9789944981316
363075
https://www.turkishbooks.com/books/islamin-cagimiza-verdigi-cevaplar-p363075.html
İslam'ın Çağımıza Verdiği Cevaplar
8.4
Hazret-i İsa'nın Huzurunda Metropolide Cevab
Zulmü gördüğü yere adli, cehli gördüğü yere ilmi, nifakı gördüğü yere vifakı vaz'eden, tarihin en eski efendisi olan Türk'ün kültüründe bin seneden beri en büyük unsur olarak "İslâm dîni" gelir. Bunu ispata şevâhid, berâhin istenirse nüfus kâgıtlarını açtığımız vakit apaçık bu kaydı görürüz.
Ne var ki: Yakovas isminde bir metropolit çıkıvermiş: Türk'ün bu aziz dînine, necib Peygamberine, mübeccel Kitabına tecavüz etmiş.
Yirminci asır gibi ilmi akıllara veleh verecek, fenni gözleri kamaştıracak, felsefesi fikirleri durdurucak kadar teâlî ve tekâmül eden bir asırda (etden, kandan, kemikden) Allah kabûl etdirmek içün "Nurlu Ufuklar" nâmında bir broşür yazmış, bunun propagandasını yapmış.
İmdi, avn-i İlâhî ile, Hazret-i İsâ'nın huzûrunda onun içün gösterilen vasıfları kendi şahsında cem'etmemiştir" diye, Beşeriyyetin Fahr-i Ebedîsi, Nefs-i Nâtıka-i Kâinatın kalbi, Hazret-i İsâ'yı ve Cenâb-ı Muhammed'e," Kur'ân'ın mukaddes kitablar yanında âhenksizliği afvolunamaz" diye; her zaman genç ve dinç bulunan, hasmını on dört asırdan beri muârazaya da'vet edip dâima ilmen ve aklen tepeleyen Kur'ân-ı Mübîn'e, aynü'l-adâlet, masdarü'l meşveret, ma'denü'l-müsâvât, menba'ü'l-hürriyet, her emr-i menkulü akl-ı selîme göre ma'kul olan Dîn-i Celîl İslâm'a, "Kiliseye girmedikleri için felâha kavuşamadıklarını" işaret etdiği Türk milletine dil uzatmanın ilmen ve aklen ne olduğunu anlatacak, bu meyanda da hem Dîn-i Muhammedî'yi, hem de Dîn-i Hristiyâniyyeti beyân edeceğim.
Zulmü gördüğü yere adli, cehli gördüğü yere ilmi, nifakı gördüğü yere vifakı vaz'eden, tarihin en eski efendisi olan Türk'ün kültüründe bin seneden beri en büyük unsur olarak "İslâm dîni" gelir. Bunu ispata şevâhid, berâhin istenirse nüfus kâgıtlarını açtığımız vakit apaçık bu kaydı görürüz.
Ne var ki: Yakovas isminde bir metropolit çıkıvermiş: Türk'ün bu aziz dînine, necib Peygamberine, mübeccel Kitabına tecavüz etmiş.
Yirminci asır gibi ilmi akıllara veleh verecek, fenni gözleri kamaştıracak, felsefesi fikirleri durdurucak kadar teâlî ve tekâmül eden bir asırda (etden, kandan, kemikden) Allah kabûl etdirmek içün "Nurlu Ufuklar" nâmında bir broşür yazmış, bunun propagandasını yapmış.
İmdi, avn-i İlâhî ile, Hazret-i İsâ'nın huzûrunda onun içün gösterilen vasıfları kendi şahsında cem'etmemiştir" diye, Beşeriyyetin Fahr-i Ebedîsi, Nefs-i Nâtıka-i Kâinatın kalbi, Hazret-i İsâ'yı ve Cenâb-ı Muhammed'e," Kur'ân'ın mukaddes kitablar yanında âhenksizliği afvolunamaz" diye; her zaman genç ve dinç bulunan, hasmını on dört asırdan beri muârazaya da'vet edip dâima ilmen ve aklen tepeleyen Kur'ân-ı Mübîn'e, aynü'l-adâlet, masdarü'l meşveret, ma'denü'l-müsâvât, menba'ü'l-hürriyet, her emr-i menkulü akl-ı selîme göre ma'kul olan Dîn-i Celîl İslâm'a, "Kiliseye girmedikleri için felâha kavuşamadıklarını" işaret etdiği Türk milletine dil uzatmanın ilmen ve aklen ne olduğunu anlatacak, bu meyanda da hem Dîn-i Muhammedî'yi, hem de Dîn-i Hristiyâniyyeti beyân edeceğim.
Hazret-i İsa'nın Huzurunda Metropolide Cevab
Zulmü gördüğü yere adli, cehli gördüğü yere ilmi, nifakı gördüğü yere vifakı vaz'eden, tarihin en eski efendisi olan Türk'ün kültüründe bin seneden beri en büyük unsur olarak "İslâm dîni" gelir. Bunu ispata şevâhid, berâhin istenirse nüfus kâgıtlarını açtığımız vakit apaçık bu kaydı görürüz.
Ne var ki: Yakovas isminde bir metropolit çıkıvermiş: Türk'ün bu aziz dînine, necib Peygamberine, mübeccel Kitabına tecavüz etmiş.
Yirminci asır gibi ilmi akıllara veleh verecek, fenni gözleri kamaştıracak, felsefesi fikirleri durdurucak kadar teâlî ve tekâmül eden bir asırda (etden, kandan, kemikden) Allah kabûl etdirmek içün "Nurlu Ufuklar" nâmında bir broşür yazmış, bunun propagandasını yapmış.
İmdi, avn-i İlâhî ile, Hazret-i İsâ'nın huzûrunda onun içün gösterilen vasıfları kendi şahsında cem'etmemiştir" diye, Beşeriyyetin Fahr-i Ebedîsi, Nefs-i Nâtıka-i Kâinatın kalbi, Hazret-i İsâ'yı ve Cenâb-ı Muhammed'e," Kur'ân'ın mukaddes kitablar yanında âhenksizliği afvolunamaz" diye; her zaman genç ve dinç bulunan, hasmını on dört asırdan beri muârazaya da'vet edip dâima ilmen ve aklen tepeleyen Kur'ân-ı Mübîn'e, aynü'l-adâlet, masdarü'l meşveret, ma'denü'l-müsâvât, menba'ü'l-hürriyet, her emr-i menkulü akl-ı selîme göre ma'kul olan Dîn-i Celîl İslâm'a, "Kiliseye girmedikleri için felâha kavuşamadıklarını" işaret etdiği Türk milletine dil uzatmanın ilmen ve aklen ne olduğunu anlatacak, bu meyanda da hem Dîn-i Muhammedî'yi, hem de Dîn-i Hristiyâniyyeti beyân edeceğim.
Zulmü gördüğü yere adli, cehli gördüğü yere ilmi, nifakı gördüğü yere vifakı vaz'eden, tarihin en eski efendisi olan Türk'ün kültüründe bin seneden beri en büyük unsur olarak "İslâm dîni" gelir. Bunu ispata şevâhid, berâhin istenirse nüfus kâgıtlarını açtığımız vakit apaçık bu kaydı görürüz.
Ne var ki: Yakovas isminde bir metropolit çıkıvermiş: Türk'ün bu aziz dînine, necib Peygamberine, mübeccel Kitabına tecavüz etmiş.
Yirminci asır gibi ilmi akıllara veleh verecek, fenni gözleri kamaştıracak, felsefesi fikirleri durdurucak kadar teâlî ve tekâmül eden bir asırda (etden, kandan, kemikden) Allah kabûl etdirmek içün "Nurlu Ufuklar" nâmında bir broşür yazmış, bunun propagandasını yapmış.
İmdi, avn-i İlâhî ile, Hazret-i İsâ'nın huzûrunda onun içün gösterilen vasıfları kendi şahsında cem'etmemiştir" diye, Beşeriyyetin Fahr-i Ebedîsi, Nefs-i Nâtıka-i Kâinatın kalbi, Hazret-i İsâ'yı ve Cenâb-ı Muhammed'e," Kur'ân'ın mukaddes kitablar yanında âhenksizliği afvolunamaz" diye; her zaman genç ve dinç bulunan, hasmını on dört asırdan beri muârazaya da'vet edip dâima ilmen ve aklen tepeleyen Kur'ân-ı Mübîn'e, aynü'l-adâlet, masdarü'l meşveret, ma'denü'l-müsâvât, menba'ü'l-hürriyet, her emr-i menkulü akl-ı selîme göre ma'kul olan Dîn-i Celîl İslâm'a, "Kiliseye girmedikleri için felâha kavuşamadıklarını" işaret etdiği Türk milletine dil uzatmanın ilmen ve aklen ne olduğunu anlatacak, bu meyanda da hem Dîn-i Muhammedî'yi, hem de Dîn-i Hristiyâniyyeti beyân edeceğim.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.