9786051910734
589211
https://www.turkishbooks.com/books/boyali-gurbet-kuslari-p589211.html
Boyalı Gurbet Kuşları
3.6
Alp Yergök, yeni bir yazar yeni bir soluk. İlk kitabının satışa çıkması ve beğenilmesi diğerlerine ilham oldu. Bir solukta okunabilecek yeni eserler kaleme aldı.
Yazar bu eseriyle okurları yüreğimizde iz bırakan sosyal konuları düşünmeye davet etmekte.
Beğeniyle okuyacağınızı umuyoruz.
Avluda gezindi. Havuzun kenarına geldi. Saatlerce çalışarak temizledikleri havuza, kuru dallar, yapraklar düşmüştü. Bahçede döndü dolaştı.
Yemekhaneye geldi. İçeriye girerken dönüp yürüdü. Kapının biraz ilerisindeki beton merdivenden yemekhanenin üst katına çıktı. Kocaman yerdeki, yan yana dizilmiş ikişer katlı demir ranzalarda yataklar seriliydi. İçerisi ağır rutubet kokuyordu. Yer yer pamuklaşmış, kararmış, yeşillenmiş tavandan, duvarlara tozlu örümcek ağları sarkıyordu, her yer kir pas içindeydi.
Beton merdivenden avluya indi. "Bahçıvanlık işi aramadığım zamanlarda ne yapayım?... Otelde böyle bomboş oturmakla, olmaz. Çalışmalıyım. Yönetici şu işi yapacaksın dememişti, ne yapabilirim?" diye düşündü. "Buldum!... Buldum!... Otelin bahçesindeki çiçeklerin, ağaç köklerinin topraklarını havalandırırım. Otelde güzel güzel çalışacak iş mi yok" diye sevindi. Yemekhanenin kapısı önündeydi. Akşam olmuştu. Avlunun, yemekhanenin elektrik lambaları yandı. O anda yemekhanenin kapısı açıldı. Ali Kadir: "Neredesin? Yemek yiyeceğiz!" dedi...
Yazar bu eseriyle okurları yüreğimizde iz bırakan sosyal konuları düşünmeye davet etmekte.
Beğeniyle okuyacağınızı umuyoruz.
Avluda gezindi. Havuzun kenarına geldi. Saatlerce çalışarak temizledikleri havuza, kuru dallar, yapraklar düşmüştü. Bahçede döndü dolaştı.
Yemekhaneye geldi. İçeriye girerken dönüp yürüdü. Kapının biraz ilerisindeki beton merdivenden yemekhanenin üst katına çıktı. Kocaman yerdeki, yan yana dizilmiş ikişer katlı demir ranzalarda yataklar seriliydi. İçerisi ağır rutubet kokuyordu. Yer yer pamuklaşmış, kararmış, yeşillenmiş tavandan, duvarlara tozlu örümcek ağları sarkıyordu, her yer kir pas içindeydi.
Beton merdivenden avluya indi. "Bahçıvanlık işi aramadığım zamanlarda ne yapayım?... Otelde böyle bomboş oturmakla, olmaz. Çalışmalıyım. Yönetici şu işi yapacaksın dememişti, ne yapabilirim?" diye düşündü. "Buldum!... Buldum!... Otelin bahçesindeki çiçeklerin, ağaç köklerinin topraklarını havalandırırım. Otelde güzel güzel çalışacak iş mi yok" diye sevindi. Yemekhanenin kapısı önündeydi. Akşam olmuştu. Avlunun, yemekhanenin elektrik lambaları yandı. O anda yemekhanenin kapısı açıldı. Ali Kadir: "Neredesin? Yemek yiyeceğiz!" dedi...
Alp Yergök, yeni bir yazar yeni bir soluk. İlk kitabının satışa çıkması ve beğenilmesi diğerlerine ilham oldu. Bir solukta okunabilecek yeni eserler kaleme aldı.
Yazar bu eseriyle okurları yüreğimizde iz bırakan sosyal konuları düşünmeye davet etmekte.
Beğeniyle okuyacağınızı umuyoruz.
Avluda gezindi. Havuzun kenarına geldi. Saatlerce çalışarak temizledikleri havuza, kuru dallar, yapraklar düşmüştü. Bahçede döndü dolaştı.
Yemekhaneye geldi. İçeriye girerken dönüp yürüdü. Kapının biraz ilerisindeki beton merdivenden yemekhanenin üst katına çıktı. Kocaman yerdeki, yan yana dizilmiş ikişer katlı demir ranzalarda yataklar seriliydi. İçerisi ağır rutubet kokuyordu. Yer yer pamuklaşmış, kararmış, yeşillenmiş tavandan, duvarlara tozlu örümcek ağları sarkıyordu, her yer kir pas içindeydi.
Beton merdivenden avluya indi. "Bahçıvanlık işi aramadığım zamanlarda ne yapayım?... Otelde böyle bomboş oturmakla, olmaz. Çalışmalıyım. Yönetici şu işi yapacaksın dememişti, ne yapabilirim?" diye düşündü. "Buldum!... Buldum!... Otelin bahçesindeki çiçeklerin, ağaç köklerinin topraklarını havalandırırım. Otelde güzel güzel çalışacak iş mi yok" diye sevindi. Yemekhanenin kapısı önündeydi. Akşam olmuştu. Avlunun, yemekhanenin elektrik lambaları yandı. O anda yemekhanenin kapısı açıldı. Ali Kadir: "Neredesin? Yemek yiyeceğiz!" dedi...
Yazar bu eseriyle okurları yüreğimizde iz bırakan sosyal konuları düşünmeye davet etmekte.
Beğeniyle okuyacağınızı umuyoruz.
Avluda gezindi. Havuzun kenarına geldi. Saatlerce çalışarak temizledikleri havuza, kuru dallar, yapraklar düşmüştü. Bahçede döndü dolaştı.
Yemekhaneye geldi. İçeriye girerken dönüp yürüdü. Kapının biraz ilerisindeki beton merdivenden yemekhanenin üst katına çıktı. Kocaman yerdeki, yan yana dizilmiş ikişer katlı demir ranzalarda yataklar seriliydi. İçerisi ağır rutubet kokuyordu. Yer yer pamuklaşmış, kararmış, yeşillenmiş tavandan, duvarlara tozlu örümcek ağları sarkıyordu, her yer kir pas içindeydi.
Beton merdivenden avluya indi. "Bahçıvanlık işi aramadığım zamanlarda ne yapayım?... Otelde böyle bomboş oturmakla, olmaz. Çalışmalıyım. Yönetici şu işi yapacaksın dememişti, ne yapabilirim?" diye düşündü. "Buldum!... Buldum!... Otelin bahçesindeki çiçeklerin, ağaç köklerinin topraklarını havalandırırım. Otelde güzel güzel çalışacak iş mi yok" diye sevindi. Yemekhanenin kapısı önündeydi. Akşam olmuştu. Avlunun, yemekhanenin elektrik lambaları yandı. O anda yemekhanenin kapısı açıldı. Ali Kadir: "Neredesin? Yemek yiyeceğiz!" dedi...
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.