9789750111402
70655
https://www.turkishbooks.com/books/cerkez-ethem-p70655.html
Çerkez Ethem
10.002
Yakın tarihimizin en çok tartışılan isimlerinden biridir hiç kuşkusuz Çerkez Ethem. Çünkü kimi çevreler ideolojik yaklaşımlarla Çerkez Ethem´e olmadık roller atfetmişlerdir. Yine bu çevreler, bilimsel gerçeklerle örtüşmeyen Ethem versiyonlarının inandırıcı olması için de ortalığa sis bombası atarak olayları gerçeklerden uzaklaştırma çabası içine girmişlerdir. Ethem´i yazmak, 1950´lere kadar Türk tarihini yazmaktır. İddialara göre Yunanlılara sığındıktan sonra bir köşeye çekilip oturduğu ve ölümüne kadar Ürdün´de münzevi bir yaşam sürdüğü söylenen Ethem´in bu dönemi karanlıktır. Oysa Ethem, Yunanlılara sığındıktan sonra Büyük Türk Taarruzu´na kadar işgal bölgesinde kalmış, oluşturduğu çetelerle Türk ordusu ve halkına karşı ´mücadelesini´ sürdürmüş; 24 Ekim 1921´de işgal İzmir´inde topladıkları Çerkez Kongreşi´nde de Türk egemenliğinden çıkıp Yunanistan ve İngiltere´nin himayesine Batı Anadolu´da bir Çerkez Kölemen devleti kurma kararı almış; Büyük Türk Taarruzu´nun ardından Yunanlıların kaçmasına karşın, Ethem ve çeteleri onların geri çekilişini desteklemek için değişik noktalarda direniş göstermiş; 9 Eylül´ün ardından bir yandan Ege adalarından Anadolu´ya çeteler gönderen Ethem -ve mesai arkadaşı Kuşçubaşı- diğer yandan da Lozan´a giden Türk delege heyetine suikast girişiminde bulunmuş; Atatürk´e değişik tarihlerde yapılmak istenen suikastler de tertipleyen Ethem, Şeyh Sait ayaklanmasından sonra Türkiye Çumhuriyeti´ne karşı çıkarılan hemen her kalkışmada Kürt ve Ermeni gruplarıyla işbirliği yapmıştır.
İç içe geçmiş, adeta arapsaçına dönmüş Ethem konusunu ayıklamaya çalışan Ahmet Efe, bir yandan Ethem´in Türk İstiklâl Harbi´ne kadar olan döneminin iç yüzünü açığa çıkarırken diğer yandan da çok değişik iktidar hesaplarının çarpıştığı Türk İstiklâl Harbi´nde Ethem´in hangi etkenlerce ortaya çıkarıldığını ve kendisine yüklenen misyonu ortaya koyuyor.
Çalışmanın en can alıcı yanı, Ethem´in Yunanlılara sığındığı 28 Ocak 1921 ´den sonra ölümüne kadar olan karanlık dönemi çok akıcı bir üslupla, tamamen belge ve bilgilere dayalı olarak
Yakın tarihimizin en çok tartışılan isimlerinden biridir hiç kuşkusuz Çerkez Ethem. Çünkü kimi çevreler ideolojik yaklaşımlarla Çerkez Ethem´e olmadık roller atfetmişlerdir. Yine bu çevreler, bilimsel gerçeklerle örtüşmeyen Ethem versiyonlarının inandırıcı olması için de ortalığa sis bombası atarak olayları gerçeklerden uzaklaştırma çabası içine girmişlerdir. Ethem´i yazmak, 1950´lere kadar Türk tarihini yazmaktır. İddialara göre Yunanlılara sığındıktan sonra bir köşeye çekilip oturduğu ve ölümüne kadar Ürdün´de münzevi bir yaşam sürdüğü söylenen Ethem´in bu dönemi karanlıktır. Oysa Ethem, Yunanlılara sığındıktan sonra Büyük Türk Taarruzu´na kadar işgal bölgesinde kalmış, oluşturduğu çetelerle Türk ordusu ve halkına karşı ´mücadelesini´ sürdürmüş; 24 Ekim 1921´de işgal İzmir´inde topladıkları Çerkez Kongreşi´nde de Türk egemenliğinden çıkıp Yunanistan ve İngiltere´nin himayesine Batı Anadolu´da bir Çerkez Kölemen devleti kurma kararı almış; Büyük Türk Taarruzu´nun ardından Yunanlıların kaçmasına karşın, Ethem ve çeteleri onların geri çekilişini desteklemek için değişik noktalarda direniş göstermiş; 9 Eylül´ün ardından bir yandan Ege adalarından Anadolu´ya çeteler gönderen Ethem -ve mesai arkadaşı Kuşçubaşı- diğer yandan da Lozan´a giden Türk delege heyetine suikast girişiminde bulunmuş; Atatürk´e değişik tarihlerde yapılmak istenen suikastler de tertipleyen Ethem, Şeyh Sait ayaklanmasından sonra Türkiye Çumhuriyeti´ne karşı çıkarılan hemen her kalkışmada Kürt ve Ermeni gruplarıyla işbirliği yapmıştır.
İç içe geçmiş, adeta arapsaçına dönmüş Ethem konusunu ayıklamaya çalışan Ahmet Efe, bir yandan Ethem´in Türk İstiklâl Harbi´ne kadar olan döneminin iç yüzünü açığa çıkarırken diğer yandan da çok değişik iktidar hesaplarının çarpıştığı Türk İstiklâl Harbi´nde Ethem´in hangi etkenlerce ortaya çıkarıldığını ve kendisine yüklenen misyonu ortaya koyuyor.
Çalışmanın en can alıcı yanı, Ethem´in Yunanlılara sığındığı 28 Ocak 1921 ´den sonra ölümüne kadar olan karanlık dönemi çok akıcı bir üslupla, tamamen belge ve bilgilere dayalı olarak
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.