9786257009775
512141
https://www.turkishbooks.com/books/asklari-biterse-p512141.html
Aşkları Biterse
7.2
Saat: 03.01
Dehşet anı!
Nereden geldiği meçhul ama her tarafı kaplayan uğultulu sesler...
Türkiye'de, Richter Ölçeğine göre 7,4 büyüklüğünde bir sallantı...
Nüfusun yoğun olduğu birçok yerleşim yerleri çocuğun beşiği gibi
sallanıyordu. Herkes şaşırmıştı. Evlerden kaçan kaçana...
Çığlıklar...
Feryat sesleri...
***
Umut, gözünü uzun süre kitaplardan ayırmadı. Dertlerini her zaman
kitaplarla paylaşıyordu. Sonradan buna Gizem'i de ekledi. Kitaplar-
dan uzak bir hayatı; sönmüş, çürümeye yüz tutmuş ve aşksız görüyor-
du. Sevgi ve aşk iki sevgilinin gözlerinin içindeydi. Her bir harfini
gümüş, kelimesini altın, cümlelerini alyans, yapraklarını inci ve
kitabın bütününü bir kâinat olarak nitelendiriyordu. Kâinat onların
aşkıyla yaşıyordu. Onlar bilgi demekti, nefes demekti, sabır demekti,
yumruk ve hatta nükleer güçlü bir bomba demekti... Onlar için,
Dünya'ya; güneş ısısını, ay ışığını ve yıldızlar parlaklığını veriyordu...
Umut, insanların ''AŞKLARI BİTERSE'' hayatta biter diye düşündü.
Ardından ufku uzun uzun seyretti... Belki de yeni bir aşk arıyordu!
***
Bu roman, depremdeki gerçek olayları, sonrasında kurulan çadır
kenti ve iki seven insanın aşk serüvenini anlatıyor. Psikologların,
uzmanların ve yazarların aşk konusundaki görüşlerine de yer verilen
romanda; "Aydın bir ülke ve aydın bir insan" profili çiziliyor.
Dehşet anı!
Nereden geldiği meçhul ama her tarafı kaplayan uğultulu sesler...
Türkiye'de, Richter Ölçeğine göre 7,4 büyüklüğünde bir sallantı...
Nüfusun yoğun olduğu birçok yerleşim yerleri çocuğun beşiği gibi
sallanıyordu. Herkes şaşırmıştı. Evlerden kaçan kaçana...
Çığlıklar...
Feryat sesleri...
***
Umut, gözünü uzun süre kitaplardan ayırmadı. Dertlerini her zaman
kitaplarla paylaşıyordu. Sonradan buna Gizem'i de ekledi. Kitaplar-
dan uzak bir hayatı; sönmüş, çürümeye yüz tutmuş ve aşksız görüyor-
du. Sevgi ve aşk iki sevgilinin gözlerinin içindeydi. Her bir harfini
gümüş, kelimesini altın, cümlelerini alyans, yapraklarını inci ve
kitabın bütününü bir kâinat olarak nitelendiriyordu. Kâinat onların
aşkıyla yaşıyordu. Onlar bilgi demekti, nefes demekti, sabır demekti,
yumruk ve hatta nükleer güçlü bir bomba demekti... Onlar için,
Dünya'ya; güneş ısısını, ay ışığını ve yıldızlar parlaklığını veriyordu...
Umut, insanların ''AŞKLARI BİTERSE'' hayatta biter diye düşündü.
Ardından ufku uzun uzun seyretti... Belki de yeni bir aşk arıyordu!
***
Bu roman, depremdeki gerçek olayları, sonrasında kurulan çadır
kenti ve iki seven insanın aşk serüvenini anlatıyor. Psikologların,
uzmanların ve yazarların aşk konusundaki görüşlerine de yer verilen
romanda; "Aydın bir ülke ve aydın bir insan" profili çiziliyor.
Saat: 03.01
Dehşet anı!
Nereden geldiği meçhul ama her tarafı kaplayan uğultulu sesler...
Türkiye'de, Richter Ölçeğine göre 7,4 büyüklüğünde bir sallantı...
Nüfusun yoğun olduğu birçok yerleşim yerleri çocuğun beşiği gibi
sallanıyordu. Herkes şaşırmıştı. Evlerden kaçan kaçana...
Çığlıklar...
Feryat sesleri...
***
Umut, gözünü uzun süre kitaplardan ayırmadı. Dertlerini her zaman
kitaplarla paylaşıyordu. Sonradan buna Gizem'i de ekledi. Kitaplar-
dan uzak bir hayatı; sönmüş, çürümeye yüz tutmuş ve aşksız görüyor-
du. Sevgi ve aşk iki sevgilinin gözlerinin içindeydi. Her bir harfini
gümüş, kelimesini altın, cümlelerini alyans, yapraklarını inci ve
kitabın bütününü bir kâinat olarak nitelendiriyordu. Kâinat onların
aşkıyla yaşıyordu. Onlar bilgi demekti, nefes demekti, sabır demekti,
yumruk ve hatta nükleer güçlü bir bomba demekti... Onlar için,
Dünya'ya; güneş ısısını, ay ışığını ve yıldızlar parlaklığını veriyordu...
Umut, insanların ''AŞKLARI BİTERSE'' hayatta biter diye düşündü.
Ardından ufku uzun uzun seyretti... Belki de yeni bir aşk arıyordu!
***
Bu roman, depremdeki gerçek olayları, sonrasında kurulan çadır
kenti ve iki seven insanın aşk serüvenini anlatıyor. Psikologların,
uzmanların ve yazarların aşk konusundaki görüşlerine de yer verilen
romanda; "Aydın bir ülke ve aydın bir insan" profili çiziliyor.
Dehşet anı!
Nereden geldiği meçhul ama her tarafı kaplayan uğultulu sesler...
Türkiye'de, Richter Ölçeğine göre 7,4 büyüklüğünde bir sallantı...
Nüfusun yoğun olduğu birçok yerleşim yerleri çocuğun beşiği gibi
sallanıyordu. Herkes şaşırmıştı. Evlerden kaçan kaçana...
Çığlıklar...
Feryat sesleri...
***
Umut, gözünü uzun süre kitaplardan ayırmadı. Dertlerini her zaman
kitaplarla paylaşıyordu. Sonradan buna Gizem'i de ekledi. Kitaplar-
dan uzak bir hayatı; sönmüş, çürümeye yüz tutmuş ve aşksız görüyor-
du. Sevgi ve aşk iki sevgilinin gözlerinin içindeydi. Her bir harfini
gümüş, kelimesini altın, cümlelerini alyans, yapraklarını inci ve
kitabın bütününü bir kâinat olarak nitelendiriyordu. Kâinat onların
aşkıyla yaşıyordu. Onlar bilgi demekti, nefes demekti, sabır demekti,
yumruk ve hatta nükleer güçlü bir bomba demekti... Onlar için,
Dünya'ya; güneş ısısını, ay ışığını ve yıldızlar parlaklığını veriyordu...
Umut, insanların ''AŞKLARI BİTERSE'' hayatta biter diye düşündü.
Ardından ufku uzun uzun seyretti... Belki de yeni bir aşk arıyordu!
***
Bu roman, depremdeki gerçek olayları, sonrasında kurulan çadır
kenti ve iki seven insanın aşk serüvenini anlatıyor. Psikologların,
uzmanların ve yazarların aşk konusundaki görüşlerine de yer verilen
romanda; "Aydın bir ülke ve aydın bir insan" profili çiziliyor.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.