9789756714058
6195
https://www.turkishbooks.com/books/gelenekten-gelecege-p6195.html
GELENEKTEN GELECEĞE
3.20
Tarih, bizim kör noktamız. Ondan kurtulmaya çalıştıkça, sanki garip bir istihza ile bizi yeniden kendisine çağırıyor. Redd-i miras, aslında tarihten kopmayı getirmiyor. Tersine, tarihe daha fazla dönmeyi gerektiriyor. Fakat bu 'dönüşler', ister istemez bölük pörçük oluyor; toplumsal hafızanın sakatlanmasından dolayı döndüğümüz kaynak da doyurmuyor bizi. Bu gidiş gelişleri Avrupa Birliği'ne giriş maceramızın hemen her adımında yeniden ve yeniden yaşıyoruz. Tarih karşısındaki bu kesintisiz bocalamanın geleneğimizi yeterince tanımamak ve geleceğe bakarken de kendimize güvenimizi yitirmek gibi bir sonuç vermesi şaşırtıcı değil. Aslında belki "gelenek" kavramının içeriğini de yeniden tartışmaya açmak gerekiyor. Gelenek ölü bir geçmiş, bir mezar değil, yaşayan, diri, canlı bir olgudur ve ancak bir geleceğe yönlendirildiği zaman kendisini açığa çıkartan bir şeydir. İlber Ortaylı, bu dikkate değer çalışmasında gelenek kavramından edebiyata, tarihçiliğimizin eleştirisinden tiyatroya, demokrasi tarihimizden Hammer ve Cevdet Paşa'ya, Harf Devrimi'nden Mimar Sinan'a kadar son derece zengin bir alanda at oynatıyor ve geleneğimizin geleceğimize eklemleneceği mihverleri tesbite yöneliyor.
"Gelenekle geleceği bir arada düşünmek ve tartışmak aslında her aydının görevidir. Geleneği reddetmek kimsenin haddi değil, amma velakin geleneğin ne olduğunu bilmek ve tarifini doğru yapmak şartıyla. O zaman geleceğin ne olacağını biraz daha iyi biliriz, daha doğrusu kendimiz kuracağımız için biliriz."
- İlber Ortaylı-
(Arka Kapak)
Tarih, bizim kör noktamız. Ondan kurtulmaya çalıştıkça, sanki garip bir istihza ile bizi yeniden kendisine çağırıyor. Redd-i miras, aslında tarihten kopmayı getirmiyor. Tersine, tarihe daha fazla dönmeyi gerektiriyor. Fakat bu 'dönüşler', ister istemez bölük pörçük oluyor; toplumsal hafızanın sakatlanmasından dolayı döndüğümüz kaynak da doyurmuyor bizi. Bu gidiş gelişleri Avrupa Birliği'ne giriş maceramızın hemen her adımında yeniden ve yeniden yaşıyoruz. Tarih karşısındaki bu kesintisiz bocalamanın geleneğimizi yeterince tanımamak ve geleceğe bakarken de kendimize güvenimizi yitirmek gibi bir sonuç vermesi şaşırtıcı değil. Aslında belki "gelenek" kavramının içeriğini de yeniden tartışmaya açmak gerekiyor. Gelenek ölü bir geçmiş, bir mezar değil, yaşayan, diri, canlı bir olgudur ve ancak bir geleceğe yönlendirildiği zaman kendisini açığa çıkartan bir şeydir. İlber Ortaylı, bu dikkate değer çalışmasında gelenek kavramından edebiyata, tarihçiliğimizin eleştirisinden tiyatroya, demokrasi tarihimizden Hammer ve Cevdet Paşa'ya, Harf Devrimi'nden Mimar Sinan'a kadar son derece zengin bir alanda at oynatıyor ve geleneğimizin geleceğimize eklemleneceği mihverleri tesbite yöneliyor.
"Gelenekle geleceği bir arada düşünmek ve tartışmak aslında her aydının görevidir. Geleneği reddetmek kimsenin haddi değil, amma velakin geleneğin ne olduğunu bilmek ve tarifini doğru yapmak şartıyla. O zaman geleceğin ne olacağını biraz daha iyi biliriz, daha doğrusu kendimiz kuracağımız için biliriz."
- İlber Ortaylı-
(Arka Kapak)
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.