9786059474221
444799
https://www.turkishbooks.com/books/gurcistanda-turk-edebiyati-p444799.html
Gürcistan'da Türk Edebiyatı (Başlangıç Dönemi)
14.58
Kars'a taraf bakıp bakıp ağlarım,
Vurulup göğsüme yaralar, kardaş!
Sinem üstün çalın çapraz dağlarım,
Dolanır gönlümde haralar, kardaş!
Mani-bayatıda denildiği gibi, Tanrı'm bahtımı Türk'e iye Türkiye'ye yazdı. Tanrı'nın takdiriyle yolum, 2006'da akademik çalışma dolayısıyla Türkiye'ye ve hasretle dünyadan göç etmiş dede-babamın, nine-anamın rüyalarında yaşayan Kars'a, oradan da 2010'da Ardahan'a düştü. Doğduğum memleketim Gürcistan ile doyduğum yurdum Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak vatandaşı olmam dolayısıyla berhudarım.
Dede-babamın, nine-anamın rüyalarını süsleyen Kars'a ilk gelişimle ecdat ruhunun bu coğrafyaya ilişkin duyguları ve çocukluk yıllarımı şekillendiren tüm sözleri kulaklarımda çınlarken karşılaştığım üç önemli hadise bende sınırsız bir onur hissi yarattı.
Birincisi, şehrin merkezindeki halk kütüphanesinin önünde ünlü Âşık Şenlik'in büstünü görmem oldu. Şenlik'in babası 1820-1830'lu yıllarda benim ata yurdum Borçalı'dan gelip Çıldır'a sığınmış bir isimdir. Âşıklık geleneğini Ahıska-Borçalı'da olgunlaştıran Âşık Şenlik, Borçalı'da pek çok insan tarafından 'sınırın ötesinde kalan hemşeri' olarak görülür. Benim bu şehre gelişim ve böylesi bir büstle karşılaşmam yalnızca derin duygular yaşamama sebep olmakla kalmadı, bana bu şehirde yapmam gereken sorumlulukları da hatırlatmış oldu.
İkincisi, sözleşmeli öğretim üyesi olarak geldiğim üniversitenin yolu üzerindeki bir okulun kapısının üstünde "Mihrali Bey İlköğretim Okulu" tabelasını okumam oldu. Mihrali Bey, benim ata yurdum Borçalı'nın Darvaz köyünden olup, "Türk Türk'e silah kaldırmaz" diyerek, Osmanlı sınırını geçip 93 Harbinde Hamidiye Alayında Karapapaklardan oluşan bir milis kuvvet kurmuş, Kars'ın ve çevresinin düşmandan kurtuluşunda önemli başarılar göstermiş bir isimdir.
1918'de Kars İslam Şurası'nın yerleşmiş olduğu binanı buldum. İlklere imza atmış bu şuranın ilk cumhur reisi Borçalılı Emin ağa Hacallı seçilmişti.
Âşık Şenlik'in, Mihrali Bey'in, Emin Ağa'nın bu coğrafyadaki varlıkları ile karşılaşmış olmam vatan denilen olgunun sınırlarla değil kültürel hissedişlerle belirlenen bir bilgi olduğunu bir kez daha düşündürttü. Ruhî hissedişlerle içine karıştığım vatana hizmet etmenin onurunu yaşarken yapmam gereken sorumlulukları da düşünmeden edemedim. İşte elinizdeki bu kitap, böylesi düşüncelerin bir ürünü olarak hazırlanmıştır.
Türkiye'deki okurlara Âşık Şenlik'in baba-dedesinin, Mihrali Bey'in, Emin Ağa'nın da mensup olduğu Gürcistan Türklerinin yüzyıllar içinde şekillendirdikleri edebiyat ürünleri, sanat gelenekleri, edebî gelişim süreçleri hakkında araştırma kitabımı mutlulukla sunmaktayım.
Vurulup göğsüme yaralar, kardaş!
Sinem üstün çalın çapraz dağlarım,
Dolanır gönlümde haralar, kardaş!
Mani-bayatıda denildiği gibi, Tanrı'm bahtımı Türk'e iye Türkiye'ye yazdı. Tanrı'nın takdiriyle yolum, 2006'da akademik çalışma dolayısıyla Türkiye'ye ve hasretle dünyadan göç etmiş dede-babamın, nine-anamın rüyalarında yaşayan Kars'a, oradan da 2010'da Ardahan'a düştü. Doğduğum memleketim Gürcistan ile doyduğum yurdum Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak vatandaşı olmam dolayısıyla berhudarım.
Dede-babamın, nine-anamın rüyalarını süsleyen Kars'a ilk gelişimle ecdat ruhunun bu coğrafyaya ilişkin duyguları ve çocukluk yıllarımı şekillendiren tüm sözleri kulaklarımda çınlarken karşılaştığım üç önemli hadise bende sınırsız bir onur hissi yarattı.
Birincisi, şehrin merkezindeki halk kütüphanesinin önünde ünlü Âşık Şenlik'in büstünü görmem oldu. Şenlik'in babası 1820-1830'lu yıllarda benim ata yurdum Borçalı'dan gelip Çıldır'a sığınmış bir isimdir. Âşıklık geleneğini Ahıska-Borçalı'da olgunlaştıran Âşık Şenlik, Borçalı'da pek çok insan tarafından 'sınırın ötesinde kalan hemşeri' olarak görülür. Benim bu şehre gelişim ve böylesi bir büstle karşılaşmam yalnızca derin duygular yaşamama sebep olmakla kalmadı, bana bu şehirde yapmam gereken sorumlulukları da hatırlatmış oldu.
İkincisi, sözleşmeli öğretim üyesi olarak geldiğim üniversitenin yolu üzerindeki bir okulun kapısının üstünde "Mihrali Bey İlköğretim Okulu" tabelasını okumam oldu. Mihrali Bey, benim ata yurdum Borçalı'nın Darvaz köyünden olup, "Türk Türk'e silah kaldırmaz" diyerek, Osmanlı sınırını geçip 93 Harbinde Hamidiye Alayında Karapapaklardan oluşan bir milis kuvvet kurmuş, Kars'ın ve çevresinin düşmandan kurtuluşunda önemli başarılar göstermiş bir isimdir.
1918'de Kars İslam Şurası'nın yerleşmiş olduğu binanı buldum. İlklere imza atmış bu şuranın ilk cumhur reisi Borçalılı Emin ağa Hacallı seçilmişti.
Âşık Şenlik'in, Mihrali Bey'in, Emin Ağa'nın bu coğrafyadaki varlıkları ile karşılaşmış olmam vatan denilen olgunun sınırlarla değil kültürel hissedişlerle belirlenen bir bilgi olduğunu bir kez daha düşündürttü. Ruhî hissedişlerle içine karıştığım vatana hizmet etmenin onurunu yaşarken yapmam gereken sorumlulukları da düşünmeden edemedim. İşte elinizdeki bu kitap, böylesi düşüncelerin bir ürünü olarak hazırlanmıştır.
Türkiye'deki okurlara Âşık Şenlik'in baba-dedesinin, Mihrali Bey'in, Emin Ağa'nın da mensup olduğu Gürcistan Türklerinin yüzyıllar içinde şekillendirdikleri edebiyat ürünleri, sanat gelenekleri, edebî gelişim süreçleri hakkında araştırma kitabımı mutlulukla sunmaktayım.
Kars'a taraf bakıp bakıp ağlarım,
Vurulup göğsüme yaralar, kardaş!
Sinem üstün çalın çapraz dağlarım,
Dolanır gönlümde haralar, kardaş!
Mani-bayatıda denildiği gibi, Tanrı'm bahtımı Türk'e iye Türkiye'ye yazdı. Tanrı'nın takdiriyle yolum, 2006'da akademik çalışma dolayısıyla Türkiye'ye ve hasretle dünyadan göç etmiş dede-babamın, nine-anamın rüyalarında yaşayan Kars'a, oradan da 2010'da Ardahan'a düştü. Doğduğum memleketim Gürcistan ile doyduğum yurdum Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak vatandaşı olmam dolayısıyla berhudarım.
Dede-babamın, nine-anamın rüyalarını süsleyen Kars'a ilk gelişimle ecdat ruhunun bu coğrafyaya ilişkin duyguları ve çocukluk yıllarımı şekillendiren tüm sözleri kulaklarımda çınlarken karşılaştığım üç önemli hadise bende sınırsız bir onur hissi yarattı.
Birincisi, şehrin merkezindeki halk kütüphanesinin önünde ünlü Âşık Şenlik'in büstünü görmem oldu. Şenlik'in babası 1820-1830'lu yıllarda benim ata yurdum Borçalı'dan gelip Çıldır'a sığınmış bir isimdir. Âşıklık geleneğini Ahıska-Borçalı'da olgunlaştıran Âşık Şenlik, Borçalı'da pek çok insan tarafından 'sınırın ötesinde kalan hemşeri' olarak görülür. Benim bu şehre gelişim ve böylesi bir büstle karşılaşmam yalnızca derin duygular yaşamama sebep olmakla kalmadı, bana bu şehirde yapmam gereken sorumlulukları da hatırlatmış oldu.
İkincisi, sözleşmeli öğretim üyesi olarak geldiğim üniversitenin yolu üzerindeki bir okulun kapısının üstünde "Mihrali Bey İlköğretim Okulu" tabelasını okumam oldu. Mihrali Bey, benim ata yurdum Borçalı'nın Darvaz köyünden olup, "Türk Türk'e silah kaldırmaz" diyerek, Osmanlı sınırını geçip 93 Harbinde Hamidiye Alayında Karapapaklardan oluşan bir milis kuvvet kurmuş, Kars'ın ve çevresinin düşmandan kurtuluşunda önemli başarılar göstermiş bir isimdir.
1918'de Kars İslam Şurası'nın yerleşmiş olduğu binanı buldum. İlklere imza atmış bu şuranın ilk cumhur reisi Borçalılı Emin ağa Hacallı seçilmişti.
Âşık Şenlik'in, Mihrali Bey'in, Emin Ağa'nın bu coğrafyadaki varlıkları ile karşılaşmış olmam vatan denilen olgunun sınırlarla değil kültürel hissedişlerle belirlenen bir bilgi olduğunu bir kez daha düşündürttü. Ruhî hissedişlerle içine karıştığım vatana hizmet etmenin onurunu yaşarken yapmam gereken sorumlulukları da düşünmeden edemedim. İşte elinizdeki bu kitap, böylesi düşüncelerin bir ürünü olarak hazırlanmıştır.
Türkiye'deki okurlara Âşık Şenlik'in baba-dedesinin, Mihrali Bey'in, Emin Ağa'nın da mensup olduğu Gürcistan Türklerinin yüzyıllar içinde şekillendirdikleri edebiyat ürünleri, sanat gelenekleri, edebî gelişim süreçleri hakkında araştırma kitabımı mutlulukla sunmaktayım.
Vurulup göğsüme yaralar, kardaş!
Sinem üstün çalın çapraz dağlarım,
Dolanır gönlümde haralar, kardaş!
Mani-bayatıda denildiği gibi, Tanrı'm bahtımı Türk'e iye Türkiye'ye yazdı. Tanrı'nın takdiriyle yolum, 2006'da akademik çalışma dolayısıyla Türkiye'ye ve hasretle dünyadan göç etmiş dede-babamın, nine-anamın rüyalarında yaşayan Kars'a, oradan da 2010'da Ardahan'a düştü. Doğduğum memleketim Gürcistan ile doyduğum yurdum Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak vatandaşı olmam dolayısıyla berhudarım.
Dede-babamın, nine-anamın rüyalarını süsleyen Kars'a ilk gelişimle ecdat ruhunun bu coğrafyaya ilişkin duyguları ve çocukluk yıllarımı şekillendiren tüm sözleri kulaklarımda çınlarken karşılaştığım üç önemli hadise bende sınırsız bir onur hissi yarattı.
Birincisi, şehrin merkezindeki halk kütüphanesinin önünde ünlü Âşık Şenlik'in büstünü görmem oldu. Şenlik'in babası 1820-1830'lu yıllarda benim ata yurdum Borçalı'dan gelip Çıldır'a sığınmış bir isimdir. Âşıklık geleneğini Ahıska-Borçalı'da olgunlaştıran Âşık Şenlik, Borçalı'da pek çok insan tarafından 'sınırın ötesinde kalan hemşeri' olarak görülür. Benim bu şehre gelişim ve böylesi bir büstle karşılaşmam yalnızca derin duygular yaşamama sebep olmakla kalmadı, bana bu şehirde yapmam gereken sorumlulukları da hatırlatmış oldu.
İkincisi, sözleşmeli öğretim üyesi olarak geldiğim üniversitenin yolu üzerindeki bir okulun kapısının üstünde "Mihrali Bey İlköğretim Okulu" tabelasını okumam oldu. Mihrali Bey, benim ata yurdum Borçalı'nın Darvaz köyünden olup, "Türk Türk'e silah kaldırmaz" diyerek, Osmanlı sınırını geçip 93 Harbinde Hamidiye Alayında Karapapaklardan oluşan bir milis kuvvet kurmuş, Kars'ın ve çevresinin düşmandan kurtuluşunda önemli başarılar göstermiş bir isimdir.
1918'de Kars İslam Şurası'nın yerleşmiş olduğu binanı buldum. İlklere imza atmış bu şuranın ilk cumhur reisi Borçalılı Emin ağa Hacallı seçilmişti.
Âşık Şenlik'in, Mihrali Bey'in, Emin Ağa'nın bu coğrafyadaki varlıkları ile karşılaşmış olmam vatan denilen olgunun sınırlarla değil kültürel hissedişlerle belirlenen bir bilgi olduğunu bir kez daha düşündürttü. Ruhî hissedişlerle içine karıştığım vatana hizmet etmenin onurunu yaşarken yapmam gereken sorumlulukları da düşünmeden edemedim. İşte elinizdeki bu kitap, böylesi düşüncelerin bir ürünü olarak hazırlanmıştır.
Türkiye'deki okurlara Âşık Şenlik'in baba-dedesinin, Mihrali Bey'in, Emin Ağa'nın da mensup olduğu Gürcistan Türklerinin yüzyıllar içinde şekillendirdikleri edebiyat ürünleri, sanat gelenekleri, edebî gelişim süreçleri hakkında araştırma kitabımı mutlulukla sunmaktayım.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.