Astarabadlı

Stok Kodu:
9786059327374
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
144
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-04
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
4.44
3.56
9786059327374
558253
Astarabadlı
Astarabadlı
3.555
Nesimi, Seyyid Şerif'in meydanda acımasızca katledildiği yerden geçiyordu şimdi,

oraya gelince durdu. Eğildi, güneşin altında kavrulan sapsarı topraktan bir avuç aldı.

Toprağı, avuçlarını patlatırcasına sıkarak doğruldu. Yüzü gökyüzüne dönük,

yumrukları taş gibi sert... Avuçlarından kurtulan bir tutam toprak, geldiği yere geri

dönüyor parmaklarının arasından... Ali, bir mızrak gibi dimdik meydanın

ortasında... Kulaklarında kırbaç şaklamaları Ali'nin... Kulaklarında Enel-Hak

sesleri... İnip kalkan sağlı sollu kırbaç tutan iki kol gözlerinde... O kollarda kan

lekeleri... Yoldaşının sağa sola sıçrayan kanları... Terden yüzüne yapışmış uzun,

siyah saçları... Gözlerinin önünde iki kanlı cellat... Yüzüne dökülmüş uzun simsiyah

saçlarının arasından görünen, ter içinde gülümseyen ve acı çeken bembeyaz ve çok

güzel bir yüz... Ayaklarına kadar yuvarlanıp gelen bir insan ölüsü... Bir seyyid

ölüsü... Bir can yoldaşın ölüsü... Bir zalimin atının kişnemeleri, o atın toynakları... O

toynakların altında kütür kütür kırılan ince, zarif bir insan bedeni... Ali'nin can

yoldaşının bedeni... Yağız bir at... O atın gözünden dökülen iki damla yaş... Sessiz,

yıkılmış, viran olmuş bir şehir... Tebriz... Celladının evine götüren bir yolculuk...

Nahçıvan... Gönlü yanmış bir şehrin bir virane meydanı... Geçil Meydanı... O

meydana sinmiş sayısız acı... O meydanda bir yolcu... Ali... Şair İmadüddin Nesimi

El-Tebrizi... Alinin aklında üstü Ayet'el-Kürsi işlemeli, kırmızı kabzalı bir kılıç...

Eliyle ağzını kapamakta büyük şair... İçinde volkana dönmüş hıçkırıklar patlıyor

ardı arkasına Ali'nin. Dinmek bilmiyor gönlündeki sızı... Geçil Kapısı Meydanı'nda

kırbaç sesleri... Uğursuz bir rüzgâr, bir fetva, bir zalim ve bir seyyid... Ali'nin

sıkılmış dişlerinin arasından dökülenbir beyit:
Nesimi, Seyyid Şerif'in meydanda acımasızca katledildiği yerden geçiyordu şimdi,

oraya gelince durdu. Eğildi, güneşin altında kavrulan sapsarı topraktan bir avuç aldı.

Toprağı, avuçlarını patlatırcasına sıkarak doğruldu. Yüzü gökyüzüne dönük,

yumrukları taş gibi sert... Avuçlarından kurtulan bir tutam toprak, geldiği yere geri

dönüyor parmaklarının arasından... Ali, bir mızrak gibi dimdik meydanın

ortasında... Kulaklarında kırbaç şaklamaları Ali'nin... Kulaklarında Enel-Hak

sesleri... İnip kalkan sağlı sollu kırbaç tutan iki kol gözlerinde... O kollarda kan

lekeleri... Yoldaşının sağa sola sıçrayan kanları... Terden yüzüne yapışmış uzun,

siyah saçları... Gözlerinin önünde iki kanlı cellat... Yüzüne dökülmüş uzun simsiyah

saçlarının arasından görünen, ter içinde gülümseyen ve acı çeken bembeyaz ve çok

güzel bir yüz... Ayaklarına kadar yuvarlanıp gelen bir insan ölüsü... Bir seyyid

ölüsü... Bir can yoldaşın ölüsü... Bir zalimin atının kişnemeleri, o atın toynakları... O

toynakların altında kütür kütür kırılan ince, zarif bir insan bedeni... Ali'nin can

yoldaşının bedeni... Yağız bir at... O atın gözünden dökülen iki damla yaş... Sessiz,

yıkılmış, viran olmuş bir şehir... Tebriz... Celladının evine götüren bir yolculuk...

Nahçıvan... Gönlü yanmış bir şehrin bir virane meydanı... Geçil Meydanı... O

meydana sinmiş sayısız acı... O meydanda bir yolcu... Ali... Şair İmadüddin Nesimi

El-Tebrizi... Alinin aklında üstü Ayet'el-Kürsi işlemeli, kırmızı kabzalı bir kılıç...

Eliyle ağzını kapamakta büyük şair... İçinde volkana dönmüş hıçkırıklar patlıyor

ardı arkasına Ali'nin. Dinmek bilmiyor gönlündeki sızı... Geçil Kapısı Meydanı'nda

kırbaç sesleri... Uğursuz bir rüzgâr, bir fetva, bir zalim ve bir seyyid... Ali'nin

sıkılmış dişlerinin arasından dökülenbir beyit:
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat