3002661100263
395662
https://www.turkishbooks.com/books/helal-kazancin-faziletleri-p395662.html
Helal Kazancın Faziletleri Ticaret ve Helal Kazancın Faziletleri
9.6
llah'u Teala şöyle buyuruyor; "Muhakkak sizi yeryüzüne yerleştirdik ve sizin için orada birçok geçim imkanları hazırladık. Siz pek az şükrediyorsunuz. (Âraf-10)
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki, "Kazancın en temiz ve helali o tüccarın kazancıdır ki, konuştukları zaman yalan söylemezler. Güvenildikleri zaman onu kötüye kullanmazlar. Satın alırken malı kötülemezler. Satarken malı övmezler. Üzerlerindeki borcu geciktirmezler. Alacakları konusunda borçluyu sıkıştırmazlar. (Beyhaki)
MÜTERCİMİN ÖNSÖZÜ
Yüce Mevlâmıza hamd ve O'nun sevgili Rasûlü'ne salât-ü selam olsun.
Allahu Teâlâ insanları birbirine muhtaç kılmıştır. Zira insan ictimaî bir varlıktır. Meslekler insanları birbirine bağlayan unsurlardan biridir. Allahu Teâlâ meslekleri insanoğluna bir nimet ve imtihan olarak vermiş, aynı zamanda herkese mesleğini sevdirmiştir. Çalışarak kazanmak ve bir meslek sahibi olmak diğer canlılar için söz konusu değildir. Onlar hazır bulduklarını veya diğerinden kaptıklarını yerler.
Üretim ve tüketim faaliyetleri diye tarif edilen iktisada dinimizin verdiği önemi anlamak için herhangi bir fıkıh kitabını ele almak yeterlidir. Ele alınan bu kitabı dört bölüme ayırırsanız, bunun iki bölümünün iktisatla ilgili olduğunu görürsünüz.
Bununla birlikte iktisat, ticaret, ziraat vs. hayatın gayesi ve temel meselesi değil sadece birer zaruretidir. Çünkü dünya insanoğlunun devamlı kalacağı bir yer değil aksine insanın en son durağı olan ahirete götüren bir geçiş merhalesidir.
Büyük İslam alimi Mevlânâ Ömer Palenpûri rahmetullahi aleyh bir konuşmasında şöyle buyurmuştur:
?Yemek, içmek ve barınmak bütün canlıların ihtiyacıdır. Allahu Teâlâ beşeri ihtiyaçlarını temin etmesi için insana izin vermiş ve bunu iki şarta bağlamıştır;
1) Allah'ın hükmüne riayet etmek,
2) Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'in gösterdiği tertibe riayet etmek.
Bu iki şarta riayet etmek kaydıyla yemek, içmek, giyinmek, evlenmek, ev yapmak, ticaret yapmak, iş kurmak vs.'ye izin verilmiştir.
Hayvanlar bu hususlara riayet etmekle mükellef kılınmamıştır. Mesela bir kedi nerede süt bulursa içer. Bu bir gasp sayılmaz. Nerede fare bulursa yer. Bu bir zulüm sayılmaz. Def-i hacetini nerede isterse yapar. Bu yüzden hayasızlık ve edepsizlikle itham edilmez.
İnsan yukarıda belirtilen iki şarta riayet etmeden bütün gücünü para kazanmaya, yemeye, tüketmeye sarfederse, dine ve ahlaka önem vermezse, o zaman canavarlar gibi birbirleriyle dalaşır, birbirinin iffetini kirletir, birbirinin kanını akıtır ve birbirinin malını gasbeder. Neticede değersiz bir yaratık durumuna düşer. Halbuki Allah celle celaluhu insanı en güzel surette yaratmış ve en üstün kılmıştır. Hatta melekleri dahi ona secde ettirmiştir.
Sözde çağdaş dünyamızın bugünkü nizamı menfaat ve almak temeli üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla soymak, gasbet-mek, aldatmak, hile yapmak, hiyanet etmek ve faiz yemek bir alışkanlık haline gelmiştir. Bizim sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ise insanlara vermeyi öğretmiştir. Çünkü vermek ve taksim etmekle birlik oluşur. Almak ve toplamak alışkanlığı sonucunda ise ayrılık meydana gelir.
İslam dini dünyaya güzel ahlak ve doğru muamele ile yayılmış tır. Kalelerin kalın duvarları, bu güzelliklerin insanların kalbine girmesini engelleyememiştir. Kalelerden önce kalpler fethedilmiştir.
Güzel ahlak, doğru muamele ve dürüstlüğün sergileneceği yerler; pazarlar, çarşılar, evler, okullar, daireler, hastaneler, yollar, parklar, kısaca çoğunlukla camilerin dışında kalan alanlardır.
İşte bugün bütün dünya bizim bu temiz ve dürüst muamelemizi görmek istemektedir. Dünyanın kadınları ve erkekleri sıkıntı ve bunalım içindedirler. Perişanlık içinde kıvranmakta ve bir kurtuluş yolu aramaktadırlar. Aradıkları yol Kâinatı yoktan var eden Allah'ın sevgili Rasûlü sallallahu aleyhi vesellem'in yoludur.
O halde kardeşlerim; su sizin yanınızda, ancak dünya susuzluktan ölmektedir. İlaç sizin yanınızda, ancak dünya hastalıktan kıvranmaktadır. Öyleyse artık kitapların yaprakları arasındaki İslamı, kendi hayatınıza nakşediniz ki bütün dünya sizdeki mutlu hayatı görsün.
Biz sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem'in öğrettiği saadet dolu hayat tarzını önce kendi hayatımıza getirirsek diğer yanlış ve bozuk hayat tarzları revaçtan düşecektir. Ticaretimiz, alışverişimiz, komşuluk ve insani muamelelerimizdeki tertemiz ve sevgi dolu hayatımızı görecek olan Avrupa ve diğer milletler bu pırıl pırıl hayatı elden ele kapışacaklardır."
Bu kitapçıkta ticaret, ziraat ve diğer kazanç yollarının Rabbimizin rızasına uygun ve insanlara örnek olacak şekilde yürütülmesi konusu ile ibadetleri mahveden haram lokmadan kendimizi, çoluk çocuğumuzu ve insanları kurtarmanın yollarıyla ilgili bilgileri bulacağınızı ümit ederiz.
Başarı ve tevfik ancak Allah'tandır. Dönüşümüz de ancak O'nadır.
Hayri DEMİRCİ
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki, "Kazancın en temiz ve helali o tüccarın kazancıdır ki, konuştukları zaman yalan söylemezler. Güvenildikleri zaman onu kötüye kullanmazlar. Satın alırken malı kötülemezler. Satarken malı övmezler. Üzerlerindeki borcu geciktirmezler. Alacakları konusunda borçluyu sıkıştırmazlar. (Beyhaki)
MÜTERCİMİN ÖNSÖZÜ
Yüce Mevlâmıza hamd ve O'nun sevgili Rasûlü'ne salât-ü selam olsun.
Allahu Teâlâ insanları birbirine muhtaç kılmıştır. Zira insan ictimaî bir varlıktır. Meslekler insanları birbirine bağlayan unsurlardan biridir. Allahu Teâlâ meslekleri insanoğluna bir nimet ve imtihan olarak vermiş, aynı zamanda herkese mesleğini sevdirmiştir. Çalışarak kazanmak ve bir meslek sahibi olmak diğer canlılar için söz konusu değildir. Onlar hazır bulduklarını veya diğerinden kaptıklarını yerler.
Üretim ve tüketim faaliyetleri diye tarif edilen iktisada dinimizin verdiği önemi anlamak için herhangi bir fıkıh kitabını ele almak yeterlidir. Ele alınan bu kitabı dört bölüme ayırırsanız, bunun iki bölümünün iktisatla ilgili olduğunu görürsünüz.
Bununla birlikte iktisat, ticaret, ziraat vs. hayatın gayesi ve temel meselesi değil sadece birer zaruretidir. Çünkü dünya insanoğlunun devamlı kalacağı bir yer değil aksine insanın en son durağı olan ahirete götüren bir geçiş merhalesidir.
Büyük İslam alimi Mevlânâ Ömer Palenpûri rahmetullahi aleyh bir konuşmasında şöyle buyurmuştur:
?Yemek, içmek ve barınmak bütün canlıların ihtiyacıdır. Allahu Teâlâ beşeri ihtiyaçlarını temin etmesi için insana izin vermiş ve bunu iki şarta bağlamıştır;
1) Allah'ın hükmüne riayet etmek,
2) Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'in gösterdiği tertibe riayet etmek.
Bu iki şarta riayet etmek kaydıyla yemek, içmek, giyinmek, evlenmek, ev yapmak, ticaret yapmak, iş kurmak vs.'ye izin verilmiştir.
Hayvanlar bu hususlara riayet etmekle mükellef kılınmamıştır. Mesela bir kedi nerede süt bulursa içer. Bu bir gasp sayılmaz. Nerede fare bulursa yer. Bu bir zulüm sayılmaz. Def-i hacetini nerede isterse yapar. Bu yüzden hayasızlık ve edepsizlikle itham edilmez.
İnsan yukarıda belirtilen iki şarta riayet etmeden bütün gücünü para kazanmaya, yemeye, tüketmeye sarfederse, dine ve ahlaka önem vermezse, o zaman canavarlar gibi birbirleriyle dalaşır, birbirinin iffetini kirletir, birbirinin kanını akıtır ve birbirinin malını gasbeder. Neticede değersiz bir yaratık durumuna düşer. Halbuki Allah celle celaluhu insanı en güzel surette yaratmış ve en üstün kılmıştır. Hatta melekleri dahi ona secde ettirmiştir.
Sözde çağdaş dünyamızın bugünkü nizamı menfaat ve almak temeli üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla soymak, gasbet-mek, aldatmak, hile yapmak, hiyanet etmek ve faiz yemek bir alışkanlık haline gelmiştir. Bizim sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ise insanlara vermeyi öğretmiştir. Çünkü vermek ve taksim etmekle birlik oluşur. Almak ve toplamak alışkanlığı sonucunda ise ayrılık meydana gelir.
İslam dini dünyaya güzel ahlak ve doğru muamele ile yayılmış tır. Kalelerin kalın duvarları, bu güzelliklerin insanların kalbine girmesini engelleyememiştir. Kalelerden önce kalpler fethedilmiştir.
Güzel ahlak, doğru muamele ve dürüstlüğün sergileneceği yerler; pazarlar, çarşılar, evler, okullar, daireler, hastaneler, yollar, parklar, kısaca çoğunlukla camilerin dışında kalan alanlardır.
İşte bugün bütün dünya bizim bu temiz ve dürüst muamelemizi görmek istemektedir. Dünyanın kadınları ve erkekleri sıkıntı ve bunalım içindedirler. Perişanlık içinde kıvranmakta ve bir kurtuluş yolu aramaktadırlar. Aradıkları yol Kâinatı yoktan var eden Allah'ın sevgili Rasûlü sallallahu aleyhi vesellem'in yoludur.
O halde kardeşlerim; su sizin yanınızda, ancak dünya susuzluktan ölmektedir. İlaç sizin yanınızda, ancak dünya hastalıktan kıvranmaktadır. Öyleyse artık kitapların yaprakları arasındaki İslamı, kendi hayatınıza nakşediniz ki bütün dünya sizdeki mutlu hayatı görsün.
Biz sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem'in öğrettiği saadet dolu hayat tarzını önce kendi hayatımıza getirirsek diğer yanlış ve bozuk hayat tarzları revaçtan düşecektir. Ticaretimiz, alışverişimiz, komşuluk ve insani muamelelerimizdeki tertemiz ve sevgi dolu hayatımızı görecek olan Avrupa ve diğer milletler bu pırıl pırıl hayatı elden ele kapışacaklardır."
Bu kitapçıkta ticaret, ziraat ve diğer kazanç yollarının Rabbimizin rızasına uygun ve insanlara örnek olacak şekilde yürütülmesi konusu ile ibadetleri mahveden haram lokmadan kendimizi, çoluk çocuğumuzu ve insanları kurtarmanın yollarıyla ilgili bilgileri bulacağınızı ümit ederiz.
Başarı ve tevfik ancak Allah'tandır. Dönüşümüz de ancak O'nadır.
Hayri DEMİRCİ
llah'u Teala şöyle buyuruyor; "Muhakkak sizi yeryüzüne yerleştirdik ve sizin için orada birçok geçim imkanları hazırladık. Siz pek az şükrediyorsunuz. (Âraf-10)
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki, "Kazancın en temiz ve helali o tüccarın kazancıdır ki, konuştukları zaman yalan söylemezler. Güvenildikleri zaman onu kötüye kullanmazlar. Satın alırken malı kötülemezler. Satarken malı övmezler. Üzerlerindeki borcu geciktirmezler. Alacakları konusunda borçluyu sıkıştırmazlar. (Beyhaki)
MÜTERCİMİN ÖNSÖZÜ
Yüce Mevlâmıza hamd ve O'nun sevgili Rasûlü'ne salât-ü selam olsun.
Allahu Teâlâ insanları birbirine muhtaç kılmıştır. Zira insan ictimaî bir varlıktır. Meslekler insanları birbirine bağlayan unsurlardan biridir. Allahu Teâlâ meslekleri insanoğluna bir nimet ve imtihan olarak vermiş, aynı zamanda herkese mesleğini sevdirmiştir. Çalışarak kazanmak ve bir meslek sahibi olmak diğer canlılar için söz konusu değildir. Onlar hazır bulduklarını veya diğerinden kaptıklarını yerler.
Üretim ve tüketim faaliyetleri diye tarif edilen iktisada dinimizin verdiği önemi anlamak için herhangi bir fıkıh kitabını ele almak yeterlidir. Ele alınan bu kitabı dört bölüme ayırırsanız, bunun iki bölümünün iktisatla ilgili olduğunu görürsünüz.
Bununla birlikte iktisat, ticaret, ziraat vs. hayatın gayesi ve temel meselesi değil sadece birer zaruretidir. Çünkü dünya insanoğlunun devamlı kalacağı bir yer değil aksine insanın en son durağı olan ahirete götüren bir geçiş merhalesidir.
Büyük İslam alimi Mevlânâ Ömer Palenpûri rahmetullahi aleyh bir konuşmasında şöyle buyurmuştur:
?Yemek, içmek ve barınmak bütün canlıların ihtiyacıdır. Allahu Teâlâ beşeri ihtiyaçlarını temin etmesi için insana izin vermiş ve bunu iki şarta bağlamıştır;
1) Allah'ın hükmüne riayet etmek,
2) Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'in gösterdiği tertibe riayet etmek.
Bu iki şarta riayet etmek kaydıyla yemek, içmek, giyinmek, evlenmek, ev yapmak, ticaret yapmak, iş kurmak vs.'ye izin verilmiştir.
Hayvanlar bu hususlara riayet etmekle mükellef kılınmamıştır. Mesela bir kedi nerede süt bulursa içer. Bu bir gasp sayılmaz. Nerede fare bulursa yer. Bu bir zulüm sayılmaz. Def-i hacetini nerede isterse yapar. Bu yüzden hayasızlık ve edepsizlikle itham edilmez.
İnsan yukarıda belirtilen iki şarta riayet etmeden bütün gücünü para kazanmaya, yemeye, tüketmeye sarfederse, dine ve ahlaka önem vermezse, o zaman canavarlar gibi birbirleriyle dalaşır, birbirinin iffetini kirletir, birbirinin kanını akıtır ve birbirinin malını gasbeder. Neticede değersiz bir yaratık durumuna düşer. Halbuki Allah celle celaluhu insanı en güzel surette yaratmış ve en üstün kılmıştır. Hatta melekleri dahi ona secde ettirmiştir.
Sözde çağdaş dünyamızın bugünkü nizamı menfaat ve almak temeli üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla soymak, gasbet-mek, aldatmak, hile yapmak, hiyanet etmek ve faiz yemek bir alışkanlık haline gelmiştir. Bizim sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ise insanlara vermeyi öğretmiştir. Çünkü vermek ve taksim etmekle birlik oluşur. Almak ve toplamak alışkanlığı sonucunda ise ayrılık meydana gelir.
İslam dini dünyaya güzel ahlak ve doğru muamele ile yayılmış tır. Kalelerin kalın duvarları, bu güzelliklerin insanların kalbine girmesini engelleyememiştir. Kalelerden önce kalpler fethedilmiştir.
Güzel ahlak, doğru muamele ve dürüstlüğün sergileneceği yerler; pazarlar, çarşılar, evler, okullar, daireler, hastaneler, yollar, parklar, kısaca çoğunlukla camilerin dışında kalan alanlardır.
İşte bugün bütün dünya bizim bu temiz ve dürüst muamelemizi görmek istemektedir. Dünyanın kadınları ve erkekleri sıkıntı ve bunalım içindedirler. Perişanlık içinde kıvranmakta ve bir kurtuluş yolu aramaktadırlar. Aradıkları yol Kâinatı yoktan var eden Allah'ın sevgili Rasûlü sallallahu aleyhi vesellem'in yoludur.
O halde kardeşlerim; su sizin yanınızda, ancak dünya susuzluktan ölmektedir. İlaç sizin yanınızda, ancak dünya hastalıktan kıvranmaktadır. Öyleyse artık kitapların yaprakları arasındaki İslamı, kendi hayatınıza nakşediniz ki bütün dünya sizdeki mutlu hayatı görsün.
Biz sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem'in öğrettiği saadet dolu hayat tarzını önce kendi hayatımıza getirirsek diğer yanlış ve bozuk hayat tarzları revaçtan düşecektir. Ticaretimiz, alışverişimiz, komşuluk ve insani muamelelerimizdeki tertemiz ve sevgi dolu hayatımızı görecek olan Avrupa ve diğer milletler bu pırıl pırıl hayatı elden ele kapışacaklardır."
Bu kitapçıkta ticaret, ziraat ve diğer kazanç yollarının Rabbimizin rızasına uygun ve insanlara örnek olacak şekilde yürütülmesi konusu ile ibadetleri mahveden haram lokmadan kendimizi, çoluk çocuğumuzu ve insanları kurtarmanın yollarıyla ilgili bilgileri bulacağınızı ümit ederiz.
Başarı ve tevfik ancak Allah'tandır. Dönüşümüz de ancak O'nadır.
Hayri DEMİRCİ
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki, "Kazancın en temiz ve helali o tüccarın kazancıdır ki, konuştukları zaman yalan söylemezler. Güvenildikleri zaman onu kötüye kullanmazlar. Satın alırken malı kötülemezler. Satarken malı övmezler. Üzerlerindeki borcu geciktirmezler. Alacakları konusunda borçluyu sıkıştırmazlar. (Beyhaki)
MÜTERCİMİN ÖNSÖZÜ
Yüce Mevlâmıza hamd ve O'nun sevgili Rasûlü'ne salât-ü selam olsun.
Allahu Teâlâ insanları birbirine muhtaç kılmıştır. Zira insan ictimaî bir varlıktır. Meslekler insanları birbirine bağlayan unsurlardan biridir. Allahu Teâlâ meslekleri insanoğluna bir nimet ve imtihan olarak vermiş, aynı zamanda herkese mesleğini sevdirmiştir. Çalışarak kazanmak ve bir meslek sahibi olmak diğer canlılar için söz konusu değildir. Onlar hazır bulduklarını veya diğerinden kaptıklarını yerler.
Üretim ve tüketim faaliyetleri diye tarif edilen iktisada dinimizin verdiği önemi anlamak için herhangi bir fıkıh kitabını ele almak yeterlidir. Ele alınan bu kitabı dört bölüme ayırırsanız, bunun iki bölümünün iktisatla ilgili olduğunu görürsünüz.
Bununla birlikte iktisat, ticaret, ziraat vs. hayatın gayesi ve temel meselesi değil sadece birer zaruretidir. Çünkü dünya insanoğlunun devamlı kalacağı bir yer değil aksine insanın en son durağı olan ahirete götüren bir geçiş merhalesidir.
Büyük İslam alimi Mevlânâ Ömer Palenpûri rahmetullahi aleyh bir konuşmasında şöyle buyurmuştur:
?Yemek, içmek ve barınmak bütün canlıların ihtiyacıdır. Allahu Teâlâ beşeri ihtiyaçlarını temin etmesi için insana izin vermiş ve bunu iki şarta bağlamıştır;
1) Allah'ın hükmüne riayet etmek,
2) Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'in gösterdiği tertibe riayet etmek.
Bu iki şarta riayet etmek kaydıyla yemek, içmek, giyinmek, evlenmek, ev yapmak, ticaret yapmak, iş kurmak vs.'ye izin verilmiştir.
Hayvanlar bu hususlara riayet etmekle mükellef kılınmamıştır. Mesela bir kedi nerede süt bulursa içer. Bu bir gasp sayılmaz. Nerede fare bulursa yer. Bu bir zulüm sayılmaz. Def-i hacetini nerede isterse yapar. Bu yüzden hayasızlık ve edepsizlikle itham edilmez.
İnsan yukarıda belirtilen iki şarta riayet etmeden bütün gücünü para kazanmaya, yemeye, tüketmeye sarfederse, dine ve ahlaka önem vermezse, o zaman canavarlar gibi birbirleriyle dalaşır, birbirinin iffetini kirletir, birbirinin kanını akıtır ve birbirinin malını gasbeder. Neticede değersiz bir yaratık durumuna düşer. Halbuki Allah celle celaluhu insanı en güzel surette yaratmış ve en üstün kılmıştır. Hatta melekleri dahi ona secde ettirmiştir.
Sözde çağdaş dünyamızın bugünkü nizamı menfaat ve almak temeli üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla soymak, gasbet-mek, aldatmak, hile yapmak, hiyanet etmek ve faiz yemek bir alışkanlık haline gelmiştir. Bizim sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ise insanlara vermeyi öğretmiştir. Çünkü vermek ve taksim etmekle birlik oluşur. Almak ve toplamak alışkanlığı sonucunda ise ayrılık meydana gelir.
İslam dini dünyaya güzel ahlak ve doğru muamele ile yayılmış tır. Kalelerin kalın duvarları, bu güzelliklerin insanların kalbine girmesini engelleyememiştir. Kalelerden önce kalpler fethedilmiştir.
Güzel ahlak, doğru muamele ve dürüstlüğün sergileneceği yerler; pazarlar, çarşılar, evler, okullar, daireler, hastaneler, yollar, parklar, kısaca çoğunlukla camilerin dışında kalan alanlardır.
İşte bugün bütün dünya bizim bu temiz ve dürüst muamelemizi görmek istemektedir. Dünyanın kadınları ve erkekleri sıkıntı ve bunalım içindedirler. Perişanlık içinde kıvranmakta ve bir kurtuluş yolu aramaktadırlar. Aradıkları yol Kâinatı yoktan var eden Allah'ın sevgili Rasûlü sallallahu aleyhi vesellem'in yoludur.
O halde kardeşlerim; su sizin yanınızda, ancak dünya susuzluktan ölmektedir. İlaç sizin yanınızda, ancak dünya hastalıktan kıvranmaktadır. Öyleyse artık kitapların yaprakları arasındaki İslamı, kendi hayatınıza nakşediniz ki bütün dünya sizdeki mutlu hayatı görsün.
Biz sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem'in öğrettiği saadet dolu hayat tarzını önce kendi hayatımıza getirirsek diğer yanlış ve bozuk hayat tarzları revaçtan düşecektir. Ticaretimiz, alışverişimiz, komşuluk ve insani muamelelerimizdeki tertemiz ve sevgi dolu hayatımızı görecek olan Avrupa ve diğer milletler bu pırıl pırıl hayatı elden ele kapışacaklardır."
Bu kitapçıkta ticaret, ziraat ve diğer kazanç yollarının Rabbimizin rızasına uygun ve insanlara örnek olacak şekilde yürütülmesi konusu ile ibadetleri mahveden haram lokmadan kendimizi, çoluk çocuğumuzu ve insanları kurtarmanın yollarıyla ilgili bilgileri bulacağınızı ümit ederiz.
Başarı ve tevfik ancak Allah'tandır. Dönüşümüz de ancak O'nadır.
Hayri DEMİRCİ
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.