9786059129527
592415
https://www.turkishbooks.com/books/cocuklar-icin-uygulamalarla-scratch-ile-arduino-p592415.html
Çocuklar İçin Uygulamalarla Scratch İle Arduino
10.68
Programcı (coder) olmak zorundasın, çünkü bu programcı olmak için değil, sistemleri anlayabilmek için gerekli. Hacker olmak zorundasın, her zaman hack etmek için değil ama gerektiğinde sana sunulanla yetinmek zorunda kalmamak için. Maker olmak zorundasın, çünkü üretme becerisi olmayanın, ordan oraya savrulduğu bir yüzyıldayız.
Alet yapmak insanın en temel özelliklerinden biridir. Teknolojinin gelişmesiyle bu aletler de değişiyor, gelişiyor. Aletler hayatımıza girdikçe üreticiler de aletlerin tanımlarını ucu açık bırakmayı tercih etmeye başladı. Kullanıcıların kendi hayatlarına, isteklerine göre bu aletleri değiştirebilmeleri hem bir tasarım yöntemi olarak önem kazanıyor hem de bu aletleri kullananlar arasında farklı etkileşim ve işbirliği imkânı yaratıyor.
2007'de elektronik mühendisliği öğrencisiyken, Arduino ile tanıştım. O andan itibaren, denemek ve yapmak istediğim fikirleri gerçekleştirebilme süremin ne kadar kısaldığını gördükçe, elektronik müfredatında öğrendiğim diğer altyapılardan yavaş yavaş uzaklaştım. Her ne kadar o dönemler mühendislik dünyası Arduino'yu ciddiye almıyor olsa da, hayallerlerimle gerçeklik arasındaki mesafeyi en kısaltan sistem oydu. Arduino'nun en temel değiştirdiği şey aslında, kara kutu olarak gördüğümüz elektronik cihazların iç dünyasına ışık tutmak oldu. Teknik uzmanlığı olmayan insanlar için tasarlanmış olması kullanım kolaylığını, açık donanım özelliğinin olması ise, kullanıcıların şirket olarak Arduino'ya bağlı kalmama özgürlüğünü getirdi. Yıllar geçtikçe Arduino'nun endüstriyi nasıl şekillendirdiğini izledim. Önce hobi projeleri artmaya başladı, derken sanatçılar ve sanat-tasarım öğrencileri kullanmaya başladı. Arduino üzerine yazılan tonlarca eğitim videoları (tutorial), yeni sensörler, tahrik mekanizmaları derken, çevremizdeki dünyayı sensörler üzerinden veriye çevirip, Arduino'da işleyip, tahrik mekanizmaları üzerinden içinde bulunduğumuz fiziksel dünyaya etki etmeye, ve bu enstrümanlarla yapılabilecek sonsuz olasılık kombinasyonlarını keşfetmeye başladık. Kimimiz için, ortaokulda heves edip, şu anda evin köşesinde tozlanan klasik gitarın yanında yer kazansa da, bazılarımız için üretim kanallarımızın merkezi, kendimizi ifade edebileceğimiz yeni bir mecra haline gelmiş durumda.
Alet yapmak insanın en temel özelliklerinden biridir. Teknolojinin gelişmesiyle bu aletler de değişiyor, gelişiyor. Aletler hayatımıza girdikçe üreticiler de aletlerin tanımlarını ucu açık bırakmayı tercih etmeye başladı. Kullanıcıların kendi hayatlarına, isteklerine göre bu aletleri değiştirebilmeleri hem bir tasarım yöntemi olarak önem kazanıyor hem de bu aletleri kullananlar arasında farklı etkileşim ve işbirliği imkânı yaratıyor.
2007'de elektronik mühendisliği öğrencisiyken, Arduino ile tanıştım. O andan itibaren, denemek ve yapmak istediğim fikirleri gerçekleştirebilme süremin ne kadar kısaldığını gördükçe, elektronik müfredatında öğrendiğim diğer altyapılardan yavaş yavaş uzaklaştım. Her ne kadar o dönemler mühendislik dünyası Arduino'yu ciddiye almıyor olsa da, hayallerlerimle gerçeklik arasındaki mesafeyi en kısaltan sistem oydu. Arduino'nun en temel değiştirdiği şey aslında, kara kutu olarak gördüğümüz elektronik cihazların iç dünyasına ışık tutmak oldu. Teknik uzmanlığı olmayan insanlar için tasarlanmış olması kullanım kolaylığını, açık donanım özelliğinin olması ise, kullanıcıların şirket olarak Arduino'ya bağlı kalmama özgürlüğünü getirdi. Yıllar geçtikçe Arduino'nun endüstriyi nasıl şekillendirdiğini izledim. Önce hobi projeleri artmaya başladı, derken sanatçılar ve sanat-tasarım öğrencileri kullanmaya başladı. Arduino üzerine yazılan tonlarca eğitim videoları (tutorial), yeni sensörler, tahrik mekanizmaları derken, çevremizdeki dünyayı sensörler üzerinden veriye çevirip, Arduino'da işleyip, tahrik mekanizmaları üzerinden içinde bulunduğumuz fiziksel dünyaya etki etmeye, ve bu enstrümanlarla yapılabilecek sonsuz olasılık kombinasyonlarını keşfetmeye başladık. Kimimiz için, ortaokulda heves edip, şu anda evin köşesinde tozlanan klasik gitarın yanında yer kazansa da, bazılarımız için üretim kanallarımızın merkezi, kendimizi ifade edebileceğimiz yeni bir mecra haline gelmiş durumda.
Programcı (coder) olmak zorundasın, çünkü bu programcı olmak için değil, sistemleri anlayabilmek için gerekli. Hacker olmak zorundasın, her zaman hack etmek için değil ama gerektiğinde sana sunulanla yetinmek zorunda kalmamak için. Maker olmak zorundasın, çünkü üretme becerisi olmayanın, ordan oraya savrulduğu bir yüzyıldayız.
Alet yapmak insanın en temel özelliklerinden biridir. Teknolojinin gelişmesiyle bu aletler de değişiyor, gelişiyor. Aletler hayatımıza girdikçe üreticiler de aletlerin tanımlarını ucu açık bırakmayı tercih etmeye başladı. Kullanıcıların kendi hayatlarına, isteklerine göre bu aletleri değiştirebilmeleri hem bir tasarım yöntemi olarak önem kazanıyor hem de bu aletleri kullananlar arasında farklı etkileşim ve işbirliği imkânı yaratıyor.
2007'de elektronik mühendisliği öğrencisiyken, Arduino ile tanıştım. O andan itibaren, denemek ve yapmak istediğim fikirleri gerçekleştirebilme süremin ne kadar kısaldığını gördükçe, elektronik müfredatında öğrendiğim diğer altyapılardan yavaş yavaş uzaklaştım. Her ne kadar o dönemler mühendislik dünyası Arduino'yu ciddiye almıyor olsa da, hayallerlerimle gerçeklik arasındaki mesafeyi en kısaltan sistem oydu. Arduino'nun en temel değiştirdiği şey aslında, kara kutu olarak gördüğümüz elektronik cihazların iç dünyasına ışık tutmak oldu. Teknik uzmanlığı olmayan insanlar için tasarlanmış olması kullanım kolaylığını, açık donanım özelliğinin olması ise, kullanıcıların şirket olarak Arduino'ya bağlı kalmama özgürlüğünü getirdi. Yıllar geçtikçe Arduino'nun endüstriyi nasıl şekillendirdiğini izledim. Önce hobi projeleri artmaya başladı, derken sanatçılar ve sanat-tasarım öğrencileri kullanmaya başladı. Arduino üzerine yazılan tonlarca eğitim videoları (tutorial), yeni sensörler, tahrik mekanizmaları derken, çevremizdeki dünyayı sensörler üzerinden veriye çevirip, Arduino'da işleyip, tahrik mekanizmaları üzerinden içinde bulunduğumuz fiziksel dünyaya etki etmeye, ve bu enstrümanlarla yapılabilecek sonsuz olasılık kombinasyonlarını keşfetmeye başladık. Kimimiz için, ortaokulda heves edip, şu anda evin köşesinde tozlanan klasik gitarın yanında yer kazansa da, bazılarımız için üretim kanallarımızın merkezi, kendimizi ifade edebileceğimiz yeni bir mecra haline gelmiş durumda.
Alet yapmak insanın en temel özelliklerinden biridir. Teknolojinin gelişmesiyle bu aletler de değişiyor, gelişiyor. Aletler hayatımıza girdikçe üreticiler de aletlerin tanımlarını ucu açık bırakmayı tercih etmeye başladı. Kullanıcıların kendi hayatlarına, isteklerine göre bu aletleri değiştirebilmeleri hem bir tasarım yöntemi olarak önem kazanıyor hem de bu aletleri kullananlar arasında farklı etkileşim ve işbirliği imkânı yaratıyor.
2007'de elektronik mühendisliği öğrencisiyken, Arduino ile tanıştım. O andan itibaren, denemek ve yapmak istediğim fikirleri gerçekleştirebilme süremin ne kadar kısaldığını gördükçe, elektronik müfredatında öğrendiğim diğer altyapılardan yavaş yavaş uzaklaştım. Her ne kadar o dönemler mühendislik dünyası Arduino'yu ciddiye almıyor olsa da, hayallerlerimle gerçeklik arasındaki mesafeyi en kısaltan sistem oydu. Arduino'nun en temel değiştirdiği şey aslında, kara kutu olarak gördüğümüz elektronik cihazların iç dünyasına ışık tutmak oldu. Teknik uzmanlığı olmayan insanlar için tasarlanmış olması kullanım kolaylığını, açık donanım özelliğinin olması ise, kullanıcıların şirket olarak Arduino'ya bağlı kalmama özgürlüğünü getirdi. Yıllar geçtikçe Arduino'nun endüstriyi nasıl şekillendirdiğini izledim. Önce hobi projeleri artmaya başladı, derken sanatçılar ve sanat-tasarım öğrencileri kullanmaya başladı. Arduino üzerine yazılan tonlarca eğitim videoları (tutorial), yeni sensörler, tahrik mekanizmaları derken, çevremizdeki dünyayı sensörler üzerinden veriye çevirip, Arduino'da işleyip, tahrik mekanizmaları üzerinden içinde bulunduğumuz fiziksel dünyaya etki etmeye, ve bu enstrümanlarla yapılabilecek sonsuz olasılık kombinasyonlarını keşfetmeye başladık. Kimimiz için, ortaokulda heves edip, şu anda evin köşesinde tozlanan klasik gitarın yanında yer kazansa da, bazılarımız için üretim kanallarımızın merkezi, kendimizi ifade edebileceğimiz yeni bir mecra haline gelmiş durumda.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.