9786054764167
564540
https://www.turkishbooks.com/books/ihtiyar-kemanci-p564540.html
İhtiyar Kemancı
3.555
İnanılır gibi değil, inat etti, kalabalığın tanıdığı tek bir şarkı çalmadı. Tek bir neşeli parça da çalmadı.
Oysa muşteri toplayabilmek için pekâlâ gunun
modası şarkılar çalmalıydı. Artık kırılacak,
çıtırdayacak izlenimi veren, kurumuş ve tozlanmış kemanının kokusu, yuvarlak köşeleri, yıllarca kitap arasında saklanmış, yaprakları yapışmış bir çiçek
gibi. Bazen, nesli tukenmiş şık mantolu, yaşlı,
ruj surmuş ihtiyar kadınlar önunde durur,
hıçkırarak ağlardı. Kendisi ağlamaz. O soğuk, paslı demir gibi yaşlı yuzlere, kelebek simi işliyor gibi, çok ciddi! Ama, geç vakit toplanıp giderken, kurumuş göz pınarlarının ustunde parlayan tuz parçaları
görurdum. Çok dalgalanmış deniz gibi. Ölumsuzluk istiyorsak o tuzdan biriktirmeliyiz.
Oysa muşteri toplayabilmek için pekâlâ gunun
modası şarkılar çalmalıydı. Artık kırılacak,
çıtırdayacak izlenimi veren, kurumuş ve tozlanmış kemanının kokusu, yuvarlak köşeleri, yıllarca kitap arasında saklanmış, yaprakları yapışmış bir çiçek
gibi. Bazen, nesli tukenmiş şık mantolu, yaşlı,
ruj surmuş ihtiyar kadınlar önunde durur,
hıçkırarak ağlardı. Kendisi ağlamaz. O soğuk, paslı demir gibi yaşlı yuzlere, kelebek simi işliyor gibi, çok ciddi! Ama, geç vakit toplanıp giderken, kurumuş göz pınarlarının ustunde parlayan tuz parçaları
görurdum. Çok dalgalanmış deniz gibi. Ölumsuzluk istiyorsak o tuzdan biriktirmeliyiz.
İnanılır gibi değil, inat etti, kalabalığın tanıdığı tek bir şarkı çalmadı. Tek bir neşeli parça da çalmadı.
Oysa muşteri toplayabilmek için pekâlâ gunun
modası şarkılar çalmalıydı. Artık kırılacak,
çıtırdayacak izlenimi veren, kurumuş ve tozlanmış kemanının kokusu, yuvarlak köşeleri, yıllarca kitap arasında saklanmış, yaprakları yapışmış bir çiçek
gibi. Bazen, nesli tukenmiş şık mantolu, yaşlı,
ruj surmuş ihtiyar kadınlar önunde durur,
hıçkırarak ağlardı. Kendisi ağlamaz. O soğuk, paslı demir gibi yaşlı yuzlere, kelebek simi işliyor gibi, çok ciddi! Ama, geç vakit toplanıp giderken, kurumuş göz pınarlarının ustunde parlayan tuz parçaları
görurdum. Çok dalgalanmış deniz gibi. Ölumsuzluk istiyorsak o tuzdan biriktirmeliyiz.
Oysa muşteri toplayabilmek için pekâlâ gunun
modası şarkılar çalmalıydı. Artık kırılacak,
çıtırdayacak izlenimi veren, kurumuş ve tozlanmış kemanının kokusu, yuvarlak köşeleri, yıllarca kitap arasında saklanmış, yaprakları yapışmış bir çiçek
gibi. Bazen, nesli tukenmiş şık mantolu, yaşlı,
ruj surmuş ihtiyar kadınlar önunde durur,
hıçkırarak ağlardı. Kendisi ağlamaz. O soğuk, paslı demir gibi yaşlı yuzlere, kelebek simi işliyor gibi, çok ciddi! Ama, geç vakit toplanıp giderken, kurumuş göz pınarlarının ustunde parlayan tuz parçaları
görurdum. Çok dalgalanmış deniz gibi. Ölumsuzluk istiyorsak o tuzdan biriktirmeliyiz.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.