Bizans İmparatorluğu Tarihi

Stok Kodu:
9789759146153
Boyut:
140-230
Sayfa Sayısı:
320
Basım Yeri:
İstanbul
Basım Tarihi:
2006-01
Çeviren:
Haluk Şaman
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
5.00
4.00
9789759146153
53121
Bizans İmparatorluğu Tarihi
Bizans İmparatorluğu Tarihi
4.002
Hiçbir insan, İmparator un sahip olduğu ka­dar ölçüsüz, karmaşık bir güce sahip değildi. O, birbi­rini izleyiş sırasını sürdürdüğü Romalı Sezarlar gibi mutlak bir iktidarın sahibi, Tanrı nın kendisi tara­fından Kilise nin en yüksek yol göstericisi olarak seçil­miş, Tanrı nın insanlar arasında ve dünya üzerindeki temsilcisi, dünyevi konularda olduğu gibi, ruhani konu­larda da kanun yapıcısıydı. Taç giyme töreninin İmparatora bağışladığı karakter, onu insanlardan o dere­ce uzaklaştırıyordu ki gücünü Tanrı dan başkasından almazmış gibi görünüyordu. Bu andan başlayarak; ön­ceki kişiliğinin ve soyunun ne hükmü olurdu' Tahta çıkış, yeni bir doğuştu. Senatonun seçimi, halkın ve ordu­nun onayı bir formaliteden başka bir şey değildi. Vera­set bile meşrulukta rol oynamıyordu. Kendine taç giydirtmeyi başarınca; kim olursa olsun, bir saltanat sahibi kutsal hale geliyordu. Tanrı tara­fından seçilmiş bulunmasından ötürü İmparator, geçmi­şinin hesabını vermekle yükümlü değildi. Hiçbir ad, Bizans ınki kadar itibara ve üne sahip olamamıştır; muazzam ve karmakarışık faciaların birbiri ardınca daha göz alıcı bir akışını hayallerde canlandıracak bir başka ad bulunamaz. Konstantin, adını taşıyan şehrin dünyanın gözlerini kamaştırmasını istemişti. Bunu gururunun, dehasının, hayallerinin ölçüsünde gerçekleştirmişti ama onu dünyanın hay­ranlığına bir efsane konusu yaparken, bu parlak madalyonun öbür yüzünün kaderini de tayin etmekteydi. Hayranlık hırs haline geliyor ve onu bin yıl boyunca, bütün milletlerde vahşi bir ele geçir­me arzusu uyandıran av haline getiriyordu. Bi­zans için felaket olan ve İmparatorun esir düşmesi ile sonuçlanan Malazgirt Meydan Savaşı, İmparatorlu­ğun hayatında bir dönüm noktası oluşturan tarihler­den biridir; en zengin ve en güçlü Anadolu eyaletleri bundan böyle Türklere ait olmaktaydı. Kuşatmanın yaklaştığının ve bütün umutların ortadan kalkmış bulunduğunun bi­lindiği sırada, halk son bir dini çırpınışla sarsılmıştı. Romalı bir kardinal, İsidore gelerek Ayasofya da bir­leşme şerefine resmi bir ayin yapmıştı. Bu olay, İstan­bul un ya Türk ya da Roma boyunduruğuna girmeye mahkum olduğunu gören Ortodoksları çileden çıkardı ve onlarda Türkleri tercih ettiler. 29 Mayıs 1453 te İstanbul düştü ve Osmanlı İmparatorluğu Bizans ın mirasını devralarak, Doğu Roma İmparatorluğunun yönünü batıya çevirdi.
Hiçbir insan, İmparator un sahip olduğu ka­dar ölçüsüz, karmaşık bir güce sahip değildi. O, birbi­rini izleyiş sırasını sürdürdüğü Romalı Sezarlar gibi mutlak bir iktidarın sahibi, Tanrı nın kendisi tara­fından Kilise nin en yüksek yol göstericisi olarak seçil­miş, Tanrı nın insanlar arasında ve dünya üzerindeki temsilcisi, dünyevi konularda olduğu gibi, ruhani konu­larda da kanun yapıcısıydı. Taç giyme töreninin İmparatora bağışladığı karakter, onu insanlardan o dere­ce uzaklaştırıyordu ki gücünü Tanrı dan başkasından almazmış gibi görünüyordu. Bu andan başlayarak; ön­ceki kişiliğinin ve soyunun ne hükmü olurdu' Tahta çıkış, yeni bir doğuştu. Senatonun seçimi, halkın ve ordu­nun onayı bir formaliteden başka bir şey değildi. Vera­set bile meşrulukta rol oynamıyordu. Kendine taç giydirtmeyi başarınca; kim olursa olsun, bir saltanat sahibi kutsal hale geliyordu. Tanrı tara­fından seçilmiş bulunmasından ötürü İmparator, geçmi­şinin hesabını vermekle yükümlü değildi. Hiçbir ad, Bizans ınki kadar itibara ve üne sahip olamamıştır; muazzam ve karmakarışık faciaların birbiri ardınca daha göz alıcı bir akışını hayallerde canlandıracak bir başka ad bulunamaz. Konstantin, adını taşıyan şehrin dünyanın gözlerini kamaştırmasını istemişti. Bunu gururunun, dehasının, hayallerinin ölçüsünde gerçekleştirmişti ama onu dünyanın hay­ranlığına bir efsane konusu yaparken, bu parlak madalyonun öbür yüzünün kaderini de tayin etmekteydi. Hayranlık hırs haline geliyor ve onu bin yıl boyunca, bütün milletlerde vahşi bir ele geçir­me arzusu uyandıran av haline getiriyordu. Bi­zans için felaket olan ve İmparatorun esir düşmesi ile sonuçlanan Malazgirt Meydan Savaşı, İmparatorlu­ğun hayatında bir dönüm noktası oluşturan tarihler­den biridir; en zengin ve en güçlü Anadolu eyaletleri bundan böyle Türklere ait olmaktaydı. Kuşatmanın yaklaştığının ve bütün umutların ortadan kalkmış bulunduğunun bi­lindiği sırada, halk son bir dini çırpınışla sarsılmıştı. Romalı bir kardinal, İsidore gelerek Ayasofya da bir­leşme şerefine resmi bir ayin yapmıştı. Bu olay, İstan­bul un ya Türk ya da Roma boyunduruğuna girmeye mahkum olduğunu gören Ortodoksları çileden çıkardı ve onlarda Türkleri tercih ettiler. 29 Mayıs 1453 te İstanbul düştü ve Osmanlı İmparatorluğu Bizans ın mirasını devralarak, Doğu Roma İmparatorluğunun yönünü batıya çevirdi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat