9789755396996
536154
https://www.turkishbooks.com/books/bir-tuhaf-intikam-p536154.html
Bir Tuhaf İntikam
3.333
Adaletten kaçabilirsiniz; ama intikamdan kaçılmaz.
Bir Tuhaf İntikam 12 Eylül günlerinde bir gece vakti gözaltına alınan ve gördüğü işkence sonucu felç olan, sonrasında intihar eden kardeşinin intikamını almaya ant içmiş bir adamın hikayesini anlatıyor. Roman kahramanıyla birlikte küçük bir Ege kasabasından Londraya, İstanbuldan Parise uzanan Bir Tuhaf İntikam yolculuğu sıkıntı ve acılarla dolu bir tarihin unutulmaya yüz tutmuş ayrıntılarına can veriyor. Kardeşini genç yaşta kaybetmenin acısına, çıplak bir şiddete, adaletsizliğe, toplumun suç ortaklığına kadar uzanan suskunluğuna ve sonrasında insanları inkarcılığa sürükleyen bellek yitimine isyan eden bir adamın hesaplaşmasını aktarmış Uğur Erkman bu romanında. Sadece suçlularla değil kendisiyle de hesaplaşacaktır bu öfkeli ve acılı adam.
Temmuzda Ölüm ve Gölgeler ve Kurumuş Nehrin Yatağında romanlarının yazarı Uğur Erkman yeni romanı Bir Tuhaf İntikamda bir kez daha ihanet ve intikam, vicdan ve adalet temaları etrafında örmüş hikayesini.
bu filmde eksik olan, beni rahatsız eden bir şey olduğunu düşünüyordum. Sanki son bobin çekilmemişti, eksikti, kayıptı, film bitmemişti. Bakkalın yığılıp, yere serilmesiyle, ışıklar yanıyordu, ama seyirci tatmin olmamış bir halde çıkıyordu salondan. Protesto ediyordu, ıslıkladığı bile oluyordu. O tek seyirci, yani ben, Tarık Serin, akıp giden bu hayalî filimde olup, bitenleri, Hacının, bakkal Salihin yüzündeki korkuyu, dehşeti, filmi hem çeken, hem izleyen kişi olarak keyifle, zevkle, alınmış o öcün gururuyla seyrediyorsam da, bu ucu açık, bitmemiş hikâye beni sarmıyordu, tatmin etmiyordu. Bir şeyler oturmuyordu, tamamlanmamıştı, eksikti, yarımdı. Doğrusu başlangıç iyiydi. Geçmişten gelen biri, bir sakin intikamcı iki kötü adama yaptıklarının bedelini canlarıyla ödetiyordu: The end! Peki başka? Başka kötü yok muydu? Biri doğrudan, diğeri dolaylı olarak olaya karışmış bu iki kötünün ölümü, hikâyeyi tamamlamaya yeterli miydi?
Bir Tuhaf İntikam yakın tarihimizi, adalet ve vicdandan yoksunu bir toplumun yarattığı acıları, bunların bireysel hayatlarda bıraktığı izleri gözler önüne seren ve geçmişle yüzleştiren bir roman
Bir Tuhaf İntikam 12 Eylül günlerinde bir gece vakti gözaltına alınan ve gördüğü işkence sonucu felç olan, sonrasında intihar eden kardeşinin intikamını almaya ant içmiş bir adamın hikayesini anlatıyor. Roman kahramanıyla birlikte küçük bir Ege kasabasından Londraya, İstanbuldan Parise uzanan Bir Tuhaf İntikam yolculuğu sıkıntı ve acılarla dolu bir tarihin unutulmaya yüz tutmuş ayrıntılarına can veriyor. Kardeşini genç yaşta kaybetmenin acısına, çıplak bir şiddete, adaletsizliğe, toplumun suç ortaklığına kadar uzanan suskunluğuna ve sonrasında insanları inkarcılığa sürükleyen bellek yitimine isyan eden bir adamın hesaplaşmasını aktarmış Uğur Erkman bu romanında. Sadece suçlularla değil kendisiyle de hesaplaşacaktır bu öfkeli ve acılı adam.
Temmuzda Ölüm ve Gölgeler ve Kurumuş Nehrin Yatağında romanlarının yazarı Uğur Erkman yeni romanı Bir Tuhaf İntikamda bir kez daha ihanet ve intikam, vicdan ve adalet temaları etrafında örmüş hikayesini.
bu filmde eksik olan, beni rahatsız eden bir şey olduğunu düşünüyordum. Sanki son bobin çekilmemişti, eksikti, kayıptı, film bitmemişti. Bakkalın yığılıp, yere serilmesiyle, ışıklar yanıyordu, ama seyirci tatmin olmamış bir halde çıkıyordu salondan. Protesto ediyordu, ıslıkladığı bile oluyordu. O tek seyirci, yani ben, Tarık Serin, akıp giden bu hayalî filimde olup, bitenleri, Hacının, bakkal Salihin yüzündeki korkuyu, dehşeti, filmi hem çeken, hem izleyen kişi olarak keyifle, zevkle, alınmış o öcün gururuyla seyrediyorsam da, bu ucu açık, bitmemiş hikâye beni sarmıyordu, tatmin etmiyordu. Bir şeyler oturmuyordu, tamamlanmamıştı, eksikti, yarımdı. Doğrusu başlangıç iyiydi. Geçmişten gelen biri, bir sakin intikamcı iki kötü adama yaptıklarının bedelini canlarıyla ödetiyordu: The end! Peki başka? Başka kötü yok muydu? Biri doğrudan, diğeri dolaylı olarak olaya karışmış bu iki kötünün ölümü, hikâyeyi tamamlamaya yeterli miydi?
Bir Tuhaf İntikam yakın tarihimizi, adalet ve vicdandan yoksunu bir toplumun yarattığı acıları, bunların bireysel hayatlarda bıraktığı izleri gözler önüne seren ve geçmişle yüzleştiren bir roman
Adaletten kaçabilirsiniz; ama intikamdan kaçılmaz.
Bir Tuhaf İntikam 12 Eylül günlerinde bir gece vakti gözaltına alınan ve gördüğü işkence sonucu felç olan, sonrasında intihar eden kardeşinin intikamını almaya ant içmiş bir adamın hikayesini anlatıyor. Roman kahramanıyla birlikte küçük bir Ege kasabasından Londraya, İstanbuldan Parise uzanan Bir Tuhaf İntikam yolculuğu sıkıntı ve acılarla dolu bir tarihin unutulmaya yüz tutmuş ayrıntılarına can veriyor. Kardeşini genç yaşta kaybetmenin acısına, çıplak bir şiddete, adaletsizliğe, toplumun suç ortaklığına kadar uzanan suskunluğuna ve sonrasında insanları inkarcılığa sürükleyen bellek yitimine isyan eden bir adamın hesaplaşmasını aktarmış Uğur Erkman bu romanında. Sadece suçlularla değil kendisiyle de hesaplaşacaktır bu öfkeli ve acılı adam.
Temmuzda Ölüm ve Gölgeler ve Kurumuş Nehrin Yatağında romanlarının yazarı Uğur Erkman yeni romanı Bir Tuhaf İntikamda bir kez daha ihanet ve intikam, vicdan ve adalet temaları etrafında örmüş hikayesini.
bu filmde eksik olan, beni rahatsız eden bir şey olduğunu düşünüyordum. Sanki son bobin çekilmemişti, eksikti, kayıptı, film bitmemişti. Bakkalın yığılıp, yere serilmesiyle, ışıklar yanıyordu, ama seyirci tatmin olmamış bir halde çıkıyordu salondan. Protesto ediyordu, ıslıkladığı bile oluyordu. O tek seyirci, yani ben, Tarık Serin, akıp giden bu hayalî filimde olup, bitenleri, Hacının, bakkal Salihin yüzündeki korkuyu, dehşeti, filmi hem çeken, hem izleyen kişi olarak keyifle, zevkle, alınmış o öcün gururuyla seyrediyorsam da, bu ucu açık, bitmemiş hikâye beni sarmıyordu, tatmin etmiyordu. Bir şeyler oturmuyordu, tamamlanmamıştı, eksikti, yarımdı. Doğrusu başlangıç iyiydi. Geçmişten gelen biri, bir sakin intikamcı iki kötü adama yaptıklarının bedelini canlarıyla ödetiyordu: The end! Peki başka? Başka kötü yok muydu? Biri doğrudan, diğeri dolaylı olarak olaya karışmış bu iki kötünün ölümü, hikâyeyi tamamlamaya yeterli miydi?
Bir Tuhaf İntikam yakın tarihimizi, adalet ve vicdandan yoksunu bir toplumun yarattığı acıları, bunların bireysel hayatlarda bıraktığı izleri gözler önüne seren ve geçmişle yüzleştiren bir roman
Bir Tuhaf İntikam 12 Eylül günlerinde bir gece vakti gözaltına alınan ve gördüğü işkence sonucu felç olan, sonrasında intihar eden kardeşinin intikamını almaya ant içmiş bir adamın hikayesini anlatıyor. Roman kahramanıyla birlikte küçük bir Ege kasabasından Londraya, İstanbuldan Parise uzanan Bir Tuhaf İntikam yolculuğu sıkıntı ve acılarla dolu bir tarihin unutulmaya yüz tutmuş ayrıntılarına can veriyor. Kardeşini genç yaşta kaybetmenin acısına, çıplak bir şiddete, adaletsizliğe, toplumun suç ortaklığına kadar uzanan suskunluğuna ve sonrasında insanları inkarcılığa sürükleyen bellek yitimine isyan eden bir adamın hesaplaşmasını aktarmış Uğur Erkman bu romanında. Sadece suçlularla değil kendisiyle de hesaplaşacaktır bu öfkeli ve acılı adam.
Temmuzda Ölüm ve Gölgeler ve Kurumuş Nehrin Yatağında romanlarının yazarı Uğur Erkman yeni romanı Bir Tuhaf İntikamda bir kez daha ihanet ve intikam, vicdan ve adalet temaları etrafında örmüş hikayesini.
bu filmde eksik olan, beni rahatsız eden bir şey olduğunu düşünüyordum. Sanki son bobin çekilmemişti, eksikti, kayıptı, film bitmemişti. Bakkalın yığılıp, yere serilmesiyle, ışıklar yanıyordu, ama seyirci tatmin olmamış bir halde çıkıyordu salondan. Protesto ediyordu, ıslıkladığı bile oluyordu. O tek seyirci, yani ben, Tarık Serin, akıp giden bu hayalî filimde olup, bitenleri, Hacının, bakkal Salihin yüzündeki korkuyu, dehşeti, filmi hem çeken, hem izleyen kişi olarak keyifle, zevkle, alınmış o öcün gururuyla seyrediyorsam da, bu ucu açık, bitmemiş hikâye beni sarmıyordu, tatmin etmiyordu. Bir şeyler oturmuyordu, tamamlanmamıştı, eksikti, yarımdı. Doğrusu başlangıç iyiydi. Geçmişten gelen biri, bir sakin intikamcı iki kötü adama yaptıklarının bedelini canlarıyla ödetiyordu: The end! Peki başka? Başka kötü yok muydu? Biri doğrudan, diğeri dolaylı olarak olaya karışmış bu iki kötünün ölümü, hikâyeyi tamamlamaya yeterli miydi?
Bir Tuhaf İntikam yakın tarihimizi, adalet ve vicdandan yoksunu bir toplumun yarattığı acıları, bunların bireysel hayatlarda bıraktığı izleri gözler önüne seren ve geçmişle yüzleştiren bir roman
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.