Halk Yapı Sanatından Bir Örnek - Kayaköy / Tersane Evleri

Stok Kodu:
9789752710146
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
100
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2008-7
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
6.50
5.20
9789752710146
91628
Halk Yapı  Sanatından Bir Örnek - Kayaköy / Tersane Evleri
Halk Yapı Sanatından Bir Örnek - Kayaköy / Tersane Evleri
5.20
Cengiz Bektaş, 1959´da şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (DGSA) ve Munih Teknik Universitesi Mimarlik Fakültesini bitirdi. Bir sure Almanya´da serbest çalıştı. ODTU´de Yapı Işleri Mimarlik Bürosunun şefliğini yapmak üzere Turkiye´ye geldikten sonra kendi atölyesini kurdu. Mimarlığın yanısıra, edebiyatla da uğrasti, şiirler yazdı. Aralarında Ağahan Mimarlik ödülü dahil, şiirleri ve mimarlik eleştirileri ile TDK, Abdi Ipekçi Barış Ödülü, Truva Şiir Ödülü gibi pek çok ödülller aldı. Yazarın yayinevimizden basılmış, Evler Serisinden Bodrum, Antalya, Babadag, Kusadasi, Aksehir, Sirinkoy, Karacasu, Şirince/Tirilye evleri ile Kusevleri, Iclerin Disi ve Turkevi kitapları da bulunmaktadır. İlbiz burnu ile Ölüdeniz arasında, Gemile adasının karşısında kıyıdan uzakta, tepenin ardında bir yerleşke, Kayaköy. Kayaköy, ıssız, boş. Boşaltanlar, Rumlar. Yerlerine Müslümanlar yerleştirilmiş. Barınamamışlar Kayaköy´de. Fethiye´ye göçmüşler. Uzun bir süre gerçekten boş kalmış, sessiz kalmış köy. Aralarında Cengiz Bektaş´ın da bulunduğu bir grup aydın insan, buraları yeniden keşfedip, barış köyü olması için kolları sıvamışlar. Suyun öte yakasından Yunanistan´ın aydın insanları ile sempozyumlar, konferanslar düzenlemişler bu yerleşkede. Kayaköyü iki halk arasında, barış-dostluk köyü yapmak istemişler,.. Eski evler bir çoğu taş. Çoğu birbirinin aynı, sanki aynı projeden çıkma gibi. Şimdilerde bir çok kaçak yapı, sarmış ortalığı... Tersane Adası, Fethiye Körfezinin güneye doğru sıralanmış adalarından an alttaki ve en büyüğü. Yazar, denizden Tersane adasına ilk gidişini tanımlarken bir "yürek burukluğu"ndan sözeder: ´Hepimiz bir düşe girer gibiydik. Filmlerde olduğu gibi, sis, bulut, şu bu yoktu öyle... Ama havada bir şeyler vardı... Kimse konuşmuyordu. Arada bir soran bakışlarımız karşılıyordu çevreyi tararken... Sezinlediklerimiz, yürek burukluğumuz...´ diye anlatır. ´Evler, palmiyeler, kıyı boyu duvarlar, teraslar... Ama eksik bir şeyler vardır, belki bacalardan çıkmayan dumanlar, belki sokakların türküleri... İnsanlar yok, evler ölmüşler...´ Sonraki gidişlerinde, sokakların, evlerin çizimlerini de yaparlar. Kitapta, dizinin diğer kitaplarında olduğu gibi, evlerden örnekler, detaylı çizimler bulunmaktadır.
Cengiz Bektaş, 1959´da şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (DGSA) ve Munih Teknik Universitesi Mimarlik Fakültesini bitirdi. Bir sure Almanya´da serbest çalıştı. ODTU´de Yapı Işleri Mimarlik Bürosunun şefliğini yapmak üzere Turkiye´ye geldikten sonra kendi atölyesini kurdu. Mimarlığın yanısıra, edebiyatla da uğrasti, şiirler yazdı. Aralarında Ağahan Mimarlik ödülü dahil, şiirleri ve mimarlik eleştirileri ile TDK, Abdi Ipekçi Barış Ödülü, Truva Şiir Ödülü gibi pek çok ödülller aldı. Yazarın yayinevimizden basılmış, Evler Serisinden Bodrum, Antalya, Babadag, Kusadasi, Aksehir, Sirinkoy, Karacasu, Şirince/Tirilye evleri ile Kusevleri, Iclerin Disi ve Turkevi kitapları da bulunmaktadır. İlbiz burnu ile Ölüdeniz arasında, Gemile adasının karşısında kıyıdan uzakta, tepenin ardında bir yerleşke, Kayaköy. Kayaköy, ıssız, boş. Boşaltanlar, Rumlar. Yerlerine Müslümanlar yerleştirilmiş. Barınamamışlar Kayaköy´de. Fethiye´ye göçmüşler. Uzun bir süre gerçekten boş kalmış, sessiz kalmış köy. Aralarında Cengiz Bektaş´ın da bulunduğu bir grup aydın insan, buraları yeniden keşfedip, barış köyü olması için kolları sıvamışlar. Suyun öte yakasından Yunanistan´ın aydın insanları ile sempozyumlar, konferanslar düzenlemişler bu yerleşkede. Kayaköyü iki halk arasında, barış-dostluk köyü yapmak istemişler,.. Eski evler bir çoğu taş. Çoğu birbirinin aynı, sanki aynı projeden çıkma gibi. Şimdilerde bir çok kaçak yapı, sarmış ortalığı... Tersane Adası, Fethiye Körfezinin güneye doğru sıralanmış adalarından an alttaki ve en büyüğü. Yazar, denizden Tersane adasına ilk gidişini tanımlarken bir "yürek burukluğu"ndan sözeder: ´Hepimiz bir düşe girer gibiydik. Filmlerde olduğu gibi, sis, bulut, şu bu yoktu öyle... Ama havada bir şeyler vardı... Kimse konuşmuyordu. Arada bir soran bakışlarımız karşılıyordu çevreyi tararken... Sezinlediklerimiz, yürek burukluğumuz...´ diye anlatır. ´Evler, palmiyeler, kıyı boyu duvarlar, teraslar... Ama eksik bir şeyler vardır, belki bacalardan çıkmayan dumanlar, belki sokakların türküleri... İnsanlar yok, evler ölmüşler...´ Sonraki gidişlerinde, sokakların, evlerin çizimlerini de yaparlar. Kitapta, dizinin diğer kitaplarında olduğu gibi, evlerden örnekler, detaylı çizimler bulunmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat