9786051467092
537448
https://www.turkishbooks.com/books/ceza-muhakemesi-hukuku-p537448.html
Ceza Muhakemesi Hukuku
12.444
Kitabımızın bu en geniş şeklinin baskısını iki sene önce yapmıştık. Bu süre zarfında ceza muhakemesi hukuku alanında çok sayıda değişiklik oldu ve bu değişiklikleri işlemek zorunluluğu doğdu. Belirtmek gerekir ki, güncel gelişmeler ve mevzuat değişiklikleri ışığında kitabın güncellenmesi gerekmekle beraber, bu kez kitabı güncellemekte gecikmiş olmamız önemli bir kayıp olmadı. Zira bu sayede, Türk Hukuk Tarihinde görülmemiş bir şekilde, sadece birkaç ay için yapıldığını sonradan fark ettiğimiz kanun ve yönetmelik değişiklikleriyle boşuna vakit kaybetmek durumunda kalmadık. Neyi anlatmak istediğimize ilişkin tek bir örnek verilecek olursa, CMK 116. maddenin altındaki şu not, durumu izah için yeterlidir:
21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle bu fıkrada yer alan -makul- ibaresi -somut delillere dayalı kuvvetli- şeklinde değiştirilmiş, daha sonra 2/12/2014 tarihli ve 6572 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle bu fıkrada yer alan -somut delillere dayalı kuvvetli- ibaresi -makul- şeklinde değiştirilmiştir.
Yine ülkenin demokratikleşmesi ve insan haklarına daha uygun bir ceza muhakemesi açısından takdir ettiğimiz değişikliklerin ise aslında bu amaçla yapılmadığını da maalesef vurgulamak gerekir. Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması gibi önemli bir adımın arkasından, sulh ceza hâkimliklerinin yapısı değiştirilerek asıl amacın yine özel ve kapalı devre işleyen soruşturma makamları oluşturmak olduğu anlaşılmaktadır. En son çıkarılan iç güvenlik paketi ile de 2005 yılından beri ceza muhakemesi hukukunda elde edilen kazanımların bir çırpıda terk edildiğini görmek, bu alanda büyük bir geri adıma şahit olmak bizi ülkemiz ve hukukumuz adına üzdü.
İçinden geçtiğimiz ve geçici olmasını umduğumuz bu hukuk devletine yakışmayan dönemde, ceza muhakemesi hukuku kitabı yazarı olmanın güçlüğünü de bizzat hissettik. Bir yandan meri durumu anlatmak, öte yandan bu güncel hükümlerin, aslında hukuk olmadığını görmek de ayrı bir burukluk yarattı. Yargı alanında gerçek anlamıyla bir reform yapılmasını, durumun normalleşmesini ve acilen hukuk devleti ilkesinin gereklerine uygun bir hukuk kültürünün yeniden inşasını arzuluyoruz.
Kitapta, sulh ceza mahkemelerinin veya diğer bazı kurumların kaldırılmasına rağmen, eski tarihli ve içtihat niteliği arz eden Yargıtay kararlarında bu kurumlara yapılan atıflar muhafaza edilmiştir. Bu itibarla, bu kararların tarihleri göz önünde bulundurularak, yeni olaylarda, yeni kurumların uygulanacağının gözetilmesi gerekmektedir.
Bu baskıda, Almanya'nın Münih şehrinde iki yılı aşkın bir süredir devam etmekte olan toplam 8 vatandaşımızın yanı sıra, 1 Yunan ve 1 Alman polis memurunun öldürülmesinden ve 15 banka soygunu ile birçok kundaklama eyleminden sorumlu Neo Nazi NSU örgütünün duruşmalarını takip ederken edindiğimiz izlenimleri de yeri geldiğince teknik olarak aktarmaya çalıştık.
İlk defa bu baskıda, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru kanun yolu üzerine verdiği ve ceza hukukunu ilgilendiren, içerik olarak da sıklıkla İHAM içtihatlarından alıntılar içeren kararlarına da ilgili yerlerde değindik.
Bu vesileyle belirtmek isteriz ki, kitabın kapsamı bir öğrenci kitabı olmaktan çıktı. O nedenle, önümüzdeki öğretim dönemi için doğrudan öğrenciye hitap eden bir baskı yapma hazırlığı içinde olacağımızı da öğrencilerimizin bilgisine sunmak isteriz.
21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle bu fıkrada yer alan -makul- ibaresi -somut delillere dayalı kuvvetli- şeklinde değiştirilmiş, daha sonra 2/12/2014 tarihli ve 6572 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle bu fıkrada yer alan -somut delillere dayalı kuvvetli- ibaresi -makul- şeklinde değiştirilmiştir.
Yine ülkenin demokratikleşmesi ve insan haklarına daha uygun bir ceza muhakemesi açısından takdir ettiğimiz değişikliklerin ise aslında bu amaçla yapılmadığını da maalesef vurgulamak gerekir. Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması gibi önemli bir adımın arkasından, sulh ceza hâkimliklerinin yapısı değiştirilerek asıl amacın yine özel ve kapalı devre işleyen soruşturma makamları oluşturmak olduğu anlaşılmaktadır. En son çıkarılan iç güvenlik paketi ile de 2005 yılından beri ceza muhakemesi hukukunda elde edilen kazanımların bir çırpıda terk edildiğini görmek, bu alanda büyük bir geri adıma şahit olmak bizi ülkemiz ve hukukumuz adına üzdü.
İçinden geçtiğimiz ve geçici olmasını umduğumuz bu hukuk devletine yakışmayan dönemde, ceza muhakemesi hukuku kitabı yazarı olmanın güçlüğünü de bizzat hissettik. Bir yandan meri durumu anlatmak, öte yandan bu güncel hükümlerin, aslında hukuk olmadığını görmek de ayrı bir burukluk yarattı. Yargı alanında gerçek anlamıyla bir reform yapılmasını, durumun normalleşmesini ve acilen hukuk devleti ilkesinin gereklerine uygun bir hukuk kültürünün yeniden inşasını arzuluyoruz.
Kitapta, sulh ceza mahkemelerinin veya diğer bazı kurumların kaldırılmasına rağmen, eski tarihli ve içtihat niteliği arz eden Yargıtay kararlarında bu kurumlara yapılan atıflar muhafaza edilmiştir. Bu itibarla, bu kararların tarihleri göz önünde bulundurularak, yeni olaylarda, yeni kurumların uygulanacağının gözetilmesi gerekmektedir.
Bu baskıda, Almanya'nın Münih şehrinde iki yılı aşkın bir süredir devam etmekte olan toplam 8 vatandaşımızın yanı sıra, 1 Yunan ve 1 Alman polis memurunun öldürülmesinden ve 15 banka soygunu ile birçok kundaklama eyleminden sorumlu Neo Nazi NSU örgütünün duruşmalarını takip ederken edindiğimiz izlenimleri de yeri geldiğince teknik olarak aktarmaya çalıştık.
İlk defa bu baskıda, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru kanun yolu üzerine verdiği ve ceza hukukunu ilgilendiren, içerik olarak da sıklıkla İHAM içtihatlarından alıntılar içeren kararlarına da ilgili yerlerde değindik.
Bu vesileyle belirtmek isteriz ki, kitabın kapsamı bir öğrenci kitabı olmaktan çıktı. O nedenle, önümüzdeki öğretim dönemi için doğrudan öğrenciye hitap eden bir baskı yapma hazırlığı içinde olacağımızı da öğrencilerimizin bilgisine sunmak isteriz.
Kitabımızın bu en geniş şeklinin baskısını iki sene önce yapmıştık. Bu süre zarfında ceza muhakemesi hukuku alanında çok sayıda değişiklik oldu ve bu değişiklikleri işlemek zorunluluğu doğdu. Belirtmek gerekir ki, güncel gelişmeler ve mevzuat değişiklikleri ışığında kitabın güncellenmesi gerekmekle beraber, bu kez kitabı güncellemekte gecikmiş olmamız önemli bir kayıp olmadı. Zira bu sayede, Türk Hukuk Tarihinde görülmemiş bir şekilde, sadece birkaç ay için yapıldığını sonradan fark ettiğimiz kanun ve yönetmelik değişiklikleriyle boşuna vakit kaybetmek durumunda kalmadık. Neyi anlatmak istediğimize ilişkin tek bir örnek verilecek olursa, CMK 116. maddenin altındaki şu not, durumu izah için yeterlidir:
21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle bu fıkrada yer alan -makul- ibaresi -somut delillere dayalı kuvvetli- şeklinde değiştirilmiş, daha sonra 2/12/2014 tarihli ve 6572 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle bu fıkrada yer alan -somut delillere dayalı kuvvetli- ibaresi -makul- şeklinde değiştirilmiştir.
Yine ülkenin demokratikleşmesi ve insan haklarına daha uygun bir ceza muhakemesi açısından takdir ettiğimiz değişikliklerin ise aslında bu amaçla yapılmadığını da maalesef vurgulamak gerekir. Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması gibi önemli bir adımın arkasından, sulh ceza hâkimliklerinin yapısı değiştirilerek asıl amacın yine özel ve kapalı devre işleyen soruşturma makamları oluşturmak olduğu anlaşılmaktadır. En son çıkarılan iç güvenlik paketi ile de 2005 yılından beri ceza muhakemesi hukukunda elde edilen kazanımların bir çırpıda terk edildiğini görmek, bu alanda büyük bir geri adıma şahit olmak bizi ülkemiz ve hukukumuz adına üzdü.
İçinden geçtiğimiz ve geçici olmasını umduğumuz bu hukuk devletine yakışmayan dönemde, ceza muhakemesi hukuku kitabı yazarı olmanın güçlüğünü de bizzat hissettik. Bir yandan meri durumu anlatmak, öte yandan bu güncel hükümlerin, aslında hukuk olmadığını görmek de ayrı bir burukluk yarattı. Yargı alanında gerçek anlamıyla bir reform yapılmasını, durumun normalleşmesini ve acilen hukuk devleti ilkesinin gereklerine uygun bir hukuk kültürünün yeniden inşasını arzuluyoruz.
Kitapta, sulh ceza mahkemelerinin veya diğer bazı kurumların kaldırılmasına rağmen, eski tarihli ve içtihat niteliği arz eden Yargıtay kararlarında bu kurumlara yapılan atıflar muhafaza edilmiştir. Bu itibarla, bu kararların tarihleri göz önünde bulundurularak, yeni olaylarda, yeni kurumların uygulanacağının gözetilmesi gerekmektedir.
Bu baskıda, Almanya'nın Münih şehrinde iki yılı aşkın bir süredir devam etmekte olan toplam 8 vatandaşımızın yanı sıra, 1 Yunan ve 1 Alman polis memurunun öldürülmesinden ve 15 banka soygunu ile birçok kundaklama eyleminden sorumlu Neo Nazi NSU örgütünün duruşmalarını takip ederken edindiğimiz izlenimleri de yeri geldiğince teknik olarak aktarmaya çalıştık.
İlk defa bu baskıda, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru kanun yolu üzerine verdiği ve ceza hukukunu ilgilendiren, içerik olarak da sıklıkla İHAM içtihatlarından alıntılar içeren kararlarına da ilgili yerlerde değindik.
Bu vesileyle belirtmek isteriz ki, kitabın kapsamı bir öğrenci kitabı olmaktan çıktı. O nedenle, önümüzdeki öğretim dönemi için doğrudan öğrenciye hitap eden bir baskı yapma hazırlığı içinde olacağımızı da öğrencilerimizin bilgisine sunmak isteriz.
21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle bu fıkrada yer alan -makul- ibaresi -somut delillere dayalı kuvvetli- şeklinde değiştirilmiş, daha sonra 2/12/2014 tarihli ve 6572 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesiyle bu fıkrada yer alan -somut delillere dayalı kuvvetli- ibaresi -makul- şeklinde değiştirilmiştir.
Yine ülkenin demokratikleşmesi ve insan haklarına daha uygun bir ceza muhakemesi açısından takdir ettiğimiz değişikliklerin ise aslında bu amaçla yapılmadığını da maalesef vurgulamak gerekir. Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması gibi önemli bir adımın arkasından, sulh ceza hâkimliklerinin yapısı değiştirilerek asıl amacın yine özel ve kapalı devre işleyen soruşturma makamları oluşturmak olduğu anlaşılmaktadır. En son çıkarılan iç güvenlik paketi ile de 2005 yılından beri ceza muhakemesi hukukunda elde edilen kazanımların bir çırpıda terk edildiğini görmek, bu alanda büyük bir geri adıma şahit olmak bizi ülkemiz ve hukukumuz adına üzdü.
İçinden geçtiğimiz ve geçici olmasını umduğumuz bu hukuk devletine yakışmayan dönemde, ceza muhakemesi hukuku kitabı yazarı olmanın güçlüğünü de bizzat hissettik. Bir yandan meri durumu anlatmak, öte yandan bu güncel hükümlerin, aslında hukuk olmadığını görmek de ayrı bir burukluk yarattı. Yargı alanında gerçek anlamıyla bir reform yapılmasını, durumun normalleşmesini ve acilen hukuk devleti ilkesinin gereklerine uygun bir hukuk kültürünün yeniden inşasını arzuluyoruz.
Kitapta, sulh ceza mahkemelerinin veya diğer bazı kurumların kaldırılmasına rağmen, eski tarihli ve içtihat niteliği arz eden Yargıtay kararlarında bu kurumlara yapılan atıflar muhafaza edilmiştir. Bu itibarla, bu kararların tarihleri göz önünde bulundurularak, yeni olaylarda, yeni kurumların uygulanacağının gözetilmesi gerekmektedir.
Bu baskıda, Almanya'nın Münih şehrinde iki yılı aşkın bir süredir devam etmekte olan toplam 8 vatandaşımızın yanı sıra, 1 Yunan ve 1 Alman polis memurunun öldürülmesinden ve 15 banka soygunu ile birçok kundaklama eyleminden sorumlu Neo Nazi NSU örgütünün duruşmalarını takip ederken edindiğimiz izlenimleri de yeri geldiğince teknik olarak aktarmaya çalıştık.
İlk defa bu baskıda, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru kanun yolu üzerine verdiği ve ceza hukukunu ilgilendiren, içerik olarak da sıklıkla İHAM içtihatlarından alıntılar içeren kararlarına da ilgili yerlerde değindik.
Bu vesileyle belirtmek isteriz ki, kitabın kapsamı bir öğrenci kitabı olmaktan çıktı. O nedenle, önümüzdeki öğretim dönemi için doğrudan öğrenciye hitap eden bir baskı yapma hazırlığı içinde olacağımızı da öğrencilerimizin bilgisine sunmak isteriz.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.