9786053008019
489250
https://www.turkishbooks.com/books/idare-hukuku-dersleri-p489250.html
İdare Hukuku Dersleri
23.52
Eserin üçüncü baskısı ile okuyucuların huzurundayız. Bu baskıda eseri biraz daha genişlettik. Bazı konulardaki eksiklikleri giderdik. -dari filler- konusunu ilave ettik. Yine kimi konulara ilaveler yaptık. Bazı konularda ise yargı kararları genişletme yaptık. Böylece yeterince açıklanmayan bazı konuları biraz daha detaylandırmış olduk. Hukuk devleti idealinin genç yolcularına faydalı olması dileğiyle.
İdare, doğumdan ölüme kadar hakkımızda sayısız işlemler yapmakta, yaptırımlar uygulamaktadır. Günlük hayatımızın her safhasında, idarenin bir kanadıyla ilişki içindeyiz. Toplu taşıma araçlarına bindimizde, evde su kullandığımızda, kaldırımda yürürken, belediye ile ilişki içine girmekteyiz. Okulda hakkımızda kayıt, not verme, sınıf geçme, sınıfta kalma, disiplin cezası gibi birçok karar alınmaktadır. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Kısaca hayatımızın her günü ve hatta her anı idare ile ilişki içinde geçmektedir. Ancak bunun pek farkına varmayız.
İdarenin hakkımızdaki tasarruflarını, vücudumuz üzerindeki hava basıncına benzetebiliriz. İç ve dış basınç dengede olduğu müddetçe, hava basıncının farkına varmayız. Dengenin bozulması halinde ise ölümcül sonuçlara varabilecek bir etki olduğunu fark ederiz. İdarenin hakkımızdaki tasarrufları da aynen böyledir. Her şeyin yolunda gittiği, hakkımızda yapılan tasarrufların hukuka uygun olduğu, menfaat ya da hakkımızın ihlal edilmediği durumda idarenin varlığını hissetmeyiz. Ne zaman ki idare, hukuka aykırı bir tasarrufta bulunur, bir menfaatimizi ya da hakkımızı ihlal eder, işte o zaman idare denilen Hobbes'un ifadesiyle -leviathan-ejderha- ile karşı karşıya olduğumuzu anlarız. İdarenin tek taraflı işlemler yapma yetkisine sahip olduğunu, işlemlerinin hukuka uygunluk karinesinden yararlandığını, işlemlerini re'sen ve cebren uygulama kabiliyetine de sahip olduğunu da dikkate aldığımızda nasıl bir güçle karşı karşıya olduğumuzun farkına varırız. Bu büyük gücün fırtınalarına karşı sığınacağımız korunaklı limanlar ise -hukuk devleti ilkesi-, -idarenin kanuniliği ilkesi- ve -idarenin yargısal denetimi ilkesi- gibi limanlardır. İşte idare hukuku bu korunaklı limanları konu edinen bir bilimdir.
İdare, doğumdan ölüme kadar hakkımızda sayısız işlemler yapmakta, yaptırımlar uygulamaktadır. Günlük hayatımızın her safhasında, idarenin bir kanadıyla ilişki içindeyiz. Toplu taşıma araçlarına bindimizde, evde su kullandığımızda, kaldırımda yürürken, belediye ile ilişki içine girmekteyiz. Okulda hakkımızda kayıt, not verme, sınıf geçme, sınıfta kalma, disiplin cezası gibi birçok karar alınmaktadır. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Kısaca hayatımızın her günü ve hatta her anı idare ile ilişki içinde geçmektedir. Ancak bunun pek farkına varmayız.
İdarenin hakkımızdaki tasarruflarını, vücudumuz üzerindeki hava basıncına benzetebiliriz. İç ve dış basınç dengede olduğu müddetçe, hava basıncının farkına varmayız. Dengenin bozulması halinde ise ölümcül sonuçlara varabilecek bir etki olduğunu fark ederiz. İdarenin hakkımızdaki tasarrufları da aynen böyledir. Her şeyin yolunda gittiği, hakkımızda yapılan tasarrufların hukuka uygun olduğu, menfaat ya da hakkımızın ihlal edilmediği durumda idarenin varlığını hissetmeyiz. Ne zaman ki idare, hukuka aykırı bir tasarrufta bulunur, bir menfaatimizi ya da hakkımızı ihlal eder, işte o zaman idare denilen Hobbes'un ifadesiyle -leviathan-ejderha- ile karşı karşıya olduğumuzu anlarız. İdarenin tek taraflı işlemler yapma yetkisine sahip olduğunu, işlemlerinin hukuka uygunluk karinesinden yararlandığını, işlemlerini re'sen ve cebren uygulama kabiliyetine de sahip olduğunu da dikkate aldığımızda nasıl bir güçle karşı karşıya olduğumuzun farkına varırız. Bu büyük gücün fırtınalarına karşı sığınacağımız korunaklı limanlar ise -hukuk devleti ilkesi-, -idarenin kanuniliği ilkesi- ve -idarenin yargısal denetimi ilkesi- gibi limanlardır. İşte idare hukuku bu korunaklı limanları konu edinen bir bilimdir.
Eserin üçüncü baskısı ile okuyucuların huzurundayız. Bu baskıda eseri biraz daha genişlettik. Bazı konulardaki eksiklikleri giderdik. -dari filler- konusunu ilave ettik. Yine kimi konulara ilaveler yaptık. Bazı konularda ise yargı kararları genişletme yaptık. Böylece yeterince açıklanmayan bazı konuları biraz daha detaylandırmış olduk. Hukuk devleti idealinin genç yolcularına faydalı olması dileğiyle.
İdare, doğumdan ölüme kadar hakkımızda sayısız işlemler yapmakta, yaptırımlar uygulamaktadır. Günlük hayatımızın her safhasında, idarenin bir kanadıyla ilişki içindeyiz. Toplu taşıma araçlarına bindimizde, evde su kullandığımızda, kaldırımda yürürken, belediye ile ilişki içine girmekteyiz. Okulda hakkımızda kayıt, not verme, sınıf geçme, sınıfta kalma, disiplin cezası gibi birçok karar alınmaktadır. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Kısaca hayatımızın her günü ve hatta her anı idare ile ilişki içinde geçmektedir. Ancak bunun pek farkına varmayız.
İdarenin hakkımızdaki tasarruflarını, vücudumuz üzerindeki hava basıncına benzetebiliriz. İç ve dış basınç dengede olduğu müddetçe, hava basıncının farkına varmayız. Dengenin bozulması halinde ise ölümcül sonuçlara varabilecek bir etki olduğunu fark ederiz. İdarenin hakkımızdaki tasarrufları da aynen böyledir. Her şeyin yolunda gittiği, hakkımızda yapılan tasarrufların hukuka uygun olduğu, menfaat ya da hakkımızın ihlal edilmediği durumda idarenin varlığını hissetmeyiz. Ne zaman ki idare, hukuka aykırı bir tasarrufta bulunur, bir menfaatimizi ya da hakkımızı ihlal eder, işte o zaman idare denilen Hobbes'un ifadesiyle -leviathan-ejderha- ile karşı karşıya olduğumuzu anlarız. İdarenin tek taraflı işlemler yapma yetkisine sahip olduğunu, işlemlerinin hukuka uygunluk karinesinden yararlandığını, işlemlerini re'sen ve cebren uygulama kabiliyetine de sahip olduğunu da dikkate aldığımızda nasıl bir güçle karşı karşıya olduğumuzun farkına varırız. Bu büyük gücün fırtınalarına karşı sığınacağımız korunaklı limanlar ise -hukuk devleti ilkesi-, -idarenin kanuniliği ilkesi- ve -idarenin yargısal denetimi ilkesi- gibi limanlardır. İşte idare hukuku bu korunaklı limanları konu edinen bir bilimdir.
İdare, doğumdan ölüme kadar hakkımızda sayısız işlemler yapmakta, yaptırımlar uygulamaktadır. Günlük hayatımızın her safhasında, idarenin bir kanadıyla ilişki içindeyiz. Toplu taşıma araçlarına bindimizde, evde su kullandığımızda, kaldırımda yürürken, belediye ile ilişki içine girmekteyiz. Okulda hakkımızda kayıt, not verme, sınıf geçme, sınıfta kalma, disiplin cezası gibi birçok karar alınmaktadır. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Kısaca hayatımızın her günü ve hatta her anı idare ile ilişki içinde geçmektedir. Ancak bunun pek farkına varmayız.
İdarenin hakkımızdaki tasarruflarını, vücudumuz üzerindeki hava basıncına benzetebiliriz. İç ve dış basınç dengede olduğu müddetçe, hava basıncının farkına varmayız. Dengenin bozulması halinde ise ölümcül sonuçlara varabilecek bir etki olduğunu fark ederiz. İdarenin hakkımızdaki tasarrufları da aynen böyledir. Her şeyin yolunda gittiği, hakkımızda yapılan tasarrufların hukuka uygun olduğu, menfaat ya da hakkımızın ihlal edilmediği durumda idarenin varlığını hissetmeyiz. Ne zaman ki idare, hukuka aykırı bir tasarrufta bulunur, bir menfaatimizi ya da hakkımızı ihlal eder, işte o zaman idare denilen Hobbes'un ifadesiyle -leviathan-ejderha- ile karşı karşıya olduğumuzu anlarız. İdarenin tek taraflı işlemler yapma yetkisine sahip olduğunu, işlemlerinin hukuka uygunluk karinesinden yararlandığını, işlemlerini re'sen ve cebren uygulama kabiliyetine de sahip olduğunu da dikkate aldığımızda nasıl bir güçle karşı karşıya olduğumuzun farkına varırız. Bu büyük gücün fırtınalarına karşı sığınacağımız korunaklı limanlar ise -hukuk devleti ilkesi-, -idarenin kanuniliği ilkesi- ve -idarenin yargısal denetimi ilkesi- gibi limanlardır. İşte idare hukuku bu korunaklı limanları konu edinen bir bilimdir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.