9789753900102
17538
https://www.turkishbooks.com/books/harbiye-kazani-p17538.html
Harbiye Kazanı
1.11
"... 1938 yılında kurulan, Kara Harp Okulu Mahkemesi, üç-dört ay sonra onu izleyecek olan Donanma Komutanlığı Davası, hem birbirinin başlangıcı, hem de sonucudurlar. Gerçi yüzeyden bakılınca bu tanım biraz garip görünecektir ama, "Denizciler Olayı" sayılan grişimin, siyasi kıpırdanışın, uzun yıllar su yüzeyine çıkmayışı, -gizli kalması yani- çözümlenemez sırlardan da değildir.
Eğer, ta 1934 yılında Nazım Hikmet'in, Deniz Topçu Başgediklisi Hamdi Alevdaş'la kurduğu iddia edilen siyasi ilişki, yaptıkları konuşma, Şair'in ona telkinler ve teşvikte bulunması, Alevdaş'ın da bu siyasi işbirliğini kabul etmesi, arkadaşları arasında bunu yayması, fikirlerini alıp onlara çıksaydı, elbette Donanma Davası, tarih sıralaması bakımından, Harp Okulu Mahkemesi'nden önce başlayacaktı..."
"...Nazım'ın iki büyük yanlışı vardı, biri önemseme, biri küçümseme konusunda. Birincisi, Şevket Süreyya ve arkadaşlarının sözde ideolojik aşı yaptırdıklarını sandıkları Kemalizm'i, çok önemsemesi. İkincisi, kendisi politik eğitimini "yukarda" yaptığı için, TKP'yi, Dr. Şefik Hüsnü'yü, Dr. Hikmet Kıvılcımlı'yı, Reşat Fuat'ı çok küçümsemesi.Sanırım, şahane yenilgisini yaratan faktörler bunlardı..."
"...Büyük Şair, büyük hatalar da yapmış, bunda şaşılacak taraflar olduğu gibi, o kadar abartılacak bir yön de yok. Tabii Nazım'ın tekmil mücadele hayatının içinde görmek gerekir bu konuyu. Bir noktada odaklaştırmamak gerekir. Ama Nazım değil "; Nazımcılar" böyle yapmıyorlar ki, sırf Şair'i tanımanın bedeli olarak gençliğini zindanlrda geçiren Harbiyeli Ömer Deniz'i, benzeri görülmemiş bir unutmazlıkla, hayallerinde kurşuna diziliyorlar. İşte insanı zaman zaman üzen bu..."
"... 1938 yılında kurulan, Kara Harp Okulu Mahkemesi, üç-dört ay sonra onu izleyecek olan Donanma Komutanlığı Davası, hem birbirinin başlangıcı, hem de sonucudurlar. Gerçi yüzeyden bakılınca bu tanım biraz garip görünecektir ama, "Denizciler Olayı" sayılan grişimin, siyasi kıpırdanışın, uzun yıllar su yüzeyine çıkmayışı, -gizli kalması yani- çözümlenemez sırlardan da değildir.
Eğer, ta 1934 yılında Nazım Hikmet'in, Deniz Topçu Başgediklisi Hamdi Alevdaş'la kurduğu iddia edilen siyasi ilişki, yaptıkları konuşma, Şair'in ona telkinler ve teşvikte bulunması, Alevdaş'ın da bu siyasi işbirliğini kabul etmesi, arkadaşları arasında bunu yayması, fikirlerini alıp onlara çıksaydı, elbette Donanma Davası, tarih sıralaması bakımından, Harp Okulu Mahkemesi'nden önce başlayacaktı..."
"...Nazım'ın iki büyük yanlışı vardı, biri önemseme, biri küçümseme konusunda. Birincisi, Şevket Süreyya ve arkadaşlarının sözde ideolojik aşı yaptırdıklarını sandıkları Kemalizm'i, çok önemsemesi. İkincisi, kendisi politik eğitimini "yukarda" yaptığı için, TKP'yi, Dr. Şefik Hüsnü'yü, Dr. Hikmet Kıvılcımlı'yı, Reşat Fuat'ı çok küçümsemesi.Sanırım, şahane yenilgisini yaratan faktörler bunlardı..."
"...Büyük Şair, büyük hatalar da yapmış, bunda şaşılacak taraflar olduğu gibi, o kadar abartılacak bir yön de yok. Tabii Nazım'ın tekmil mücadele hayatının içinde görmek gerekir bu konuyu. Bir noktada odaklaştırmamak gerekir. Ama Nazım değil "; Nazımcılar" böyle yapmıyorlar ki, sırf Şair'i tanımanın bedeli olarak gençliğini zindanlrda geçiren Harbiyeli Ömer Deniz'i, benzeri görülmemiş bir unutmazlıkla, hayallerinde kurşuna diziliyorlar. İşte insanı zaman zaman üzen bu..."
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.