9786059490894
522670
https://www.turkishbooks.com/books/edirne-kirmizisi-p522670.html
Edirne Kırmızısı
14.4
"İşte o gelincik kırmızısıyla bezeli dağlar benim dağlarım! O renk benim rengim! Ben o kırmızı
rengin kendisiyim! O renk annem, babam, ablam, memleketim, dilim, şarkılarım ve her şeyim...
Gözlerimden ve yüreğimden söküp alınamayan her şeyim... Şimdi hatunlar nasıl yaparsınız bilmem
ama bu kumaşları ve bu kırmızıyı istiyorum. Şehzademin kırkıncı gün şenliklerinde sadece benim
odam değil bütün saray, hatta bütün Edirne bu renkle süslensin! Yedi iklim dört bucaktan gelenler bu
kırmızıya meftun olsunlar! Cümle tüccarlar bu rengin peşine düşüp akın akın Edirne'ye gelsinler. Ola
ki bir gün..."
"Nedense bu şehrin insanlara farklı bir güç kattığını düşünmeye başlamıştı. Burada doğup büyüyen
Fatih Sultan Mehmet, henüz yirmi iki yaşında Konstantinopolis gibi kalın surlarla çevrili bir şehri
fethedip koskoca Doğu Roma İmparatorluğu'na son vermişti. Binlerce yıldır şehrin aşılamayan
kalelerini, Edirne'nin Tophane Bayırı'nda döktürdüğü devasa büyüklükteki toplarla delik deşik etmişti.
İstanbul'daki dünya harikası Ayasofya'dan daha muhteşem bir mabet olan Selimiye Camisi'ni, Mimar
Sinan doksan yaşından sonra Edirne'de yapmıştı. Bu şehir Osmanlı'nın mucize yaratan insanlarının
şehri gibiydi. Buranın toprağı mucizelere gebeydi. İşte son mucize de bu Edirne kırmızısıydı."
rengin kendisiyim! O renk annem, babam, ablam, memleketim, dilim, şarkılarım ve her şeyim...
Gözlerimden ve yüreğimden söküp alınamayan her şeyim... Şimdi hatunlar nasıl yaparsınız bilmem
ama bu kumaşları ve bu kırmızıyı istiyorum. Şehzademin kırkıncı gün şenliklerinde sadece benim
odam değil bütün saray, hatta bütün Edirne bu renkle süslensin! Yedi iklim dört bucaktan gelenler bu
kırmızıya meftun olsunlar! Cümle tüccarlar bu rengin peşine düşüp akın akın Edirne'ye gelsinler. Ola
ki bir gün..."
"Nedense bu şehrin insanlara farklı bir güç kattığını düşünmeye başlamıştı. Burada doğup büyüyen
Fatih Sultan Mehmet, henüz yirmi iki yaşında Konstantinopolis gibi kalın surlarla çevrili bir şehri
fethedip koskoca Doğu Roma İmparatorluğu'na son vermişti. Binlerce yıldır şehrin aşılamayan
kalelerini, Edirne'nin Tophane Bayırı'nda döktürdüğü devasa büyüklükteki toplarla delik deşik etmişti.
İstanbul'daki dünya harikası Ayasofya'dan daha muhteşem bir mabet olan Selimiye Camisi'ni, Mimar
Sinan doksan yaşından sonra Edirne'de yapmıştı. Bu şehir Osmanlı'nın mucize yaratan insanlarının
şehri gibiydi. Buranın toprağı mucizelere gebeydi. İşte son mucize de bu Edirne kırmızısıydı."
"İşte o gelincik kırmızısıyla bezeli dağlar benim dağlarım! O renk benim rengim! Ben o kırmızı
rengin kendisiyim! O renk annem, babam, ablam, memleketim, dilim, şarkılarım ve her şeyim...
Gözlerimden ve yüreğimden söküp alınamayan her şeyim... Şimdi hatunlar nasıl yaparsınız bilmem
ama bu kumaşları ve bu kırmızıyı istiyorum. Şehzademin kırkıncı gün şenliklerinde sadece benim
odam değil bütün saray, hatta bütün Edirne bu renkle süslensin! Yedi iklim dört bucaktan gelenler bu
kırmızıya meftun olsunlar! Cümle tüccarlar bu rengin peşine düşüp akın akın Edirne'ye gelsinler. Ola
ki bir gün..."
"Nedense bu şehrin insanlara farklı bir güç kattığını düşünmeye başlamıştı. Burada doğup büyüyen
Fatih Sultan Mehmet, henüz yirmi iki yaşında Konstantinopolis gibi kalın surlarla çevrili bir şehri
fethedip koskoca Doğu Roma İmparatorluğu'na son vermişti. Binlerce yıldır şehrin aşılamayan
kalelerini, Edirne'nin Tophane Bayırı'nda döktürdüğü devasa büyüklükteki toplarla delik deşik etmişti.
İstanbul'daki dünya harikası Ayasofya'dan daha muhteşem bir mabet olan Selimiye Camisi'ni, Mimar
Sinan doksan yaşından sonra Edirne'de yapmıştı. Bu şehir Osmanlı'nın mucize yaratan insanlarının
şehri gibiydi. Buranın toprağı mucizelere gebeydi. İşte son mucize de bu Edirne kırmızısıydı."
rengin kendisiyim! O renk annem, babam, ablam, memleketim, dilim, şarkılarım ve her şeyim...
Gözlerimden ve yüreğimden söküp alınamayan her şeyim... Şimdi hatunlar nasıl yaparsınız bilmem
ama bu kumaşları ve bu kırmızıyı istiyorum. Şehzademin kırkıncı gün şenliklerinde sadece benim
odam değil bütün saray, hatta bütün Edirne bu renkle süslensin! Yedi iklim dört bucaktan gelenler bu
kırmızıya meftun olsunlar! Cümle tüccarlar bu rengin peşine düşüp akın akın Edirne'ye gelsinler. Ola
ki bir gün..."
"Nedense bu şehrin insanlara farklı bir güç kattığını düşünmeye başlamıştı. Burada doğup büyüyen
Fatih Sultan Mehmet, henüz yirmi iki yaşında Konstantinopolis gibi kalın surlarla çevrili bir şehri
fethedip koskoca Doğu Roma İmparatorluğu'na son vermişti. Binlerce yıldır şehrin aşılamayan
kalelerini, Edirne'nin Tophane Bayırı'nda döktürdüğü devasa büyüklükteki toplarla delik deşik etmişti.
İstanbul'daki dünya harikası Ayasofya'dan daha muhteşem bir mabet olan Selimiye Camisi'ni, Mimar
Sinan doksan yaşından sonra Edirne'de yapmıştı. Bu şehir Osmanlı'nın mucize yaratan insanlarının
şehri gibiydi. Buranın toprağı mucizelere gebeydi. İşte son mucize de bu Edirne kırmızısıydı."
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.