9786052250860
459353
https://www.turkishbooks.com/books/ciftlesmeden-butunlesmeye-p459353.html
Çiftleşmeden Bütünleşmeye Lacan'ın Tanrı, Mantık ve Cinsellik İddiaları Üzerine
11.76
Çiftleşmeden Bütünleşmeye kitabında, Lorenzo Chiesa, Lacan'ın son çalışmalarındaki mantık ve Tanrı konusunu inceliyor. Kitabın büyük bir
kısmını 1970'lerin başında Lacan'ın Seminerleri'nde dile getirdiği "Cinsel ilişki yoktur!" aksiyomu üzerine kuran yazar, hem Lacan'ın cinsel farkı
bir eksiklik biçiminde savunma çabası hem de bunun felsefi gerçekçilik ve materyalizm üzerindeki etkilerini tartışıyor.
Lacan'a göre, sevdiğimiz için seks yaparız ancak bu sevgi aslında Bir olma arzusundan kaynaklanır. Aşk, gerçek bir "bütünleşme" durumudur.
Cinsel ilişkiler, bu imkânsızlığın üstesinden gelmeye çalışan ve fallik işlev olarak adlandırılan aşkın bir mantıkla sürdürülür. Chiesa da kitabında,
bu "Cinsel ilişki yoktur!" düsturunun Lacan adına deneysel ve tarihsel olarak psikanaliz tarafından sınırlandırıldığını ancak günlük
yaşamlarımızda bu gerçeğin kendini kanıtladığını mantıklı, net bir üslupla savunuyor.
Chiesa ayrıca Lacan'ın modern bilim ve biçimsel mantıkla yaşadığı çelişkinin yanı sıra, ana akım biyolojik söylem tarafından savunulduğu gibi,
cinsellikten kopmasına odaklanarak, "tamamlanmamışlığa" dayalı yeni bir cinsiyetlendirme mantığı geliştirmenin, teleolojik evrimden
vazgeçilmesini gerektireceğini okuyucuya gösteriyor.
Muhakkak ki, Çiftleşmeden Bütünleşmeye ile Lorenzo Chiesa, hem Lacancı çalışmalara hem de çağdaş metafiziğe önemli katkılar sunuyor. Ve
ontolojik altyapıya sahip, bu meydan okuyan eserinde, şu soruyu gündeme getiriyor:
Eksikliği, gerçeklik hakkındaki başka bir gerçeğe yani mutlak varlık olarak başka bir Tanrı figürüne dönüştürmeden, böyle bir gerçeği
düşünebilir miyiz?
kısmını 1970'lerin başında Lacan'ın Seminerleri'nde dile getirdiği "Cinsel ilişki yoktur!" aksiyomu üzerine kuran yazar, hem Lacan'ın cinsel farkı
bir eksiklik biçiminde savunma çabası hem de bunun felsefi gerçekçilik ve materyalizm üzerindeki etkilerini tartışıyor.
Lacan'a göre, sevdiğimiz için seks yaparız ancak bu sevgi aslında Bir olma arzusundan kaynaklanır. Aşk, gerçek bir "bütünleşme" durumudur.
Cinsel ilişkiler, bu imkânsızlığın üstesinden gelmeye çalışan ve fallik işlev olarak adlandırılan aşkın bir mantıkla sürdürülür. Chiesa da kitabında,
bu "Cinsel ilişki yoktur!" düsturunun Lacan adına deneysel ve tarihsel olarak psikanaliz tarafından sınırlandırıldığını ancak günlük
yaşamlarımızda bu gerçeğin kendini kanıtladığını mantıklı, net bir üslupla savunuyor.
Chiesa ayrıca Lacan'ın modern bilim ve biçimsel mantıkla yaşadığı çelişkinin yanı sıra, ana akım biyolojik söylem tarafından savunulduğu gibi,
cinsellikten kopmasına odaklanarak, "tamamlanmamışlığa" dayalı yeni bir cinsiyetlendirme mantığı geliştirmenin, teleolojik evrimden
vazgeçilmesini gerektireceğini okuyucuya gösteriyor.
Muhakkak ki, Çiftleşmeden Bütünleşmeye ile Lorenzo Chiesa, hem Lacancı çalışmalara hem de çağdaş metafiziğe önemli katkılar sunuyor. Ve
ontolojik altyapıya sahip, bu meydan okuyan eserinde, şu soruyu gündeme getiriyor:
Eksikliği, gerçeklik hakkındaki başka bir gerçeğe yani mutlak varlık olarak başka bir Tanrı figürüne dönüştürmeden, böyle bir gerçeği
düşünebilir miyiz?
Çiftleşmeden Bütünleşmeye kitabında, Lorenzo Chiesa, Lacan'ın son çalışmalarındaki mantık ve Tanrı konusunu inceliyor. Kitabın büyük bir
kısmını 1970'lerin başında Lacan'ın Seminerleri'nde dile getirdiği "Cinsel ilişki yoktur!" aksiyomu üzerine kuran yazar, hem Lacan'ın cinsel farkı
bir eksiklik biçiminde savunma çabası hem de bunun felsefi gerçekçilik ve materyalizm üzerindeki etkilerini tartışıyor.
Lacan'a göre, sevdiğimiz için seks yaparız ancak bu sevgi aslında Bir olma arzusundan kaynaklanır. Aşk, gerçek bir "bütünleşme" durumudur.
Cinsel ilişkiler, bu imkânsızlığın üstesinden gelmeye çalışan ve fallik işlev olarak adlandırılan aşkın bir mantıkla sürdürülür. Chiesa da kitabında,
bu "Cinsel ilişki yoktur!" düsturunun Lacan adına deneysel ve tarihsel olarak psikanaliz tarafından sınırlandırıldığını ancak günlük
yaşamlarımızda bu gerçeğin kendini kanıtladığını mantıklı, net bir üslupla savunuyor.
Chiesa ayrıca Lacan'ın modern bilim ve biçimsel mantıkla yaşadığı çelişkinin yanı sıra, ana akım biyolojik söylem tarafından savunulduğu gibi,
cinsellikten kopmasına odaklanarak, "tamamlanmamışlığa" dayalı yeni bir cinsiyetlendirme mantığı geliştirmenin, teleolojik evrimden
vazgeçilmesini gerektireceğini okuyucuya gösteriyor.
Muhakkak ki, Çiftleşmeden Bütünleşmeye ile Lorenzo Chiesa, hem Lacancı çalışmalara hem de çağdaş metafiziğe önemli katkılar sunuyor. Ve
ontolojik altyapıya sahip, bu meydan okuyan eserinde, şu soruyu gündeme getiriyor:
Eksikliği, gerçeklik hakkındaki başka bir gerçeğe yani mutlak varlık olarak başka bir Tanrı figürüne dönüştürmeden, böyle bir gerçeği
düşünebilir miyiz?
kısmını 1970'lerin başında Lacan'ın Seminerleri'nde dile getirdiği "Cinsel ilişki yoktur!" aksiyomu üzerine kuran yazar, hem Lacan'ın cinsel farkı
bir eksiklik biçiminde savunma çabası hem de bunun felsefi gerçekçilik ve materyalizm üzerindeki etkilerini tartışıyor.
Lacan'a göre, sevdiğimiz için seks yaparız ancak bu sevgi aslında Bir olma arzusundan kaynaklanır. Aşk, gerçek bir "bütünleşme" durumudur.
Cinsel ilişkiler, bu imkânsızlığın üstesinden gelmeye çalışan ve fallik işlev olarak adlandırılan aşkın bir mantıkla sürdürülür. Chiesa da kitabında,
bu "Cinsel ilişki yoktur!" düsturunun Lacan adına deneysel ve tarihsel olarak psikanaliz tarafından sınırlandırıldığını ancak günlük
yaşamlarımızda bu gerçeğin kendini kanıtladığını mantıklı, net bir üslupla savunuyor.
Chiesa ayrıca Lacan'ın modern bilim ve biçimsel mantıkla yaşadığı çelişkinin yanı sıra, ana akım biyolojik söylem tarafından savunulduğu gibi,
cinsellikten kopmasına odaklanarak, "tamamlanmamışlığa" dayalı yeni bir cinsiyetlendirme mantığı geliştirmenin, teleolojik evrimden
vazgeçilmesini gerektireceğini okuyucuya gösteriyor.
Muhakkak ki, Çiftleşmeden Bütünleşmeye ile Lorenzo Chiesa, hem Lacancı çalışmalara hem de çağdaş metafiziğe önemli katkılar sunuyor. Ve
ontolojik altyapıya sahip, bu meydan okuyan eserinde, şu soruyu gündeme getiriyor:
Eksikliği, gerçeklik hakkındaki başka bir gerçeğe yani mutlak varlık olarak başka bir Tanrı figürüne dönüştürmeden, böyle bir gerçeği
düşünebilir miyiz?
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.