9786052986387
499955
https://www.turkishbooks.com/books/asla-vazgecme-asla-p499955.html
Asla Vazgeçme Asla
7.68
Hapishanenin köşesinde yanıp sönen trafik lambasının ışığı
hücresinin duvarına vurmaktadır, her gece... Bir denizci olan
mahkum, güzel günlere giden yolu gösteren bir deniz feneri
gibi bakar o ışığa; yaşadığı fırtınalı dönemlerde ayakta
durmasını ve yaşadığı tüm zorluklardan kurtulmasını sağlayan
umuttur, hücresinin duvarında her gece kendisine göz kırpan.
Yapılan aramada evinde bulunan, atmaya kıyamadığı eski bir
davetiye delil olmuştur, özgürlüğünün elinden alınmasına...
Oysa, üstünde adı yazılı olan o davetiye giden yolda,
evlerinde
çıkan
yangındı
karşılaştığı
ilk
büyük
fırtına...Astsubay olan babası ailesinin geçimine katkı
sağlamak ve çocuklarını daha iyi şartlarda okutabilmek için,
alçı biblolar boyamaya başlamıştı evde... Ne var ki, sobanın
yanındaki tiner kutusu devrilir bir gece...
Babası gibi denizci olmasına ne yaşadığı bu korkunç olay
engel olabilir, ne de astsubay haklarını savunan babasının
hapse atılması... O günlerde alçı bibloların yerini dikiş
makinesi alır; terzilik yapan annesinin el emeği, göz nuruyla
tutunurlar hayata...
Berlin'de görev yaparken, tüm konsolosluk çalışanları gibi
Atatürkçü Düşünce Derneği'nden bir davetiye gelir, Ali
Türkşen'e... Davetiye, 10 Kasım'da Atatürk için yapılacak
anma törenine katılması yönündedir. Askeri ateşe olduğu
döneme ait olan davetiyeyi atmaya kıyamaz, biriktirdiği
anılar hazinesinde saklar... Balyoz kumpasında hapis
yatmasına neden olan mahkemede, suç delili olarak karşısına
çıkardıkları da işte o davetiyedir!
Birbirinden güzel öyküler bekliyor sizi bu kitapta; hayatımıza
örülmek istenilen duvarlarda, gecenin karanlığında yanıp
sönen umut ışığını görmemizi sağlayan nice öykü...
Ali Türkşen, hapishaneden çıkar çıkmaz köşedeki trafik
lambasına gider ve direğine sıkıca sarılır.
hücresinin duvarına vurmaktadır, her gece... Bir denizci olan
mahkum, güzel günlere giden yolu gösteren bir deniz feneri
gibi bakar o ışığa; yaşadığı fırtınalı dönemlerde ayakta
durmasını ve yaşadığı tüm zorluklardan kurtulmasını sağlayan
umuttur, hücresinin duvarında her gece kendisine göz kırpan.
Yapılan aramada evinde bulunan, atmaya kıyamadığı eski bir
davetiye delil olmuştur, özgürlüğünün elinden alınmasına...
Oysa, üstünde adı yazılı olan o davetiye giden yolda,
evlerinde
çıkan
yangındı
karşılaştığı
ilk
büyük
fırtına...Astsubay olan babası ailesinin geçimine katkı
sağlamak ve çocuklarını daha iyi şartlarda okutabilmek için,
alçı biblolar boyamaya başlamıştı evde... Ne var ki, sobanın
yanındaki tiner kutusu devrilir bir gece...
Babası gibi denizci olmasına ne yaşadığı bu korkunç olay
engel olabilir, ne de astsubay haklarını savunan babasının
hapse atılması... O günlerde alçı bibloların yerini dikiş
makinesi alır; terzilik yapan annesinin el emeği, göz nuruyla
tutunurlar hayata...
Berlin'de görev yaparken, tüm konsolosluk çalışanları gibi
Atatürkçü Düşünce Derneği'nden bir davetiye gelir, Ali
Türkşen'e... Davetiye, 10 Kasım'da Atatürk için yapılacak
anma törenine katılması yönündedir. Askeri ateşe olduğu
döneme ait olan davetiyeyi atmaya kıyamaz, biriktirdiği
anılar hazinesinde saklar... Balyoz kumpasında hapis
yatmasına neden olan mahkemede, suç delili olarak karşısına
çıkardıkları da işte o davetiyedir!
Birbirinden güzel öyküler bekliyor sizi bu kitapta; hayatımıza
örülmek istenilen duvarlarda, gecenin karanlığında yanıp
sönen umut ışığını görmemizi sağlayan nice öykü...
Ali Türkşen, hapishaneden çıkar çıkmaz köşedeki trafik
lambasına gider ve direğine sıkıca sarılır.
Hapishanenin köşesinde yanıp sönen trafik lambasının ışığı
hücresinin duvarına vurmaktadır, her gece... Bir denizci olan
mahkum, güzel günlere giden yolu gösteren bir deniz feneri
gibi bakar o ışığa; yaşadığı fırtınalı dönemlerde ayakta
durmasını ve yaşadığı tüm zorluklardan kurtulmasını sağlayan
umuttur, hücresinin duvarında her gece kendisine göz kırpan.
Yapılan aramada evinde bulunan, atmaya kıyamadığı eski bir
davetiye delil olmuştur, özgürlüğünün elinden alınmasına...
Oysa, üstünde adı yazılı olan o davetiye giden yolda,
evlerinde
çıkan
yangındı
karşılaştığı
ilk
büyük
fırtına...Astsubay olan babası ailesinin geçimine katkı
sağlamak ve çocuklarını daha iyi şartlarda okutabilmek için,
alçı biblolar boyamaya başlamıştı evde... Ne var ki, sobanın
yanındaki tiner kutusu devrilir bir gece...
Babası gibi denizci olmasına ne yaşadığı bu korkunç olay
engel olabilir, ne de astsubay haklarını savunan babasının
hapse atılması... O günlerde alçı bibloların yerini dikiş
makinesi alır; terzilik yapan annesinin el emeği, göz nuruyla
tutunurlar hayata...
Berlin'de görev yaparken, tüm konsolosluk çalışanları gibi
Atatürkçü Düşünce Derneği'nden bir davetiye gelir, Ali
Türkşen'e... Davetiye, 10 Kasım'da Atatürk için yapılacak
anma törenine katılması yönündedir. Askeri ateşe olduğu
döneme ait olan davetiyeyi atmaya kıyamaz, biriktirdiği
anılar hazinesinde saklar... Balyoz kumpasında hapis
yatmasına neden olan mahkemede, suç delili olarak karşısına
çıkardıkları da işte o davetiyedir!
Birbirinden güzel öyküler bekliyor sizi bu kitapta; hayatımıza
örülmek istenilen duvarlarda, gecenin karanlığında yanıp
sönen umut ışığını görmemizi sağlayan nice öykü...
Ali Türkşen, hapishaneden çıkar çıkmaz köşedeki trafik
lambasına gider ve direğine sıkıca sarılır.
hücresinin duvarına vurmaktadır, her gece... Bir denizci olan
mahkum, güzel günlere giden yolu gösteren bir deniz feneri
gibi bakar o ışığa; yaşadığı fırtınalı dönemlerde ayakta
durmasını ve yaşadığı tüm zorluklardan kurtulmasını sağlayan
umuttur, hücresinin duvarında her gece kendisine göz kırpan.
Yapılan aramada evinde bulunan, atmaya kıyamadığı eski bir
davetiye delil olmuştur, özgürlüğünün elinden alınmasına...
Oysa, üstünde adı yazılı olan o davetiye giden yolda,
evlerinde
çıkan
yangındı
karşılaştığı
ilk
büyük
fırtına...Astsubay olan babası ailesinin geçimine katkı
sağlamak ve çocuklarını daha iyi şartlarda okutabilmek için,
alçı biblolar boyamaya başlamıştı evde... Ne var ki, sobanın
yanındaki tiner kutusu devrilir bir gece...
Babası gibi denizci olmasına ne yaşadığı bu korkunç olay
engel olabilir, ne de astsubay haklarını savunan babasının
hapse atılması... O günlerde alçı bibloların yerini dikiş
makinesi alır; terzilik yapan annesinin el emeği, göz nuruyla
tutunurlar hayata...
Berlin'de görev yaparken, tüm konsolosluk çalışanları gibi
Atatürkçü Düşünce Derneği'nden bir davetiye gelir, Ali
Türkşen'e... Davetiye, 10 Kasım'da Atatürk için yapılacak
anma törenine katılması yönündedir. Askeri ateşe olduğu
döneme ait olan davetiyeyi atmaya kıyamaz, biriktirdiği
anılar hazinesinde saklar... Balyoz kumpasında hapis
yatmasına neden olan mahkemede, suç delili olarak karşısına
çıkardıkları da işte o davetiyedir!
Birbirinden güzel öyküler bekliyor sizi bu kitapta; hayatımıza
örülmek istenilen duvarlarda, gecenin karanlığında yanıp
sönen umut ışığını görmemizi sağlayan nice öykü...
Ali Türkşen, hapishaneden çıkar çıkmaz köşedeki trafik
lambasına gider ve direğine sıkıca sarılır.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.