9789753444323
137581
https://www.turkishbooks.com/books/insana-topluma-ve-dunyaya-filozofca-bakis-2-p137581.html
İnsana, Topluma ve Dünyaya Filozofça Bakış 2
7.2
Düşünsel olan ile maddesel olan arasındaki gerilim ilk defa Hegel tarafından çözülmüş, felsefede konu gelişmesi de Hegel ile başlamıştır. Ayrıca emek konusu, toplumsal yaşam ve sivil-siyasal alan ayrımı felsefeye onunla girmiştir. Ne var ki Hegel emekten, daha çok kafa emeğini anlamıştır. İnsan ve toplum yerine de devleti tutmuştur. Bu anlamıyla Marks, ekonomi-politikçi A. Smiht ile Hegel arasında paralellik kurmaktan çekinmemiştir. Gerek, gerçek anlamda emek, işçi sınıfı ve tarih "kıtaları"nın keşfedilmesi ve gerekse "bilincimiz yaşamımızı değil yaşamımız bilincimizi belirler" saptamasıyla "Kopernik Devrimi"ni gerçekleştirmiş olması onuru da hiç kuşku yok ki Marks'ındır. Bu keşiflerden yola çıkan K. Marks bırakalım felsefeyi dışlamayı ve ona "öldü" veya "bitti" demeyi; teorisini kurmaya siyasi, bilimsel ve estetik bir önermeyle değil felsefi bir önermeyle başlamıştır. Dolayısıyla 11. Tezinde, felsefeye daha da vurgu yapıyor, onu daha fonksiyonel düşünerek seyirci filozof modelinden müdahaleci filozof modeline geçmeyi savunuyordu. Onun "öldü" ya da "bitti" dediğiyse teoloji ve mistifakasyondu. Çünkü felsefi aklın bunlardan özgürleşmesi gerektiğini düşünüyordu.
Düşünsel olan ile maddesel olan arasındaki gerilim ilk defa Hegel tarafından çözülmüş, felsefede konu gelişmesi de Hegel ile başlamıştır. Ayrıca emek konusu, toplumsal yaşam ve sivil-siyasal alan ayrımı felsefeye onunla girmiştir. Ne var ki Hegel emekten, daha çok kafa emeğini anlamıştır. İnsan ve toplum yerine de devleti tutmuştur. Bu anlamıyla Marks, ekonomi-politikçi A. Smiht ile Hegel arasında paralellik kurmaktan çekinmemiştir. Gerek, gerçek anlamda emek, işçi sınıfı ve tarih "kıtaları"nın keşfedilmesi ve gerekse "bilincimiz yaşamımızı değil yaşamımız bilincimizi belirler" saptamasıyla "Kopernik Devrimi"ni gerçekleştirmiş olması onuru da hiç kuşku yok ki Marks'ındır. Bu keşiflerden yola çıkan K. Marks bırakalım felsefeyi dışlamayı ve ona "öldü" veya "bitti" demeyi; teorisini kurmaya siyasi, bilimsel ve estetik bir önermeyle değil felsefi bir önermeyle başlamıştır. Dolayısıyla 11. Tezinde, felsefeye daha da vurgu yapıyor, onu daha fonksiyonel düşünerek seyirci filozof modelinden müdahaleci filozof modeline geçmeyi savunuyordu. Onun "öldü" ya da "bitti" dediğiyse teoloji ve mistifakasyondu. Çünkü felsefi aklın bunlardan özgürleşmesi gerektiğini düşünüyordu.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.