9786257268837
513936
https://www.turkishbooks.com/books/beyani-tefsir-metodu-p513936.html
Beyani Tefsir Metodu Fâdıl Sâlih es-Sâmerrâî Örneği
12.096
Kur'ân-ı Kerim açık delilleri ile insanlığı hidayete sevk, doğru yola irşad ve gösterdiği iman
esaslarına dayalı faziletli bir hayatı tesis etmek için, Allah Teâlâ tarafından Cebrail (a.s.)
vasıtasıyla Peygamber (s.a.v.)'e "Arapça bir Kitap" olarak yirmi üç senede indirilmiştir. Bu yüce
kitap, inananlar için sadece mukaddes bir vahiy olmamış, aynı zamanda hayatlarının rehberi,
ruhlarının gıdası, ibadetlerinin esası, ahlaklarının temeli ve edebiyatlarının bir şaheseri olmuştur.
Kur'ân-ı Kerîm, ihtiva ettiği üslup ve fikir sistemiyle muhataplarını dehşete düşürmüş ve
asrındaki edebiyat otoritelerini aciz bırakmıştır. Gönüllere hoş gelen üslubu, lafızlarının inceliği,
manalarının çekiciliği ve güzelliği, insanın madde ve ruhuna hitap edişi, sözlerinin yerli yerinde
oluşu, tekrarlarının usandırmayışı, müşahede ve tefekküre davet edişi, kısacası prensiplerinin
yüceliği ve insanoğlu için her iki âlemin saadetini temin etme vazifesini üzerine almasıyla her
asırda müfessirlerin ve belâğat sahiplerinin ilgi odağı olmuştur. Tenzil döneminden günümüze
kadar Kur'ân'ın dil ve üslup inceliklerine ağırlık veren tefsir çalışmalarıyla bu ilgi diri
tutulmuştur.
Yirminci yüzyılda kendine ait yöntemleri, temsilcileri ve literatürü olan tefsir akımlarının ortaya
çıkmasıyla birlikte bu alandaki çalışmalar yeni bir ivme kazanmıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak
Emîn el-Hûlî (ö. 1966)'nin kurup, zevcesi ve takipçisi Âişe Abdurrahmân Bintu'ş-Şâti' (ö.
1998)'in geliştirdiği ve Fâdıl Sâlih es-Sâmerrâî'nin de genişleterek dört ciltlik tefsiriyle
taçlandırdığı "beyânî tefsir" adında "yeni bir metot" ortaya çıkmıştır. Ancak bu metot, yeterince
incelenmemiş ve özellikle tatbikî yönü ihmal edilmiştir.
esaslarına dayalı faziletli bir hayatı tesis etmek için, Allah Teâlâ tarafından Cebrail (a.s.)
vasıtasıyla Peygamber (s.a.v.)'e "Arapça bir Kitap" olarak yirmi üç senede indirilmiştir. Bu yüce
kitap, inananlar için sadece mukaddes bir vahiy olmamış, aynı zamanda hayatlarının rehberi,
ruhlarının gıdası, ibadetlerinin esası, ahlaklarının temeli ve edebiyatlarının bir şaheseri olmuştur.
Kur'ân-ı Kerîm, ihtiva ettiği üslup ve fikir sistemiyle muhataplarını dehşete düşürmüş ve
asrındaki edebiyat otoritelerini aciz bırakmıştır. Gönüllere hoş gelen üslubu, lafızlarının inceliği,
manalarının çekiciliği ve güzelliği, insanın madde ve ruhuna hitap edişi, sözlerinin yerli yerinde
oluşu, tekrarlarının usandırmayışı, müşahede ve tefekküre davet edişi, kısacası prensiplerinin
yüceliği ve insanoğlu için her iki âlemin saadetini temin etme vazifesini üzerine almasıyla her
asırda müfessirlerin ve belâğat sahiplerinin ilgi odağı olmuştur. Tenzil döneminden günümüze
kadar Kur'ân'ın dil ve üslup inceliklerine ağırlık veren tefsir çalışmalarıyla bu ilgi diri
tutulmuştur.
Yirminci yüzyılda kendine ait yöntemleri, temsilcileri ve literatürü olan tefsir akımlarının ortaya
çıkmasıyla birlikte bu alandaki çalışmalar yeni bir ivme kazanmıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak
Emîn el-Hûlî (ö. 1966)'nin kurup, zevcesi ve takipçisi Âişe Abdurrahmân Bintu'ş-Şâti' (ö.
1998)'in geliştirdiği ve Fâdıl Sâlih es-Sâmerrâî'nin de genişleterek dört ciltlik tefsiriyle
taçlandırdığı "beyânî tefsir" adında "yeni bir metot" ortaya çıkmıştır. Ancak bu metot, yeterince
incelenmemiş ve özellikle tatbikî yönü ihmal edilmiştir.
Kur'ân-ı Kerim açık delilleri ile insanlığı hidayete sevk, doğru yola irşad ve gösterdiği iman
esaslarına dayalı faziletli bir hayatı tesis etmek için, Allah Teâlâ tarafından Cebrail (a.s.)
vasıtasıyla Peygamber (s.a.v.)'e "Arapça bir Kitap" olarak yirmi üç senede indirilmiştir. Bu yüce
kitap, inananlar için sadece mukaddes bir vahiy olmamış, aynı zamanda hayatlarının rehberi,
ruhlarının gıdası, ibadetlerinin esası, ahlaklarının temeli ve edebiyatlarının bir şaheseri olmuştur.
Kur'ân-ı Kerîm, ihtiva ettiği üslup ve fikir sistemiyle muhataplarını dehşete düşürmüş ve
asrındaki edebiyat otoritelerini aciz bırakmıştır. Gönüllere hoş gelen üslubu, lafızlarının inceliği,
manalarının çekiciliği ve güzelliği, insanın madde ve ruhuna hitap edişi, sözlerinin yerli yerinde
oluşu, tekrarlarının usandırmayışı, müşahede ve tefekküre davet edişi, kısacası prensiplerinin
yüceliği ve insanoğlu için her iki âlemin saadetini temin etme vazifesini üzerine almasıyla her
asırda müfessirlerin ve belâğat sahiplerinin ilgi odağı olmuştur. Tenzil döneminden günümüze
kadar Kur'ân'ın dil ve üslup inceliklerine ağırlık veren tefsir çalışmalarıyla bu ilgi diri
tutulmuştur.
Yirminci yüzyılda kendine ait yöntemleri, temsilcileri ve literatürü olan tefsir akımlarının ortaya
çıkmasıyla birlikte bu alandaki çalışmalar yeni bir ivme kazanmıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak
Emîn el-Hûlî (ö. 1966)'nin kurup, zevcesi ve takipçisi Âişe Abdurrahmân Bintu'ş-Şâti' (ö.
1998)'in geliştirdiği ve Fâdıl Sâlih es-Sâmerrâî'nin de genişleterek dört ciltlik tefsiriyle
taçlandırdığı "beyânî tefsir" adında "yeni bir metot" ortaya çıkmıştır. Ancak bu metot, yeterince
incelenmemiş ve özellikle tatbikî yönü ihmal edilmiştir.
esaslarına dayalı faziletli bir hayatı tesis etmek için, Allah Teâlâ tarafından Cebrail (a.s.)
vasıtasıyla Peygamber (s.a.v.)'e "Arapça bir Kitap" olarak yirmi üç senede indirilmiştir. Bu yüce
kitap, inananlar için sadece mukaddes bir vahiy olmamış, aynı zamanda hayatlarının rehberi,
ruhlarının gıdası, ibadetlerinin esası, ahlaklarının temeli ve edebiyatlarının bir şaheseri olmuştur.
Kur'ân-ı Kerîm, ihtiva ettiği üslup ve fikir sistemiyle muhataplarını dehşete düşürmüş ve
asrındaki edebiyat otoritelerini aciz bırakmıştır. Gönüllere hoş gelen üslubu, lafızlarının inceliği,
manalarının çekiciliği ve güzelliği, insanın madde ve ruhuna hitap edişi, sözlerinin yerli yerinde
oluşu, tekrarlarının usandırmayışı, müşahede ve tefekküre davet edişi, kısacası prensiplerinin
yüceliği ve insanoğlu için her iki âlemin saadetini temin etme vazifesini üzerine almasıyla her
asırda müfessirlerin ve belâğat sahiplerinin ilgi odağı olmuştur. Tenzil döneminden günümüze
kadar Kur'ân'ın dil ve üslup inceliklerine ağırlık veren tefsir çalışmalarıyla bu ilgi diri
tutulmuştur.
Yirminci yüzyılda kendine ait yöntemleri, temsilcileri ve literatürü olan tefsir akımlarının ortaya
çıkmasıyla birlikte bu alandaki çalışmalar yeni bir ivme kazanmıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak
Emîn el-Hûlî (ö. 1966)'nin kurup, zevcesi ve takipçisi Âişe Abdurrahmân Bintu'ş-Şâti' (ö.
1998)'in geliştirdiği ve Fâdıl Sâlih es-Sâmerrâî'nin de genişleterek dört ciltlik tefsiriyle
taçlandırdığı "beyânî tefsir" adında "yeni bir metot" ortaya çıkmıştır. Ancak bu metot, yeterince
incelenmemiş ve özellikle tatbikî yönü ihmal edilmiştir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.