9786051854694
493573
https://www.turkishbooks.com/books/duvarlardan-gecmek-p493573.html
Duvarlardan Geçmek
11.28
Marina Abramović'in adını geniş kitleler belki de ilk defa 2010 yılında New York Modern Sanatlar Müzesi'nde gerçekleştirdiği,
üç aya yayılan, toplamda 736 saat 30 dakika süren ve 750 binden fazla kişinin ziyaret ettiği Artist is Present (Sanatçı Burada)
adlı performansıyla duymuştu. Oysa kendisi çağdaş sanatın en önemli isimlerinden biri ve dünyanın en tanınmış kavramsal
sanatçılarının başında yer alıyor.
Abramović Duvarlardan Geçmek adını verdiği otobiyografisinde büyük bir açık yüreklilikle spekülatif anlarla dolu yaşamını ve
cüretkâr sanatını anlatıyor, kapsamlı bir hayat muhasebesi yapıyor. Bu muhasebenin merkezinde de altmışlı yaşlarının
ortasında kendisine yönelttiği çok önemli bir soru yer alıyor: "Sanat yaşamdan soyutlanabilir mi?" Abramović bu sorunun
cevabını bulmak için başlangıca, yani kendisine geri dönüyor ve hafızasının derinliklerine inerek yaşamı boyunca sanatla
kurduğu ilişkinin yıllara ve sayısız performansa yayılan izlerini sürüyor.
Maraşel Tito'yla omuz omuza Nazilere karşı mücadele etmiş partizan bir anne-babanın çocuğu olarak komünist
Yugoslavya'da dünyaya gelen Abramović, anne ve babasının çalkantılı evliliğini, onu gerçek bir partizan gibi yetiştirmeye ant
içmiş annesiyle zorlu ilişkisini, resimle tanışma öyküsünü, sanat akademisi yıllarını, hayatına giren eşsiz dostlarını, ilk
performans deneyimlerini ve 12 yılının neredeyse her dakikasını beraber geçirip hayatını ve sanatı paylaştığı Ulay'ı, beraber
gerçekleştirdikleri sayısız performansın ardında yatan onlarca fikri ve müthiş serüvenleri anlatıyor.
Abramović yaklaşık elli yıla yayılan sanat macerasında bitmek bilmeyen öğrenme ve keşfetme dürtüsü, "sanat yaşam olmak
zorunda, sanat herkese ait olmak zorunda" ilkesi ve sınır tanımayan bir yaratıcılıkla tek başına ilerlemeye devam ediyor.
Duvarlardan Geçmek eşine az rastlanır bir cesaretle attığı adımlara tanıklık etme fırsatını sunuyor.
üç aya yayılan, toplamda 736 saat 30 dakika süren ve 750 binden fazla kişinin ziyaret ettiği Artist is Present (Sanatçı Burada)
adlı performansıyla duymuştu. Oysa kendisi çağdaş sanatın en önemli isimlerinden biri ve dünyanın en tanınmış kavramsal
sanatçılarının başında yer alıyor.
Abramović Duvarlardan Geçmek adını verdiği otobiyografisinde büyük bir açık yüreklilikle spekülatif anlarla dolu yaşamını ve
cüretkâr sanatını anlatıyor, kapsamlı bir hayat muhasebesi yapıyor. Bu muhasebenin merkezinde de altmışlı yaşlarının
ortasında kendisine yönelttiği çok önemli bir soru yer alıyor: "Sanat yaşamdan soyutlanabilir mi?" Abramović bu sorunun
cevabını bulmak için başlangıca, yani kendisine geri dönüyor ve hafızasının derinliklerine inerek yaşamı boyunca sanatla
kurduğu ilişkinin yıllara ve sayısız performansa yayılan izlerini sürüyor.
Maraşel Tito'yla omuz omuza Nazilere karşı mücadele etmiş partizan bir anne-babanın çocuğu olarak komünist
Yugoslavya'da dünyaya gelen Abramović, anne ve babasının çalkantılı evliliğini, onu gerçek bir partizan gibi yetiştirmeye ant
içmiş annesiyle zorlu ilişkisini, resimle tanışma öyküsünü, sanat akademisi yıllarını, hayatına giren eşsiz dostlarını, ilk
performans deneyimlerini ve 12 yılının neredeyse her dakikasını beraber geçirip hayatını ve sanatı paylaştığı Ulay'ı, beraber
gerçekleştirdikleri sayısız performansın ardında yatan onlarca fikri ve müthiş serüvenleri anlatıyor.
Abramović yaklaşık elli yıla yayılan sanat macerasında bitmek bilmeyen öğrenme ve keşfetme dürtüsü, "sanat yaşam olmak
zorunda, sanat herkese ait olmak zorunda" ilkesi ve sınır tanımayan bir yaratıcılıkla tek başına ilerlemeye devam ediyor.
Duvarlardan Geçmek eşine az rastlanır bir cesaretle attığı adımlara tanıklık etme fırsatını sunuyor.
Marina Abramović'in adını geniş kitleler belki de ilk defa 2010 yılında New York Modern Sanatlar Müzesi'nde gerçekleştirdiği,
üç aya yayılan, toplamda 736 saat 30 dakika süren ve 750 binden fazla kişinin ziyaret ettiği Artist is Present (Sanatçı Burada)
adlı performansıyla duymuştu. Oysa kendisi çağdaş sanatın en önemli isimlerinden biri ve dünyanın en tanınmış kavramsal
sanatçılarının başında yer alıyor.
Abramović Duvarlardan Geçmek adını verdiği otobiyografisinde büyük bir açık yüreklilikle spekülatif anlarla dolu yaşamını ve
cüretkâr sanatını anlatıyor, kapsamlı bir hayat muhasebesi yapıyor. Bu muhasebenin merkezinde de altmışlı yaşlarının
ortasında kendisine yönelttiği çok önemli bir soru yer alıyor: "Sanat yaşamdan soyutlanabilir mi?" Abramović bu sorunun
cevabını bulmak için başlangıca, yani kendisine geri dönüyor ve hafızasının derinliklerine inerek yaşamı boyunca sanatla
kurduğu ilişkinin yıllara ve sayısız performansa yayılan izlerini sürüyor.
Maraşel Tito'yla omuz omuza Nazilere karşı mücadele etmiş partizan bir anne-babanın çocuğu olarak komünist
Yugoslavya'da dünyaya gelen Abramović, anne ve babasının çalkantılı evliliğini, onu gerçek bir partizan gibi yetiştirmeye ant
içmiş annesiyle zorlu ilişkisini, resimle tanışma öyküsünü, sanat akademisi yıllarını, hayatına giren eşsiz dostlarını, ilk
performans deneyimlerini ve 12 yılının neredeyse her dakikasını beraber geçirip hayatını ve sanatı paylaştığı Ulay'ı, beraber
gerçekleştirdikleri sayısız performansın ardında yatan onlarca fikri ve müthiş serüvenleri anlatıyor.
Abramović yaklaşık elli yıla yayılan sanat macerasında bitmek bilmeyen öğrenme ve keşfetme dürtüsü, "sanat yaşam olmak
zorunda, sanat herkese ait olmak zorunda" ilkesi ve sınır tanımayan bir yaratıcılıkla tek başına ilerlemeye devam ediyor.
Duvarlardan Geçmek eşine az rastlanır bir cesaretle attığı adımlara tanıklık etme fırsatını sunuyor.
üç aya yayılan, toplamda 736 saat 30 dakika süren ve 750 binden fazla kişinin ziyaret ettiği Artist is Present (Sanatçı Burada)
adlı performansıyla duymuştu. Oysa kendisi çağdaş sanatın en önemli isimlerinden biri ve dünyanın en tanınmış kavramsal
sanatçılarının başında yer alıyor.
Abramović Duvarlardan Geçmek adını verdiği otobiyografisinde büyük bir açık yüreklilikle spekülatif anlarla dolu yaşamını ve
cüretkâr sanatını anlatıyor, kapsamlı bir hayat muhasebesi yapıyor. Bu muhasebenin merkezinde de altmışlı yaşlarının
ortasında kendisine yönelttiği çok önemli bir soru yer alıyor: "Sanat yaşamdan soyutlanabilir mi?" Abramović bu sorunun
cevabını bulmak için başlangıca, yani kendisine geri dönüyor ve hafızasının derinliklerine inerek yaşamı boyunca sanatla
kurduğu ilişkinin yıllara ve sayısız performansa yayılan izlerini sürüyor.
Maraşel Tito'yla omuz omuza Nazilere karşı mücadele etmiş partizan bir anne-babanın çocuğu olarak komünist
Yugoslavya'da dünyaya gelen Abramović, anne ve babasının çalkantılı evliliğini, onu gerçek bir partizan gibi yetiştirmeye ant
içmiş annesiyle zorlu ilişkisini, resimle tanışma öyküsünü, sanat akademisi yıllarını, hayatına giren eşsiz dostlarını, ilk
performans deneyimlerini ve 12 yılının neredeyse her dakikasını beraber geçirip hayatını ve sanatı paylaştığı Ulay'ı, beraber
gerçekleştirdikleri sayısız performansın ardında yatan onlarca fikri ve müthiş serüvenleri anlatıyor.
Abramović yaklaşık elli yıla yayılan sanat macerasında bitmek bilmeyen öğrenme ve keşfetme dürtüsü, "sanat yaşam olmak
zorunda, sanat herkese ait olmak zorunda" ilkesi ve sınır tanımayan bir yaratıcılıkla tek başına ilerlemeye devam ediyor.
Duvarlardan Geçmek eşine az rastlanır bir cesaretle attığı adımlara tanıklık etme fırsatını sunuyor.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.