9799753294149
46742
https://www.turkishbooks.com/books/elmas-p46742.html
Elmas Bir Tutkunun Kalbine Yolculuk
9.12
Mayıs 1999'da sıcak bir sabah, üç garimpeiro Brezilya'daki Abaete Nehri'nin çamurlu sularında büyük pembe bir elmas buldu. Matthew Hart, bu dramatik ve elmas tüccarlarının bir anda dikkatini çeken hikayeyle başlayarak kapalı kapılar ardındaki, saplantı üzerine kurulu büyüleyici bir dünyayı gözlerönüne seriyor. Elmasın jeolojisi onların bulunmasının ne kadar güç olduğunu açıkça gösterir. Elmas doğanın bir kazasıdır ve milyarlaca yıl önce yeraltında sıkışan bu kristaller, Dünya'dan bile daha yaşlı olabilir. Hart, bilim ve tarihi birleştirerek dünyanın çevresinde elmasın izini sürüyor: Dünyanın en büyük elmas kesicisi Gabi Tolkowsky'nin 599 karatlık "Centenary" elmasıyla karşı karşıya kaldığı bir bodrumdan, Afrika'nın sislerle kaplı karteli De Beers'in Londra'daki satış odalarına giderek, aradıkları taşlar kadar unutulmaz karakterleri de karşımıza çıkarıyor. Modern elmas tarihi, 1869'da bir çocuğun Güney Afrika'daki bir çiftlikte büyük bir kristal bulmasıyla başlar. Hart, Cecil Rhodes, Ernest Oppenheimer ve maceraperest Barney Bornato'ya zenginliklerini kazandıran dramatik elmasa hücumun izini sürüyor. Daha sonra 1990'larda Kanada'nın Kuzeybatı Toprakları'ndaki sansasyonel elmas avı yarışında hırslı genç bir kadın, jeolog Eira Thomas, bütün olumsuz koşullara ve büyük rekabete karşın kutup dairesinin yakınlarında dünyanın en büyük elmas tarlasını bulacaktır. Elmasın karanlık bir yanı da vardır. "Elmas dünyasının arka planında tıpkı otların arasındaki bir yılan gibi tıslayan kötülük yatar" diyor Hart, acımasız ve dahiyane hırsızlıkları, Afrika'daki kıyasıya çatışmaları finanse eden "elmas savaşları"nın daha da yıkıcı sonuçlarını açıklarken. Günümüzün sorularıysa elmasları kimin yöneteciği ve bir zamanlar gizlice yapılan bu ticaretin nasıl biçimleneceğidir. Elmas endüstrisinin katmanlarını ve iç dinamiklerini, onu besleyen heyecan ve insan faktörünün yarattığı dramı ortaya koyan yazar, egzotik bir taşın özünü ve dünyasını tıpkı elmasın ışığı yakaladığı gibi yakalıyor ve gözkamaştırıcı bir parlaklıkta okura aktarıyor.
Mayıs 1999'da sıcak bir sabah, üç garimpeiro Brezilya'daki Abaete Nehri'nin çamurlu sularında büyük pembe bir elmas buldu. Matthew Hart, bu dramatik ve elmas tüccarlarının bir anda dikkatini çeken hikayeyle başlayarak kapalı kapılar ardındaki, saplantı üzerine kurulu büyüleyici bir dünyayı gözlerönüne seriyor. Elmasın jeolojisi onların bulunmasının ne kadar güç olduğunu açıkça gösterir. Elmas doğanın bir kazasıdır ve milyarlaca yıl önce yeraltında sıkışan bu kristaller, Dünya'dan bile daha yaşlı olabilir. Hart, bilim ve tarihi birleştirerek dünyanın çevresinde elmasın izini sürüyor: Dünyanın en büyük elmas kesicisi Gabi Tolkowsky'nin 599 karatlık "Centenary" elmasıyla karşı karşıya kaldığı bir bodrumdan, Afrika'nın sislerle kaplı karteli De Beers'in Londra'daki satış odalarına giderek, aradıkları taşlar kadar unutulmaz karakterleri de karşımıza çıkarıyor. Modern elmas tarihi, 1869'da bir çocuğun Güney Afrika'daki bir çiftlikte büyük bir kristal bulmasıyla başlar. Hart, Cecil Rhodes, Ernest Oppenheimer ve maceraperest Barney Bornato'ya zenginliklerini kazandıran dramatik elmasa hücumun izini sürüyor. Daha sonra 1990'larda Kanada'nın Kuzeybatı Toprakları'ndaki sansasyonel elmas avı yarışında hırslı genç bir kadın, jeolog Eira Thomas, bütün olumsuz koşullara ve büyük rekabete karşın kutup dairesinin yakınlarında dünyanın en büyük elmas tarlasını bulacaktır. Elmasın karanlık bir yanı da vardır. "Elmas dünyasının arka planında tıpkı otların arasındaki bir yılan gibi tıslayan kötülük yatar" diyor Hart, acımasız ve dahiyane hırsızlıkları, Afrika'daki kıyasıya çatışmaları finanse eden "elmas savaşları"nın daha da yıkıcı sonuçlarını açıklarken. Günümüzün sorularıysa elmasları kimin yöneteciği ve bir zamanlar gizlice yapılan bu ticaretin nasıl biçimleneceğidir. Elmas endüstrisinin katmanlarını ve iç dinamiklerini, onu besleyen heyecan ve insan faktörünün yarattığı dramı ortaya koyan yazar, egzotik bir taşın özünü ve dünyasını tıpkı elmasın ışığı yakaladığı gibi yakalıyor ve gözkamaştırıcı bir parlaklıkta okura aktarıyor.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.