpkı en büyük sitemlerini annesine yönelten ve mağlubiyetinin hıncını ondan
çıkarmaya çalışan, ama aynı zamanda onu çok seven hayırsız bir evlat gibiyiz. Öyle ya da böyle,
korkuyla bir kan bağımız var ve dışarıda savrulan ağaçlardan, gök gürültüsünden, fırtınalardan
uzaklaşmak bizi yerin dibine soksa bile, güvende olduğumuzu hissederiz. Ne ahmakça! Üstelik
zincirleri kırmak yanlış bir şeymiş gibi addediliyor son zamanlarda. Rutini sevecen kılan bir
görüş bu, korkuyu sevecen kılan. Tasmalara tamah etmek, insana rahatlığı hissettiriyor, besbelli.
Oysa kır zincirlerini, bugün dağın başında asi bir rüzgâr, yarın yerin dibinde uyuyan bir maden ol
demek dururken, uzun ve tehlikesiz bir yaşamı, kim saçmalıklara yeğ tutar ki?
tüketmek zorunda kalırız.
Korkunun insanın aklında kanayan bir yanı var, aşikâr. Kanıyor, içilmeyi emrediyor; içtikçe
kanına doyamadığımız bu canavar bizi kendi kanına susatmaya devam ediyor. Kaşındıran, uyuz,
açgözlü, tehditkâr fakat bir o kadar da cazibe maliki. Ne hoş değil mi? İnsana birazcık iradeyle
her istediğini yaptırabiliyor. Ama korkunun suları çok derin, uçsuz bucaksız bir engin misali. Ah,
elbette gidilebilir, yüzerek karşı kıyıya varılabilir, elbette bu muhtemeldir. Bu yüzdendir merak,
bu yüzdendir iştirak. Bu yüzden bir türlü kabullenilemeyen ölüme bile, uyumak denir. Lakin
korkunun odağına bir kez düşünce, sırtımızı gıdıklayan o yumuşak dokusundan asla vazgeçmek
istemeyiz. Tıpkı en büyük sitemlerini annesine yönelten ve mağlubiyetinin hıncını ondan
çıkarmaya çalışan, ama aynı zamanda onu çok seven hayırsız bir evlat gibiyiz. Öyle ya da böyle,
korkuyla bir kan bağımız var ve dışarıda savrulan ağaçlardan, gök gürültüsünden, fırtınalardan
uzaklaşmak bizi yerin dibine soksa bile, güvende olduğumuzu hissederiz. Ne ahmakça! Üstelik
zincirleri kırmak yanlış bir şeymiş gibi addediliyor son zamanlarda. Rutini sevecen kılan bir
görüş bu, korkuyu sevecen kılan. Tasmalara tamah etmek, insana rahatlığı hissettiriyor, besbelli.
Oysa kır zincirlerini, bugün dağın başında asi bir rüzgâr, yarın yerin dibinde uyuyan bir maden ol
demek dururken, uzun ve tehlikesiz bir yaşamı, kim saçmalıklara yeğ tutar ki?
tüketmek zorunda kalırız.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat