9786052496060
483702
https://www.turkishbooks.com/books/huzur-duraklari-p483702.html
Huzur Durakları
5.28
"Lakin şimdi kapıdan içeri girecekler gibi değil mi?
Yaşarken dokunulası bedenleri şimdi çürümeye / kokmaya başladı bile, ama nasıl?
Günler unutturmak için olan biteni hatırasız beyinlerimize, esiyor içimize işleyerek delice.
Ne dokunup ne çekebiliyoruz ellerimizi günlerin göz kamaştıran ışığından. Kirpiğimize
değen gözyaşlarımızı kurutan hafif bir deniz rüzgârı, o kadar...
Ağırlığı her nefes alışımızda daha da artan hüznümüzü kimlere emanet edip gidelim Hafız!
Çare yok! Bin yıldır yaşıyormuş gibi yorgunum adını bilmediğim taze bahar çiçeklerinin
arasında. Artık geri dönecek kimse yok... Beklediğim kimse yok! Daha ne kadar
yaşayacağım.
-Sahi yaşamak neydi, yaşamanın anlamı neydi? Beni türlü yokluklarla denedin ey hayat! Buz
gibi soğuk sular döküldü üzerimden, yaralarıma türlü yangınlar değdi, ne hasretlikler eridi
yangınımdan. Artık beklemiyorum. Bekleyemiyorum... Yüzümde eskisinden de belli belirsiz
bir gülümsemeyle sadece duruyorum. Mutfak masasında bir elimde yarım kalmış çayı
içerken ve birer birer geç(mey)en günlerin huzurlu sessizliği ve karanlığı gözlerimi yakarken,
ışıltılı bir Azazil elini uzatırsa diye diğer elimi hep boş bırakıyorum."
Yaşarken dokunulası bedenleri şimdi çürümeye / kokmaya başladı bile, ama nasıl?
Günler unutturmak için olan biteni hatırasız beyinlerimize, esiyor içimize işleyerek delice.
Ne dokunup ne çekebiliyoruz ellerimizi günlerin göz kamaştıran ışığından. Kirpiğimize
değen gözyaşlarımızı kurutan hafif bir deniz rüzgârı, o kadar...
Ağırlığı her nefes alışımızda daha da artan hüznümüzü kimlere emanet edip gidelim Hafız!
Çare yok! Bin yıldır yaşıyormuş gibi yorgunum adını bilmediğim taze bahar çiçeklerinin
arasında. Artık geri dönecek kimse yok... Beklediğim kimse yok! Daha ne kadar
yaşayacağım.
-Sahi yaşamak neydi, yaşamanın anlamı neydi? Beni türlü yokluklarla denedin ey hayat! Buz
gibi soğuk sular döküldü üzerimden, yaralarıma türlü yangınlar değdi, ne hasretlikler eridi
yangınımdan. Artık beklemiyorum. Bekleyemiyorum... Yüzümde eskisinden de belli belirsiz
bir gülümsemeyle sadece duruyorum. Mutfak masasında bir elimde yarım kalmış çayı
içerken ve birer birer geç(mey)en günlerin huzurlu sessizliği ve karanlığı gözlerimi yakarken,
ışıltılı bir Azazil elini uzatırsa diye diğer elimi hep boş bırakıyorum."
"Lakin şimdi kapıdan içeri girecekler gibi değil mi?
Yaşarken dokunulası bedenleri şimdi çürümeye / kokmaya başladı bile, ama nasıl?
Günler unutturmak için olan biteni hatırasız beyinlerimize, esiyor içimize işleyerek delice.
Ne dokunup ne çekebiliyoruz ellerimizi günlerin göz kamaştıran ışığından. Kirpiğimize
değen gözyaşlarımızı kurutan hafif bir deniz rüzgârı, o kadar...
Ağırlığı her nefes alışımızda daha da artan hüznümüzü kimlere emanet edip gidelim Hafız!
Çare yok! Bin yıldır yaşıyormuş gibi yorgunum adını bilmediğim taze bahar çiçeklerinin
arasında. Artık geri dönecek kimse yok... Beklediğim kimse yok! Daha ne kadar
yaşayacağım.
-Sahi yaşamak neydi, yaşamanın anlamı neydi? Beni türlü yokluklarla denedin ey hayat! Buz
gibi soğuk sular döküldü üzerimden, yaralarıma türlü yangınlar değdi, ne hasretlikler eridi
yangınımdan. Artık beklemiyorum. Bekleyemiyorum... Yüzümde eskisinden de belli belirsiz
bir gülümsemeyle sadece duruyorum. Mutfak masasında bir elimde yarım kalmış çayı
içerken ve birer birer geç(mey)en günlerin huzurlu sessizliği ve karanlığı gözlerimi yakarken,
ışıltılı bir Azazil elini uzatırsa diye diğer elimi hep boş bırakıyorum."
Yaşarken dokunulası bedenleri şimdi çürümeye / kokmaya başladı bile, ama nasıl?
Günler unutturmak için olan biteni hatırasız beyinlerimize, esiyor içimize işleyerek delice.
Ne dokunup ne çekebiliyoruz ellerimizi günlerin göz kamaştıran ışığından. Kirpiğimize
değen gözyaşlarımızı kurutan hafif bir deniz rüzgârı, o kadar...
Ağırlığı her nefes alışımızda daha da artan hüznümüzü kimlere emanet edip gidelim Hafız!
Çare yok! Bin yıldır yaşıyormuş gibi yorgunum adını bilmediğim taze bahar çiçeklerinin
arasında. Artık geri dönecek kimse yok... Beklediğim kimse yok! Daha ne kadar
yaşayacağım.
-Sahi yaşamak neydi, yaşamanın anlamı neydi? Beni türlü yokluklarla denedin ey hayat! Buz
gibi soğuk sular döküldü üzerimden, yaralarıma türlü yangınlar değdi, ne hasretlikler eridi
yangınımdan. Artık beklemiyorum. Bekleyemiyorum... Yüzümde eskisinden de belli belirsiz
bir gülümsemeyle sadece duruyorum. Mutfak masasında bir elimde yarım kalmış çayı
içerken ve birer birer geç(mey)en günlerin huzurlu sessizliği ve karanlığı gözlerimi yakarken,
ışıltılı bir Azazil elini uzatırsa diye diğer elimi hep boş bırakıyorum."
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.