Ekmeğin Ölümü

Cesur Gültekin, Ekmeğin Ölümü adlı ilk hikâye kitabında, başından geçmiş veya tanık olduğu
olağanüstü olayları yalın, süssüz ve dolaysız anlatımıyla okuyucunun imgelemini ve sözü yormadan
metne/hikâye diline aktararak, yana yakıla ilerlediğimiz sade ya da çatışmalı hayat ortamlarımıza
yeni ve metafizik bir ışık düşürüyor. Ekmeğin Ölümü, kalın bir mantık zinciri içinde bunalan sönük
hayatlarımıza taze ve ilginç bir ışık düşürmekle
kalmıyor, bu sonlu evrenin içinde başkaca metafizik varlıklar da vardır, diyerek tükenen zihnimize
yeni ve farklı bir koridor da açıyor... Tek, yalnız ve tarassut eden bir anlatıcının penceresinden size
aktarılan bu olağanın dışındaki olaylar zinciri, bizzat yazarı tarafından da tecrübe edilerek zengin ve
geniş bir dünyaya kapı aralanıyor... Deliliğin trajikomik olaylarından cinler âleminin metafizik
menfezlerine, ekmek peşindeki anlatıcının inanılması bedel isteyen hayallerinin gerçekleşmesi
karşısında yaşanan hayretengiz duygulanımlara kadar, insanoğlunun maddi kavrayışının sınırlarını
zorlayan bu fiziğin dışındaki hikâyeler ve olaylar halkasının, doğru ve sadık okuyucusuna salık
verdiği mesaj şu sözlerle özetlenebilir: Bu madde medeniyetinde, birbirine sımsıkı sarılmış
yapılanmalar içinde başka bir dünya, başka varlıklar ve başka olaylar da var ve sen istemesen de
deveran ediyor... "Mardin'e gelince Ekmeğin Ölümü'nü göreceksin/ Sakın şaşırma!"