9789753482097
56654
https://www.turkishbooks.com/books/emegin-cizeri-cizginin-emekcisi-burhan-solukcu-p56654.html
Emeğin Çizeri Çizginin Emekçisi Burhan Solukçu
3.111
1952 YILI... Yedikule Verem Hastanesi...
"Bu hastanenin üçüncü pavyonunda 28 kişilik büyük bir koğuş vardı. Bir gün
bu koğuşa bir kucak kemik getirip bırakıverdiler. Zonguldak tan, maden
ocaklarından geliyordu. Eline üç beş kuruş verilerek ocaktan
uzaklaştırılmıştı. Kendi kaderine terkedilmiş, son kuruşu da iyileşmesi için
harcadıktan sonra benim gibi çürük insan deposuna bırakılıvermişti. Birkaç
gün sonra bu kemik yığınının yatağın içinde kıpırdayıp bir şeyler yazmaya
çalıştığını gördüm. Zonguldak taki eşine mektup yazıyordu. Elinden alıp
postaya attırdım. Belki de aldığı antibiyotiklerden olacak, kulakları ağır
işitiyordu. Halsizlikten zor konuştuğu için de her sabah işaretle hal hatır
sormaya başlamıştık." Diye anlatıyor Rıfat Ilgaz, Burhan Solukçu ile ilk
karşılaşmalarını. Sanatoryumda birlikte geçirdikleri günlerde Ilgaz ın
yönlendirmesiyle Solukçu nun çizdiği ilk karikatür, bir madenci deseni...Ve
sonrasında emeğin çizeri, çizginin emekçisi olma yolunu ilmek ilmek ören bir
savaşım, bir direnç, bir duruş... Ülkemizde yozlaştırılan bir sanat
anlayışının ve özdeğerlerine yabancılaştırılan bir toplum yaratma
sonuçlarını en ciddi boyutuyla yaşadığımız bu dönemde; unutulan bir ustanın
yaşam öyküsünü başka bir çizgi emekçisi Kürşat Coşgun un kalemi ve Turhan
Selçuk un önsözüyle sunuyoruz siz sevgili okurlarımıza...
1952 YILI... Yedikule Verem Hastanesi...
"Bu hastanenin üçüncü pavyonunda 28 kişilik büyük bir koğuş vardı. Bir gün
bu koğuşa bir kucak kemik getirip bırakıverdiler. Zonguldak tan, maden
ocaklarından geliyordu. Eline üç beş kuruş verilerek ocaktan
uzaklaştırılmıştı. Kendi kaderine terkedilmiş, son kuruşu da iyileşmesi için
harcadıktan sonra benim gibi çürük insan deposuna bırakılıvermişti. Birkaç
gün sonra bu kemik yığınının yatağın içinde kıpırdayıp bir şeyler yazmaya
çalıştığını gördüm. Zonguldak taki eşine mektup yazıyordu. Elinden alıp
postaya attırdım. Belki de aldığı antibiyotiklerden olacak, kulakları ağır
işitiyordu. Halsizlikten zor konuştuğu için de her sabah işaretle hal hatır
sormaya başlamıştık." Diye anlatıyor Rıfat Ilgaz, Burhan Solukçu ile ilk
karşılaşmalarını. Sanatoryumda birlikte geçirdikleri günlerde Ilgaz ın
yönlendirmesiyle Solukçu nun çizdiği ilk karikatür, bir madenci deseni...Ve
sonrasında emeğin çizeri, çizginin emekçisi olma yolunu ilmek ilmek ören bir
savaşım, bir direnç, bir duruş... Ülkemizde yozlaştırılan bir sanat
anlayışının ve özdeğerlerine yabancılaştırılan bir toplum yaratma
sonuçlarını en ciddi boyutuyla yaşadığımız bu dönemde; unutulan bir ustanın
yaşam öyküsünü başka bir çizgi emekçisi Kürşat Coşgun un kalemi ve Turhan
Selçuk un önsözüyle sunuyoruz siz sevgili okurlarımıza...
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.