9786051050614
124448
https://www.turkishbooks.com/books/harp-ve-sulh-p124448.html
Harp ve Sulh Avrupa ve Osmanlılar
15.6
Türkiyenin Avrupa Birliği ile yürüttüğü üyelik müzakerelerinin gündemin önemli bir maddesi olduğu bir dönemde, Osmanlı İmparatorluğunun, Avrupa uluslarının modern ve çağdaş tarihlerinde oynadığı rolü hatırlatmak kuşkusuz çok yararlı. İstanbulun fethinden, 1923te imzalanan Lozan Antlaşmasına kadar, birden çok medeniyetin stratejik buluşma noktasında yer alan Osmanlı İmparatorluğu, Batı Avrupa için meydan okunacak başlıca hedef konumundaydı ve Batı Avrupa ile Asya dünyası arasındaki ilişkilerde de ağırlığını hissettirdi. Avrupa kendini birkaç yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğunun aynasında seyretti ve onunla rekabet halinde iken bile, siyasal ve askeri gücü, yönetiminin mükemmelliği, maddi kültürünün inceliği karşısında hayranlığını gizleyemedi. Öte yandan özümseme ile dışlama arasında gidip gelen bu hayranlık, sonunda, onu yok etme ihtirasına yenik düştü. Peki, acaba bu gidişat tek yönlü müydü' İstanbuldaki Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü ile merkezi Lizbonda bulunan Calouste Gulbenkian Vakfının ortaklaşa yayınladıkları, Fransadaki Türkiye Mevsimi çerçevesinde (2009) Paristeki Calauste Gulbenkian Kültür Merkezi ve Paris-Sorbonne Üniversitesine bağlı Uygulamalı Yüksek Araştırmalar Okulunun birlikte düzenledikleri bir kolokyumun ürünlerine dayalı bu kitap bize şaşırtıcı bilgiler sunuyor. Kuşkusuz Osmanlı İmparatorluğu da, tarihi boyunca Avrupanın yüreğinde ve merkezinde yer alan bir güç olarak Avrupaya yönelik fetih ve dize getirme ihtiraslarından yoksun değildi. Bu uğurda o da, Avrupa modernleşmesiyle diyalog ve çatışma içinde, hem diplomasisini harekete geçirdi hem de politikalarını, entelektüellerini, teknolojilerini ve sanatsal akımlarını yenilemeyi başardı. Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupalı güçler arasında yüzyıllar boyunca sürmüş ilişkileri connected history (bağlı tarihler) perspektifinden ele alan Harp ve Sulh; Avrupa ve Osmanlılar eski bilgilerimize nüanslı yaklaşımlar getirmekle kalmıyor, yeni araştırmaların sonuçlarını da gün ışığına çıkarıyor; bu çerçevede her iki tarafta öbür tarafın nasıl temsil edildiğine dair imgelere ayrıcalıklı bir yer açılıyor, yakınlaşma biçimlerine, temas mekanizmalarına ve bu temasları kuran aracılara özel bir önem veriliyor. Kitap, Osmanlı konusunda farklı disiplinlerde uzmanlaşmış parlak bir araştırmacılar topluluğunu ve uluslararası planda öne çıkan Osmanlı tarihi uzmanlarından bazılarını bir araya getiriyor. Harp ve Sulh; Avrupa ve Osmanlılar ayrıca, dışa açılma dinamiği çerçevesinde, belki de ilk kez, Türkiyeli okurlara İspanyol ve Portekizli araştırmacıların çalışmalarını okuma imkânını vererek Akdenizin iki ucundaki tarihçilik anlayışlarını buluşturuyor.
Türkiyenin Avrupa Birliği ile yürüttüğü üyelik müzakerelerinin gündemin önemli bir maddesi olduğu bir dönemde, Osmanlı İmparatorluğunun, Avrupa uluslarının modern ve çağdaş tarihlerinde oynadığı rolü hatırlatmak kuşkusuz çok yararlı. İstanbulun fethinden, 1923te imzalanan Lozan Antlaşmasına kadar, birden çok medeniyetin stratejik buluşma noktasında yer alan Osmanlı İmparatorluğu, Batı Avrupa için meydan okunacak başlıca hedef konumundaydı ve Batı Avrupa ile Asya dünyası arasındaki ilişkilerde de ağırlığını hissettirdi. Avrupa kendini birkaç yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğunun aynasında seyretti ve onunla rekabet halinde iken bile, siyasal ve askeri gücü, yönetiminin mükemmelliği, maddi kültürünün inceliği karşısında hayranlığını gizleyemedi. Öte yandan özümseme ile dışlama arasında gidip gelen bu hayranlık, sonunda, onu yok etme ihtirasına yenik düştü. Peki, acaba bu gidişat tek yönlü müydü' İstanbuldaki Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü ile merkezi Lizbonda bulunan Calouste Gulbenkian Vakfının ortaklaşa yayınladıkları, Fransadaki Türkiye Mevsimi çerçevesinde (2009) Paristeki Calauste Gulbenkian Kültür Merkezi ve Paris-Sorbonne Üniversitesine bağlı Uygulamalı Yüksek Araştırmalar Okulunun birlikte düzenledikleri bir kolokyumun ürünlerine dayalı bu kitap bize şaşırtıcı bilgiler sunuyor. Kuşkusuz Osmanlı İmparatorluğu da, tarihi boyunca Avrupanın yüreğinde ve merkezinde yer alan bir güç olarak Avrupaya yönelik fetih ve dize getirme ihtiraslarından yoksun değildi. Bu uğurda o da, Avrupa modernleşmesiyle diyalog ve çatışma içinde, hem diplomasisini harekete geçirdi hem de politikalarını, entelektüellerini, teknolojilerini ve sanatsal akımlarını yenilemeyi başardı. Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupalı güçler arasında yüzyıllar boyunca sürmüş ilişkileri connected history (bağlı tarihler) perspektifinden ele alan Harp ve Sulh; Avrupa ve Osmanlılar eski bilgilerimize nüanslı yaklaşımlar getirmekle kalmıyor, yeni araştırmaların sonuçlarını da gün ışığına çıkarıyor; bu çerçevede her iki tarafta öbür tarafın nasıl temsil edildiğine dair imgelere ayrıcalıklı bir yer açılıyor, yakınlaşma biçimlerine, temas mekanizmalarına ve bu temasları kuran aracılara özel bir önem veriliyor. Kitap, Osmanlı konusunda farklı disiplinlerde uzmanlaşmış parlak bir araştırmacılar topluluğunu ve uluslararası planda öne çıkan Osmanlı tarihi uzmanlarından bazılarını bir araya getiriyor. Harp ve Sulh; Avrupa ve Osmanlılar ayrıca, dışa açılma dinamiği çerçevesinde, belki de ilk kez, Türkiyeli okurlara İspanyol ve Portekizli araştırmacıların çalışmalarını okuma imkânını vererek Akdenizin iki ucundaki tarihçilik anlayışlarını buluşturuyor.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.