9789750526770
466935
https://www.turkishbooks.com/books/gozden-irakta-p466935.html
Gözden Irakta
9.48
Hariciyede çalıştığı sürenin son on yılını Irak'ta ve Irak üzerine çalışarak geçiren, 2010'da Erbil Başkonsolosluğu'nu açan Aydın Selcen'in anılarından kesitlerin, mesleki gözlemlerinin ve bütünüyle
kurgu bazı anlatılarının iç içe geçtiği bir kitap Gözden Irakta. Büyük bölümü Irak Kürdistanı olmak üzere, Paris, Cezayir, Vaşington ve Stockholm'de geçen meslek yaşamında, bakanlığına hâkim olan
saplantıları, bakanlığın kendi derin bürokrasisi, askerî kanat, Gülen cemaati ve Milli Görüş siyasetinin her birinin başka bir yöne çekiştirdiği yalpalayan dış politika adımlarını canlı bir ifadeyle, mizahı elden bırakmayarak bize aktarıyor.
"Bana mı ne oldu? Ben önce Kürtçü, sonra Barzanici, nihayet Neçirvancı ilan edildim. Hatta PKK'lı bile oldum. Rüşvetçiliğim de kalmadı, din düşmanlığım da. Ankara'ya sümme haşa (!) 'Başkonsolos basbayağı Kürt, bu nasıl kepazelik' yollu jurnallendim. Son dönemlerimde hem Kürt siyasal hareketi hem AKP'ye yakın
çevreler 'Fethullahçı' olduğumu dahi yayar oldu. (...) Anlayacağınız, dışarıda IKB açılımı ve içeride barış süreci dönemi sürerken bile Kürt meselesi için bürokraside geçerli 'dokunan yanar' kuralı tıkır tıkır
işledi. Neticede merkeze dönme talimatı alınca, 2013 Mayıs ayı sonunda Erbil'den döner dönmez istifa ettim, yirmi yıllık meslek hayatımı bırakıp, hariciyeden çıkıp gittim."
kurgu bazı anlatılarının iç içe geçtiği bir kitap Gözden Irakta. Büyük bölümü Irak Kürdistanı olmak üzere, Paris, Cezayir, Vaşington ve Stockholm'de geçen meslek yaşamında, bakanlığına hâkim olan
saplantıları, bakanlığın kendi derin bürokrasisi, askerî kanat, Gülen cemaati ve Milli Görüş siyasetinin her birinin başka bir yöne çekiştirdiği yalpalayan dış politika adımlarını canlı bir ifadeyle, mizahı elden bırakmayarak bize aktarıyor.
"Bana mı ne oldu? Ben önce Kürtçü, sonra Barzanici, nihayet Neçirvancı ilan edildim. Hatta PKK'lı bile oldum. Rüşvetçiliğim de kalmadı, din düşmanlığım da. Ankara'ya sümme haşa (!) 'Başkonsolos basbayağı Kürt, bu nasıl kepazelik' yollu jurnallendim. Son dönemlerimde hem Kürt siyasal hareketi hem AKP'ye yakın
çevreler 'Fethullahçı' olduğumu dahi yayar oldu. (...) Anlayacağınız, dışarıda IKB açılımı ve içeride barış süreci dönemi sürerken bile Kürt meselesi için bürokraside geçerli 'dokunan yanar' kuralı tıkır tıkır
işledi. Neticede merkeze dönme talimatı alınca, 2013 Mayıs ayı sonunda Erbil'den döner dönmez istifa ettim, yirmi yıllık meslek hayatımı bırakıp, hariciyeden çıkıp gittim."
Hariciyede çalıştığı sürenin son on yılını Irak'ta ve Irak üzerine çalışarak geçiren, 2010'da Erbil Başkonsolosluğu'nu açan Aydın Selcen'in anılarından kesitlerin, mesleki gözlemlerinin ve bütünüyle
kurgu bazı anlatılarının iç içe geçtiği bir kitap Gözden Irakta. Büyük bölümü Irak Kürdistanı olmak üzere, Paris, Cezayir, Vaşington ve Stockholm'de geçen meslek yaşamında, bakanlığına hâkim olan
saplantıları, bakanlığın kendi derin bürokrasisi, askerî kanat, Gülen cemaati ve Milli Görüş siyasetinin her birinin başka bir yöne çekiştirdiği yalpalayan dış politika adımlarını canlı bir ifadeyle, mizahı elden bırakmayarak bize aktarıyor.
"Bana mı ne oldu? Ben önce Kürtçü, sonra Barzanici, nihayet Neçirvancı ilan edildim. Hatta PKK'lı bile oldum. Rüşvetçiliğim de kalmadı, din düşmanlığım da. Ankara'ya sümme haşa (!) 'Başkonsolos basbayağı Kürt, bu nasıl kepazelik' yollu jurnallendim. Son dönemlerimde hem Kürt siyasal hareketi hem AKP'ye yakın
çevreler 'Fethullahçı' olduğumu dahi yayar oldu. (...) Anlayacağınız, dışarıda IKB açılımı ve içeride barış süreci dönemi sürerken bile Kürt meselesi için bürokraside geçerli 'dokunan yanar' kuralı tıkır tıkır
işledi. Neticede merkeze dönme talimatı alınca, 2013 Mayıs ayı sonunda Erbil'den döner dönmez istifa ettim, yirmi yıllık meslek hayatımı bırakıp, hariciyeden çıkıp gittim."
kurgu bazı anlatılarının iç içe geçtiği bir kitap Gözden Irakta. Büyük bölümü Irak Kürdistanı olmak üzere, Paris, Cezayir, Vaşington ve Stockholm'de geçen meslek yaşamında, bakanlığına hâkim olan
saplantıları, bakanlığın kendi derin bürokrasisi, askerî kanat, Gülen cemaati ve Milli Görüş siyasetinin her birinin başka bir yöne çekiştirdiği yalpalayan dış politika adımlarını canlı bir ifadeyle, mizahı elden bırakmayarak bize aktarıyor.
"Bana mı ne oldu? Ben önce Kürtçü, sonra Barzanici, nihayet Neçirvancı ilan edildim. Hatta PKK'lı bile oldum. Rüşvetçiliğim de kalmadı, din düşmanlığım da. Ankara'ya sümme haşa (!) 'Başkonsolos basbayağı Kürt, bu nasıl kepazelik' yollu jurnallendim. Son dönemlerimde hem Kürt siyasal hareketi hem AKP'ye yakın
çevreler 'Fethullahçı' olduğumu dahi yayar oldu. (...) Anlayacağınız, dışarıda IKB açılımı ve içeride barış süreci dönemi sürerken bile Kürt meselesi için bürokraside geçerli 'dokunan yanar' kuralı tıkır tıkır
işledi. Neticede merkeze dönme talimatı alınca, 2013 Mayıs ayı sonunda Erbil'den döner dönmez istifa ettim, yirmi yıllık meslek hayatımı bırakıp, hariciyeden çıkıp gittim."
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.