9789750704154
35321
https://www.turkishbooks.com/books/beyaz-dag-p35321.html
Beyaz Dağ
8.28
Jorge Semprun, Avrupa´nın yirminci yizyıldaki sancılarını, özellikle İkinci Dünya Savaşı´nı yaşamış bir yazar. Gerek doğum yeri olan İspanya´da, gerekse sürgün gittiği Fransa´da hem Nazi dehşetini yaşadı, hem de ona karşı savaştı. Semprun´un bugüne kadar imza attığı edebiyat yapıtlarında da, film senaryolarında da bu anıların izleri vardır. Beyaz Dağ´da da, kahramanlarının ağzından gene Semprun konuşuyor. Romanda, yazar Juan Larrea, ressam Antoine de Stermaria ve yönetmen Karel Kepela, 1982yılında Normandiya´daki bir evde bir araya gelirler. Rastlantıların da yardımcı olduğu bu buluşmada iki de kadın vardır. Madrid´ten, Venedik´ten, Prag´dan, müzelerden söz ederler; yüzyıla damgasını vuran olayların izleriyle dolu olan bu yerler, onların kişisel dramlarının da tanığı ortamlardır. Semprun, bu beş kişinin birlikte geçirdiği iki günü anlatırken, Avrupa´nın geçmişi, yirminci yüzyılda yaşanan dehşet, bunun kültürel temelleri üzerine düşünüyor. Avrupa kimliğini kuran düşünceleri, Kafka´dan Marx´a, Musil´den Lenin´e kadar pek çok adın yer aldığı bir insanlık coğrafyasını, insanlık durumunu tartışıyor. Jorge Semprun, insanlığın tükendiği anlara tanıklık ediyor.
Jorge Semprun, Avrupa´nın yirminci yizyıldaki sancılarını, özellikle İkinci Dünya Savaşı´nı yaşamış bir yazar. Gerek doğum yeri olan İspanya´da, gerekse sürgün gittiği Fransa´da hem Nazi dehşetini yaşadı, hem de ona karşı savaştı. Semprun´un bugüne kadar imza attığı edebiyat yapıtlarında da, film senaryolarında da bu anıların izleri vardır. Beyaz Dağ´da da, kahramanlarının ağzından gene Semprun konuşuyor. Romanda, yazar Juan Larrea, ressam Antoine de Stermaria ve yönetmen Karel Kepela, 1982yılında Normandiya´daki bir evde bir araya gelirler. Rastlantıların da yardımcı olduğu bu buluşmada iki de kadın vardır. Madrid´ten, Venedik´ten, Prag´dan, müzelerden söz ederler; yüzyıla damgasını vuran olayların izleriyle dolu olan bu yerler, onların kişisel dramlarının da tanığı ortamlardır. Semprun, bu beş kişinin birlikte geçirdiği iki günü anlatırken, Avrupa´nın geçmişi, yirminci yüzyılda yaşanan dehşet, bunun kültürel temelleri üzerine düşünüyor. Avrupa kimliğini kuran düşünceleri, Kafka´dan Marx´a, Musil´den Lenin´e kadar pek çok adın yer aldığı bir insanlık coğrafyasını, insanlık durumunu tartışıyor. Jorge Semprun, insanlığın tükendiği anlara tanıklık ediyor.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.