9786051424750
383575
https://www.turkishbooks.com/books/cariyenin-gelini-nurbanu-cep-boy-p383575.html
Cariye'nin Gelini Nurbanu (Cep Boy) İktidar Hırsıyla Bilenmiş İki Kadın, Aşka Tutsak İki Erkek
3.096
ÖLÜMÜN KIYISINDA YAŞANAN HAYATLAR. HAREM CEHENNEMİNDEN CENNETE UZANAN BİR YOL. KENDİ DESTANINI YARATAN, OSMANOĞLUNA KADER KATAN, AYKIRI BİR KADIN. AŞK, ENTRİKA, TUZAK, İHANET...
Güzeller güzeli CecılıaBaffoydu o...
Venedik Venedik olalı, ondan güzelini görmemişti. Altın Kız derlerdi ona. Serenatlar ona yapılır, aşk şiirleri onu anlatırdı. Güneş doğudan değil, Cecilianin gözlerinden doğar, onun gözlerinden batar. Yıldızlar gözlerinde parıldar derdi şarkılar. Ancak kaderin rüzgarı yaman esecek, Cecilia kaçırılacak ve Sultan Süleymanın haremine savrulacaktı. Rüyaların kraliçesi, artık bir köleydi. Haremi birbirine katan cariye Cecilianın yolu, Sultan Süleymanın, güzellikte kendisiyle yarışan biricik kızıMihrimahla kesişti. Senin adın artık Nurbanu olsun! dedi Mihrimah. Tanrının Işığını Saçan Kraliçe... Nurbanu, güzelliği ve aklıyla büyülediği, Hürremin oğlu Şehzade Selimin ruhunda iktidar fırtınası yaratacaktı. Oysa, Sultan Süleymanın karısı Hürrem, iktidar oyununu Selimin değil, küçük oğlu Beyazıtın üzerine kurmuştu. Ve böylece kayınvalide Hürrem ve gelin Nurbanu arasında amansız bir mücadele başladı...
Ben, Sultan Murad Hanın annesi Cecilia Baffoyum. Öyküm dillere destan olmalı! dedi. Dediği oldu.
Tarih benim için ne der, umurumda değil. Tarih, kalem kimin elindeyse onun hikayesini anlatır. Bugün kahraman ilan ettiğini yarın lanetler. Hain diye damgaladığına, yarın bir bakarsın alkış tutar. Osmanlının benim hakkımda vereceği hüküm de umurumda değil. Venedikin dediği de, diyeceği de. Ben bahtımın çizdiği yolda yürüdüm. Başka çarem vardı da yapmadım mı, başka yolum vardı da yürümedim mi? Kader rüzgarsa, insan dediğin de önüne kattığı kuru yaprak. Esti mi bir o yana savurur adamı, bir bu yana. Savrula savrula buralara geldim, bunları yaptımsa suç benim mi? Varsın tarih istediğini yazsın. Osmanlı ne bilirse onu desin. Venedik, maskesiz dolaşamadığına bakmadan varsın beni ayıplasın. Hepsi celladın yağlı urganından, kılıcından, baltasından iyidir. Gerçeği yaşayan bilir. Ben yaşadım. Venedikli Cecilia Baffodan Nurbanu doğurdum. Bir cariyeden kraliçe yarattım. Bir sarhoştan kral...
Herkes böyle bilsin. Osmanlıya iki padişah veren Nurbanu Valide Sultanım ben.
Güzeller güzeli CecılıaBaffoydu o...
Venedik Venedik olalı, ondan güzelini görmemişti. Altın Kız derlerdi ona. Serenatlar ona yapılır, aşk şiirleri onu anlatırdı. Güneş doğudan değil, Cecilianin gözlerinden doğar, onun gözlerinden batar. Yıldızlar gözlerinde parıldar derdi şarkılar. Ancak kaderin rüzgarı yaman esecek, Cecilia kaçırılacak ve Sultan Süleymanın haremine savrulacaktı. Rüyaların kraliçesi, artık bir köleydi. Haremi birbirine katan cariye Cecilianın yolu, Sultan Süleymanın, güzellikte kendisiyle yarışan biricik kızıMihrimahla kesişti. Senin adın artık Nurbanu olsun! dedi Mihrimah. Tanrının Işığını Saçan Kraliçe... Nurbanu, güzelliği ve aklıyla büyülediği, Hürremin oğlu Şehzade Selimin ruhunda iktidar fırtınası yaratacaktı. Oysa, Sultan Süleymanın karısı Hürrem, iktidar oyununu Selimin değil, küçük oğlu Beyazıtın üzerine kurmuştu. Ve böylece kayınvalide Hürrem ve gelin Nurbanu arasında amansız bir mücadele başladı...
Ben, Sultan Murad Hanın annesi Cecilia Baffoyum. Öyküm dillere destan olmalı! dedi. Dediği oldu.
Tarih benim için ne der, umurumda değil. Tarih, kalem kimin elindeyse onun hikayesini anlatır. Bugün kahraman ilan ettiğini yarın lanetler. Hain diye damgaladığına, yarın bir bakarsın alkış tutar. Osmanlının benim hakkımda vereceği hüküm de umurumda değil. Venedikin dediği de, diyeceği de. Ben bahtımın çizdiği yolda yürüdüm. Başka çarem vardı da yapmadım mı, başka yolum vardı da yürümedim mi? Kader rüzgarsa, insan dediğin de önüne kattığı kuru yaprak. Esti mi bir o yana savurur adamı, bir bu yana. Savrula savrula buralara geldim, bunları yaptımsa suç benim mi? Varsın tarih istediğini yazsın. Osmanlı ne bilirse onu desin. Venedik, maskesiz dolaşamadığına bakmadan varsın beni ayıplasın. Hepsi celladın yağlı urganından, kılıcından, baltasından iyidir. Gerçeği yaşayan bilir. Ben yaşadım. Venedikli Cecilia Baffodan Nurbanu doğurdum. Bir cariyeden kraliçe yarattım. Bir sarhoştan kral...
Herkes böyle bilsin. Osmanlıya iki padişah veren Nurbanu Valide Sultanım ben.
ÖLÜMÜN KIYISINDA YAŞANAN HAYATLAR. HAREM CEHENNEMİNDEN CENNETE UZANAN BİR YOL. KENDİ DESTANINI YARATAN, OSMANOĞLUNA KADER KATAN, AYKIRI BİR KADIN. AŞK, ENTRİKA, TUZAK, İHANET...
Güzeller güzeli CecılıaBaffoydu o...
Venedik Venedik olalı, ondan güzelini görmemişti. Altın Kız derlerdi ona. Serenatlar ona yapılır, aşk şiirleri onu anlatırdı. Güneş doğudan değil, Cecilianin gözlerinden doğar, onun gözlerinden batar. Yıldızlar gözlerinde parıldar derdi şarkılar. Ancak kaderin rüzgarı yaman esecek, Cecilia kaçırılacak ve Sultan Süleymanın haremine savrulacaktı. Rüyaların kraliçesi, artık bir köleydi. Haremi birbirine katan cariye Cecilianın yolu, Sultan Süleymanın, güzellikte kendisiyle yarışan biricik kızıMihrimahla kesişti. Senin adın artık Nurbanu olsun! dedi Mihrimah. Tanrının Işığını Saçan Kraliçe... Nurbanu, güzelliği ve aklıyla büyülediği, Hürremin oğlu Şehzade Selimin ruhunda iktidar fırtınası yaratacaktı. Oysa, Sultan Süleymanın karısı Hürrem, iktidar oyununu Selimin değil, küçük oğlu Beyazıtın üzerine kurmuştu. Ve böylece kayınvalide Hürrem ve gelin Nurbanu arasında amansız bir mücadele başladı...
Ben, Sultan Murad Hanın annesi Cecilia Baffoyum. Öyküm dillere destan olmalı! dedi. Dediği oldu.
Tarih benim için ne der, umurumda değil. Tarih, kalem kimin elindeyse onun hikayesini anlatır. Bugün kahraman ilan ettiğini yarın lanetler. Hain diye damgaladığına, yarın bir bakarsın alkış tutar. Osmanlının benim hakkımda vereceği hüküm de umurumda değil. Venedikin dediği de, diyeceği de. Ben bahtımın çizdiği yolda yürüdüm. Başka çarem vardı da yapmadım mı, başka yolum vardı da yürümedim mi? Kader rüzgarsa, insan dediğin de önüne kattığı kuru yaprak. Esti mi bir o yana savurur adamı, bir bu yana. Savrula savrula buralara geldim, bunları yaptımsa suç benim mi? Varsın tarih istediğini yazsın. Osmanlı ne bilirse onu desin. Venedik, maskesiz dolaşamadığına bakmadan varsın beni ayıplasın. Hepsi celladın yağlı urganından, kılıcından, baltasından iyidir. Gerçeği yaşayan bilir. Ben yaşadım. Venedikli Cecilia Baffodan Nurbanu doğurdum. Bir cariyeden kraliçe yarattım. Bir sarhoştan kral...
Herkes böyle bilsin. Osmanlıya iki padişah veren Nurbanu Valide Sultanım ben.
Güzeller güzeli CecılıaBaffoydu o...
Venedik Venedik olalı, ondan güzelini görmemişti. Altın Kız derlerdi ona. Serenatlar ona yapılır, aşk şiirleri onu anlatırdı. Güneş doğudan değil, Cecilianin gözlerinden doğar, onun gözlerinden batar. Yıldızlar gözlerinde parıldar derdi şarkılar. Ancak kaderin rüzgarı yaman esecek, Cecilia kaçırılacak ve Sultan Süleymanın haremine savrulacaktı. Rüyaların kraliçesi, artık bir köleydi. Haremi birbirine katan cariye Cecilianın yolu, Sultan Süleymanın, güzellikte kendisiyle yarışan biricik kızıMihrimahla kesişti. Senin adın artık Nurbanu olsun! dedi Mihrimah. Tanrının Işığını Saçan Kraliçe... Nurbanu, güzelliği ve aklıyla büyülediği, Hürremin oğlu Şehzade Selimin ruhunda iktidar fırtınası yaratacaktı. Oysa, Sultan Süleymanın karısı Hürrem, iktidar oyununu Selimin değil, küçük oğlu Beyazıtın üzerine kurmuştu. Ve böylece kayınvalide Hürrem ve gelin Nurbanu arasında amansız bir mücadele başladı...
Ben, Sultan Murad Hanın annesi Cecilia Baffoyum. Öyküm dillere destan olmalı! dedi. Dediği oldu.
Tarih benim için ne der, umurumda değil. Tarih, kalem kimin elindeyse onun hikayesini anlatır. Bugün kahraman ilan ettiğini yarın lanetler. Hain diye damgaladığına, yarın bir bakarsın alkış tutar. Osmanlının benim hakkımda vereceği hüküm de umurumda değil. Venedikin dediği de, diyeceği de. Ben bahtımın çizdiği yolda yürüdüm. Başka çarem vardı da yapmadım mı, başka yolum vardı da yürümedim mi? Kader rüzgarsa, insan dediğin de önüne kattığı kuru yaprak. Esti mi bir o yana savurur adamı, bir bu yana. Savrula savrula buralara geldim, bunları yaptımsa suç benim mi? Varsın tarih istediğini yazsın. Osmanlı ne bilirse onu desin. Venedik, maskesiz dolaşamadığına bakmadan varsın beni ayıplasın. Hepsi celladın yağlı urganından, kılıcından, baltasından iyidir. Gerçeği yaşayan bilir. Ben yaşadım. Venedikli Cecilia Baffodan Nurbanu doğurdum. Bir cariyeden kraliçe yarattım. Bir sarhoştan kral...
Herkes böyle bilsin. Osmanlıya iki padişah veren Nurbanu Valide Sultanım ben.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.