9786058627413
575390
https://www.turkishbooks.com/books/futbol-genlerimiz-p575390.html
Futbol Genlerimiz Payitaht İstanbul'dan Başkent Ankara'ya Vatan Topraklarında Oynanan Oyun
4.446
Biz futbolu okullarda eğitimcilerden değil, çayırlarda İngiliz tüccarlardan öğrendik. Öğrenirken nasıl oyananacağından önce sonucu önemsedik. Çünkü futbol bizim için bir isyandı, bir başkaldırıydı. İlk futbol militanlarımızca bizlere aktarılan kültürel miras da bu yaklaşımı içermektedir. "Türk olmayantakımları yenmek" ya da İstanbul'daki işgal kuvvetleri takımlarını ülkemizde yenmek" yani yenmek ne olursa olsun yenmek! Bu yaklaşımın, futbol kültürümüzün bir parçası olarak bugünlerde de seslendirildiğine tanık olmaktayız. oysa futbolu öğrendiğimiz İngiliz tüccarların okullarında oyun, yardımlaşmayı, yardımlaşarak başarmayı, kurallara uymayı ve rakibe saygıyı ön plana koyan, üç sonuçlu bir "Oyun"dur. Bir başka ifade ile toplumsal yaşamın küçük bir modelidir "Futbol"
Farkına varamadığımız bir diğer önemli konu da, futbol oyunu ile top oyunu arasındaki farklılığın farkını yakalayamamış olmamızdır. Biz Her zaman top oynamışız fakat futbol oynamayı ötelemişiz, aradaki farkı asla kavrayamamışız. Bu "ayırt edememe" hali günümüzde de devam etmektedir. Top oynadık ama, futbolu oynayamadık, tekniği, taktiği kavrayamadık. Kuralları öğrendik ama kurallara saygı göstermeyi bir türlü öğrenemedik. Tıpkı kurallı yaşamayı öğrenemediğimiz gibi. Kuralalrı kendimizce yorumlarken, hep "Ben" duygumuzu ön plana aldık. Duygularımızla top oynadık. Futbolda duygusallığı başardık, salt duygularımızla oynadık. Kimi zaman kazandık mutlu olduk, kimi zaman yenildik kahrolduk. Futbolun oyun olduğunu bir türlü öğrenemedik. Pazarlanan futbolun iyi bir tüketicisi olduk, fakat asla üretemedik.
Bugün sahip olduğumuz futbol kültürümüze eğitim ve ekonomi başlıkları ile baktığımızda, futbolumuzun eğitim ve ekonomi ile yeterli ve dengeli beslendiğini söyleyemeyiz. Özellikle ekonomi konusunda başlangıç yıllarından beri sahip olduğumuz yetersizlik halen sürmektedir. Eğitim ise futbolu sihirli dokunuşunu hala yapamamıştır. Eğitimciler, futbolu eğitim aracı olarak kullanamamış, futbol ile yaşantımız arasında ilişkiyi kuramamışlardır. Ancak siyasetçiler, siyasetin bir aracı olarak "futbolu" kullanmasını bilerek, insanları etkilemeyi başarmışlardır.
Farkına varamadığımız bir diğer önemli konu da, futbol oyunu ile top oyunu arasındaki farklılığın farkını yakalayamamış olmamızdır. Biz Her zaman top oynamışız fakat futbol oynamayı ötelemişiz, aradaki farkı asla kavrayamamışız. Bu "ayırt edememe" hali günümüzde de devam etmektedir. Top oynadık ama, futbolu oynayamadık, tekniği, taktiği kavrayamadık. Kuralları öğrendik ama kurallara saygı göstermeyi bir türlü öğrenemedik. Tıpkı kurallı yaşamayı öğrenemediğimiz gibi. Kuralalrı kendimizce yorumlarken, hep "Ben" duygumuzu ön plana aldık. Duygularımızla top oynadık. Futbolda duygusallığı başardık, salt duygularımızla oynadık. Kimi zaman kazandık mutlu olduk, kimi zaman yenildik kahrolduk. Futbolun oyun olduğunu bir türlü öğrenemedik. Pazarlanan futbolun iyi bir tüketicisi olduk, fakat asla üretemedik.
Bugün sahip olduğumuz futbol kültürümüze eğitim ve ekonomi başlıkları ile baktığımızda, futbolumuzun eğitim ve ekonomi ile yeterli ve dengeli beslendiğini söyleyemeyiz. Özellikle ekonomi konusunda başlangıç yıllarından beri sahip olduğumuz yetersizlik halen sürmektedir. Eğitim ise futbolu sihirli dokunuşunu hala yapamamıştır. Eğitimciler, futbolu eğitim aracı olarak kullanamamış, futbol ile yaşantımız arasında ilişkiyi kuramamışlardır. Ancak siyasetçiler, siyasetin bir aracı olarak "futbolu" kullanmasını bilerek, insanları etkilemeyi başarmışlardır.
Biz futbolu okullarda eğitimcilerden değil, çayırlarda İngiliz tüccarlardan öğrendik. Öğrenirken nasıl oyananacağından önce sonucu önemsedik. Çünkü futbol bizim için bir isyandı, bir başkaldırıydı. İlk futbol militanlarımızca bizlere aktarılan kültürel miras da bu yaklaşımı içermektedir. "Türk olmayantakımları yenmek" ya da İstanbul'daki işgal kuvvetleri takımlarını ülkemizde yenmek" yani yenmek ne olursa olsun yenmek! Bu yaklaşımın, futbol kültürümüzün bir parçası olarak bugünlerde de seslendirildiğine tanık olmaktayız. oysa futbolu öğrendiğimiz İngiliz tüccarların okullarında oyun, yardımlaşmayı, yardımlaşarak başarmayı, kurallara uymayı ve rakibe saygıyı ön plana koyan, üç sonuçlu bir "Oyun"dur. Bir başka ifade ile toplumsal yaşamın küçük bir modelidir "Futbol"
Farkına varamadığımız bir diğer önemli konu da, futbol oyunu ile top oyunu arasındaki farklılığın farkını yakalayamamış olmamızdır. Biz Her zaman top oynamışız fakat futbol oynamayı ötelemişiz, aradaki farkı asla kavrayamamışız. Bu "ayırt edememe" hali günümüzde de devam etmektedir. Top oynadık ama, futbolu oynayamadık, tekniği, taktiği kavrayamadık. Kuralları öğrendik ama kurallara saygı göstermeyi bir türlü öğrenemedik. Tıpkı kurallı yaşamayı öğrenemediğimiz gibi. Kuralalrı kendimizce yorumlarken, hep "Ben" duygumuzu ön plana aldık. Duygularımızla top oynadık. Futbolda duygusallığı başardık, salt duygularımızla oynadık. Kimi zaman kazandık mutlu olduk, kimi zaman yenildik kahrolduk. Futbolun oyun olduğunu bir türlü öğrenemedik. Pazarlanan futbolun iyi bir tüketicisi olduk, fakat asla üretemedik.
Bugün sahip olduğumuz futbol kültürümüze eğitim ve ekonomi başlıkları ile baktığımızda, futbolumuzun eğitim ve ekonomi ile yeterli ve dengeli beslendiğini söyleyemeyiz. Özellikle ekonomi konusunda başlangıç yıllarından beri sahip olduğumuz yetersizlik halen sürmektedir. Eğitim ise futbolu sihirli dokunuşunu hala yapamamıştır. Eğitimciler, futbolu eğitim aracı olarak kullanamamış, futbol ile yaşantımız arasında ilişkiyi kuramamışlardır. Ancak siyasetçiler, siyasetin bir aracı olarak "futbolu" kullanmasını bilerek, insanları etkilemeyi başarmışlardır.
Farkına varamadığımız bir diğer önemli konu da, futbol oyunu ile top oyunu arasındaki farklılığın farkını yakalayamamış olmamızdır. Biz Her zaman top oynamışız fakat futbol oynamayı ötelemişiz, aradaki farkı asla kavrayamamışız. Bu "ayırt edememe" hali günümüzde de devam etmektedir. Top oynadık ama, futbolu oynayamadık, tekniği, taktiği kavrayamadık. Kuralları öğrendik ama kurallara saygı göstermeyi bir türlü öğrenemedik. Tıpkı kurallı yaşamayı öğrenemediğimiz gibi. Kuralalrı kendimizce yorumlarken, hep "Ben" duygumuzu ön plana aldık. Duygularımızla top oynadık. Futbolda duygusallığı başardık, salt duygularımızla oynadık. Kimi zaman kazandık mutlu olduk, kimi zaman yenildik kahrolduk. Futbolun oyun olduğunu bir türlü öğrenemedik. Pazarlanan futbolun iyi bir tüketicisi olduk, fakat asla üretemedik.
Bugün sahip olduğumuz futbol kültürümüze eğitim ve ekonomi başlıkları ile baktığımızda, futbolumuzun eğitim ve ekonomi ile yeterli ve dengeli beslendiğini söyleyemeyiz. Özellikle ekonomi konusunda başlangıç yıllarından beri sahip olduğumuz yetersizlik halen sürmektedir. Eğitim ise futbolu sihirli dokunuşunu hala yapamamıştır. Eğitimciler, futbolu eğitim aracı olarak kullanamamış, futbol ile yaşantımız arasında ilişkiyi kuramamışlardır. Ancak siyasetçiler, siyasetin bir aracı olarak "futbolu" kullanmasını bilerek, insanları etkilemeyi başarmışlardır.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.