İbn Haldun'un Bilim Anlayışı ve Sekülerleşme

Stok Kodu:
9786257912525
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
208
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-03
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
10.08
8.06
9786257912525
495822
İbn Haldun'un Bilim Anlayışı ve Sekülerleşme
İbn Haldun'un Bilim Anlayışı ve Sekülerleşme
8.064
Çağdaş toplumların sosyal ve kültürel hayatının temel niteliklerinden biri hiç kuşkusuz sekülar
düşünce, yapılanma ve yaşam tarzıdır. Uzun bir tarihi geçmişe sahip olmasına karşın sekülerleşme
olgusu son birkaç yüzyılın en önemli değişkenlerinden biri haline gelmiştir. Modern sekülerleşme
süreci her ne kadar Avrupa ve ABD'de ortaya çıkmış ve yayılmışsa da bu olgu küreselleşmeyle
birlikte diğer dünya toplumlarını da etkisi altına almıştır. Sekülerleşme olgusu, bunu, özellikle bilim,
teknoloji ve felsefenin etkisiyle gerçekleştirmiştir.
Türkiye'de sekülerleşme, özellikle son yıllarda, etkisini hayatın birçok alanında güçlü bir şekilde
hissettirmektedir. Ülkemizin de sekülerleşmeye başlamasıyla birlikte bu olgu bizi de artık ciddi
anlamda ilgilendirmeye başlamıştır. Bu yüzden sekülerleşme olgusu ve dinamikleriyle toplum olarak
yüzleşmemiz kaçınılmazdır.
Batının sekülerleşme modeli Tanrıya yer vermeyen sekülarist ve pozitivist bir nitelik taşımaktadır.
Buna tepki olarak yeni paradigma arayışlarının gündeme gelmesi de gecikmemiştir. Ancak her ne
kadar postsekülar düşünürler buna karşı çıksalar da önerdikleri model, mevcut durumu daha da
karmaşık hale getirmekten öteye gidememiştir. Örneğin buradaki sekülerleşme süreci öncelikle kilisenin hakikat tekeli iddiasını daha sonra da tüm dinsel hakikat iddialarını yıkarak gelişirken
postsekülerleşme süreci ise tüm hakikat iddialarına; dolayısıyla bilimin de hakikat iddiasına karşı
çıkmıştır. Böylece gelinen noktada Batı'nın bilim paradigması bir çıkmaz ve krize doğru evrilmiştir.
İbn Haldun, metafiziği dışlayan ya da metafiziğe kayıtsız kalan Batının sekülerleşme modeline
karşılık, bilimsel yöntem ve yaklaşımı da içeren yeni bir sekülerleşme modelini içinde barındırır
gibidir. İbn Haldun'un bilim anlayışına yakından bakıldığında onda olguların pozitif bir kavranışı
bulunmakla birlikte bilimsel ilke ve kurallara ilahi bir unsur eklemesi, onu egemen klasik
sekülerleşme modelinden ayırmaktadır. Dolayısıyla Müslüman bir düşünür olarak İbn Haldun,
ortaya koyduğu bilim anlayışı ve bu anlayışa bağlı kalarak yürüttüğü bilimsel faaliyetleriyle, çağdaş
toplumlara alternatif bir sekülerleşme modeli sunabilecek bir örnek oluşturabilir.
Çağdaş toplumların sosyal ve kültürel hayatının temel niteliklerinden biri hiç kuşkusuz sekülar
düşünce, yapılanma ve yaşam tarzıdır. Uzun bir tarihi geçmişe sahip olmasına karşın sekülerleşme
olgusu son birkaç yüzyılın en önemli değişkenlerinden biri haline gelmiştir. Modern sekülerleşme
süreci her ne kadar Avrupa ve ABD'de ortaya çıkmış ve yayılmışsa da bu olgu küreselleşmeyle
birlikte diğer dünya toplumlarını da etkisi altına almıştır. Sekülerleşme olgusu, bunu, özellikle bilim,
teknoloji ve felsefenin etkisiyle gerçekleştirmiştir.
Türkiye'de sekülerleşme, özellikle son yıllarda, etkisini hayatın birçok alanında güçlü bir şekilde
hissettirmektedir. Ülkemizin de sekülerleşmeye başlamasıyla birlikte bu olgu bizi de artık ciddi
anlamda ilgilendirmeye başlamıştır. Bu yüzden sekülerleşme olgusu ve dinamikleriyle toplum olarak
yüzleşmemiz kaçınılmazdır.
Batının sekülerleşme modeli Tanrıya yer vermeyen sekülarist ve pozitivist bir nitelik taşımaktadır.
Buna tepki olarak yeni paradigma arayışlarının gündeme gelmesi de gecikmemiştir. Ancak her ne
kadar postsekülar düşünürler buna karşı çıksalar da önerdikleri model, mevcut durumu daha da
karmaşık hale getirmekten öteye gidememiştir. Örneğin buradaki sekülerleşme süreci öncelikle kilisenin hakikat tekeli iddiasını daha sonra da tüm dinsel hakikat iddialarını yıkarak gelişirken
postsekülerleşme süreci ise tüm hakikat iddialarına; dolayısıyla bilimin de hakikat iddiasına karşı
çıkmıştır. Böylece gelinen noktada Batı'nın bilim paradigması bir çıkmaz ve krize doğru evrilmiştir.
İbn Haldun, metafiziği dışlayan ya da metafiziğe kayıtsız kalan Batının sekülerleşme modeline
karşılık, bilimsel yöntem ve yaklaşımı da içeren yeni bir sekülerleşme modelini içinde barındırır
gibidir. İbn Haldun'un bilim anlayışına yakından bakıldığında onda olguların pozitif bir kavranışı
bulunmakla birlikte bilimsel ilke ve kurallara ilahi bir unsur eklemesi, onu egemen klasik
sekülerleşme modelinden ayırmaktadır. Dolayısıyla Müslüman bir düşünür olarak İbn Haldun,
ortaya koyduğu bilim anlayışı ve bu anlayışa bağlı kalarak yürüttüğü bilimsel faaliyetleriyle, çağdaş
toplumlara alternatif bir sekülerleşme modeli sunabilecek bir örnek oluşturabilir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat