9789750510236
152167
https://www.turkishbooks.com/books/estetigim-huzursuzlugu-p152167.html
Estetiğim Huzursuzluğu Sanat Rejimi ve Politika
6.72
Rancière, günümüzün en özgün siyaset ve sanat
kuramcılarından. Her iki alanda da ufuk açıcı ve ezber bozucu
kuramlar geliştirmesinin yanı sıra, bu iki alanı daima birbirleriyle
ilişkileri içinde ele alıyor. Çünkü ona göre sanat ve siyaset,
birbirleriyle arızî olarak temas eden, iki sabit ve ayrı gerçeklik
değil. Ortak bir mekân kurma, bu mekânda yer alacak özneleri
ve nesneleri tanımlama etkinliği, sanatın ve siyasetin buluşma
noktasını oluşturuyor. Estetik de, Platondan günümüze sanatın
ve sanat üzerine söylemin geçirdiği tarihsel dönüşümün son
noktası. Neyin sanat olup neyin sanat olmadığını belirleyen
özgül bir tanımlama rejimi. Bu rejim, Kant ve Schillerin kayda
geçirip kuramlaştırdıkları sanatın özerkleşmesi süreciyle
başlıyor; Baudelairele, Mallarméyle, 20. yüzyılın avangardlarıyla
devam ediyor. Schillerin amaçsız özgür oyun diye tarif ettiği
sanatın özerkliği, gündelik hayattaki tahakkümden bağımsız bir
mekânı ve etkinliği vaat ediyor. İşte estetik devrimle siyasal
devrim, sanatsal avangardla siyasal avangard tam bu noktada
buluşuyor: Tahakkümden başka bir şeye adanacak bedenler
yaratma umudunda, özgürleşme vaadinde.
Estetiğin Huzursuzluğu, sanatın, politikanın, ütopyaların sonunun
ilan edildiği bir dönemde, estetiğe radikal politikadaki rolünü
yeniden kazandırıyor.
Rancière, günümüzün en özgün siyaset ve sanat
kuramcılarından. Her iki alanda da ufuk açıcı ve ezber bozucu
kuramlar geliştirmesinin yanı sıra, bu iki alanı daima birbirleriyle
ilişkileri içinde ele alıyor. Çünkü ona göre sanat ve siyaset,
birbirleriyle arızî olarak temas eden, iki sabit ve ayrı gerçeklik
değil. Ortak bir mekân kurma, bu mekânda yer alacak özneleri
ve nesneleri tanımlama etkinliği, sanatın ve siyasetin buluşma
noktasını oluşturuyor. Estetik de, Platondan günümüze sanatın
ve sanat üzerine söylemin geçirdiği tarihsel dönüşümün son
noktası. Neyin sanat olup neyin sanat olmadığını belirleyen
özgül bir tanımlama rejimi. Bu rejim, Kant ve Schillerin kayda
geçirip kuramlaştırdıkları sanatın özerkleşmesi süreciyle
başlıyor; Baudelairele, Mallarméyle, 20. yüzyılın avangardlarıyla
devam ediyor. Schillerin amaçsız özgür oyun diye tarif ettiği
sanatın özerkliği, gündelik hayattaki tahakkümden bağımsız bir
mekânı ve etkinliği vaat ediyor. İşte estetik devrimle siyasal
devrim, sanatsal avangardla siyasal avangard tam bu noktada
buluşuyor: Tahakkümden başka bir şeye adanacak bedenler
yaratma umudunda, özgürleşme vaadinde.
Estetiğin Huzursuzluğu, sanatın, politikanın, ütopyaların sonunun
ilan edildiği bir dönemde, estetiğe radikal politikadaki rolünü
yeniden kazandırıyor.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.