9789755397740
165555
https://www.turkishbooks.com/books/ask-uzerine-bir-diyalog-p165555.html
Aşk Üzerine Bir Diyalog
5.112
Aşk Üzerine Bir Diyalog, queer kuram denildiğinde akla ilk gelen isimlerden Eve Kossofsky Sedgwick'in meme kanseri tedavisinin ardından gelen depresyon nedeniyle görüştüğü terapist Shannon Van Wey ile seanslarının izleğini anlatıyor. İlk bakışta hem terapist hem de danışan tarafından alınmış notlar gibi görünse de, esasen, bir dizi derinlemesine içe bakışın, karşılıklı dönüşümün, aşkın sınırsızlığının hikayesi denilebilir bu kitap için.
Sedgwick'in Türkçe'ye çevrilen bu ilk kitabında, kadınlık/kadın oluş, cinsiyet/cinsiyetsizlik, cinsellik, aşk, arzu, çocukluk, şişmanlık, beden, hastalık, ölüm/ölümsüzlük, dostluk, şiir/şiir oluş, yazı/yazı oluş üzerine allak bullak eden bir düşünce silsilesini sunuyor okura. Karşılıklı konuşmalarmış gibi görünen ama karşılıklı konuşmanın ikililiğini aşan, şahıs zamirlerini bile bulanıklaştıran, hangi kelimelerin/cümlelerin içe doğru söylendiği, hangilerinin terapiste ve/veya okura doğru söylendiği (ki bu haliyle okur bir katılımcı voyeur gibi görülebilir), hangilerinin sadece atmosfere doğru üflendiği hiçbir zaman açıkça anlaşılamayan, Sedgwick'in bu güncevari, diyalogvari, düzyazıvari, şiirvari, haibunvari denemesiyle buluşup ürkütücü, yırtıcı, neşeli, kırılgan, akışkan, devingen, muğlâk bir dil yaylasında yürümeye başlıyoruz. Sibel Yardımcı'nın muazzam sorularıyla sorarsak eğer: "Eve konuşurken aslında kim konuşuyor? Hangi sesler onun içinden [through] geçiyor, hangi sözler onu kendilerine aracı kılıyor? Shannon konuşurken aslında kim konuşuyor? Eve'in yazdığı Shannon'da aslında kimin sesini duyuyoruz?"
Sedgwick'in Türkçe'ye çevrilen bu ilk kitabında, kadınlık/kadın oluş, cinsiyet/cinsiyetsizlik, cinsellik, aşk, arzu, çocukluk, şişmanlık, beden, hastalık, ölüm/ölümsüzlük, dostluk, şiir/şiir oluş, yazı/yazı oluş üzerine allak bullak eden bir düşünce silsilesini sunuyor okura. Karşılıklı konuşmalarmış gibi görünen ama karşılıklı konuşmanın ikililiğini aşan, şahıs zamirlerini bile bulanıklaştıran, hangi kelimelerin/cümlelerin içe doğru söylendiği, hangilerinin terapiste ve/veya okura doğru söylendiği (ki bu haliyle okur bir katılımcı voyeur gibi görülebilir), hangilerinin sadece atmosfere doğru üflendiği hiçbir zaman açıkça anlaşılamayan, Sedgwick'in bu güncevari, diyalogvari, düzyazıvari, şiirvari, haibunvari denemesiyle buluşup ürkütücü, yırtıcı, neşeli, kırılgan, akışkan, devingen, muğlâk bir dil yaylasında yürümeye başlıyoruz. Sibel Yardımcı'nın muazzam sorularıyla sorarsak eğer: "Eve konuşurken aslında kim konuşuyor? Hangi sesler onun içinden [through] geçiyor, hangi sözler onu kendilerine aracı kılıyor? Shannon konuşurken aslında kim konuşuyor? Eve'in yazdığı Shannon'da aslında kimin sesini duyuyoruz?"
Aşk Üzerine Bir Diyalog, queer kuram denildiğinde akla ilk gelen isimlerden Eve Kossofsky Sedgwick'in meme kanseri tedavisinin ardından gelen depresyon nedeniyle görüştüğü terapist Shannon Van Wey ile seanslarının izleğini anlatıyor. İlk bakışta hem terapist hem de danışan tarafından alınmış notlar gibi görünse de, esasen, bir dizi derinlemesine içe bakışın, karşılıklı dönüşümün, aşkın sınırsızlığının hikayesi denilebilir bu kitap için.
Sedgwick'in Türkçe'ye çevrilen bu ilk kitabında, kadınlık/kadın oluş, cinsiyet/cinsiyetsizlik, cinsellik, aşk, arzu, çocukluk, şişmanlık, beden, hastalık, ölüm/ölümsüzlük, dostluk, şiir/şiir oluş, yazı/yazı oluş üzerine allak bullak eden bir düşünce silsilesini sunuyor okura. Karşılıklı konuşmalarmış gibi görünen ama karşılıklı konuşmanın ikililiğini aşan, şahıs zamirlerini bile bulanıklaştıran, hangi kelimelerin/cümlelerin içe doğru söylendiği, hangilerinin terapiste ve/veya okura doğru söylendiği (ki bu haliyle okur bir katılımcı voyeur gibi görülebilir), hangilerinin sadece atmosfere doğru üflendiği hiçbir zaman açıkça anlaşılamayan, Sedgwick'in bu güncevari, diyalogvari, düzyazıvari, şiirvari, haibunvari denemesiyle buluşup ürkütücü, yırtıcı, neşeli, kırılgan, akışkan, devingen, muğlâk bir dil yaylasında yürümeye başlıyoruz. Sibel Yardımcı'nın muazzam sorularıyla sorarsak eğer: "Eve konuşurken aslında kim konuşuyor? Hangi sesler onun içinden [through] geçiyor, hangi sözler onu kendilerine aracı kılıyor? Shannon konuşurken aslında kim konuşuyor? Eve'in yazdığı Shannon'da aslında kimin sesini duyuyoruz?"
Sedgwick'in Türkçe'ye çevrilen bu ilk kitabında, kadınlık/kadın oluş, cinsiyet/cinsiyetsizlik, cinsellik, aşk, arzu, çocukluk, şişmanlık, beden, hastalık, ölüm/ölümsüzlük, dostluk, şiir/şiir oluş, yazı/yazı oluş üzerine allak bullak eden bir düşünce silsilesini sunuyor okura. Karşılıklı konuşmalarmış gibi görünen ama karşılıklı konuşmanın ikililiğini aşan, şahıs zamirlerini bile bulanıklaştıran, hangi kelimelerin/cümlelerin içe doğru söylendiği, hangilerinin terapiste ve/veya okura doğru söylendiği (ki bu haliyle okur bir katılımcı voyeur gibi görülebilir), hangilerinin sadece atmosfere doğru üflendiği hiçbir zaman açıkça anlaşılamayan, Sedgwick'in bu güncevari, diyalogvari, düzyazıvari, şiirvari, haibunvari denemesiyle buluşup ürkütücü, yırtıcı, neşeli, kırılgan, akışkan, devingen, muğlâk bir dil yaylasında yürümeye başlıyoruz. Sibel Yardımcı'nın muazzam sorularıyla sorarsak eğer: "Eve konuşurken aslında kim konuşuyor? Hangi sesler onun içinden [through] geçiyor, hangi sözler onu kendilerine aracı kılıyor? Shannon konuşurken aslında kim konuşuyor? Eve'in yazdığı Shannon'da aslında kimin sesini duyuyoruz?"
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.