Aşk Sarhoşluğunun Sabahı

Stok Kodu:
9789752562813
Boyut:
135-215
Sayfa Sayısı:
496
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010-05
Çeviren:
Saliha Aydoğan
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
18.60
14.88
9789752562813
115798
Aşk Sarhoşluğunun Sabahı
Aşk Sarhoşluğunun Sabahı
14.88
90lı yaşlarındaki Mahbube, henüz 20li yaşlarındaki yeğenine, acı tatlı anılarıyla hayat hikâyesini anlatmaktadır. Tıpkı genç yeğeni gibi, varlıklı ve asil bir aileden gelen Mahbube, 15indeyken marangoz çırağı Rahime âşık olur. O günlerde evlerine görücü gelen prens ailesinin oğlunun ve kendisini samimi bir aşkla seven kuzeninin evlenme tekliflerini reddeder. Ailesinin karşı çıkmasına rağmen, sevdiği gençle evlenir ve bambaşka bir dünyaya adım atar. Fakat aşkının sarhoşluğu, yeni hayatında yaşadığı acıları dindirmeye yetmez Yoksulluktan çok, evlendikten sonra kabalaşan kocasıyla kayınvalidesinin kırıcı tutumlarına tahammül etmektir zor olan. İranda ve Almanyada on binlerce okuyucunun beğenisini kazanan bu kitap, hangi kültürde olursa olsun, eş seçiminde anne babanın iç güdülerine kulak verilmesini öğütlüyor. Sadece duyguların yönlendirmesiyle bütün yaşamı etkileyecek bir karar almadan önce, durup bir kez daha düşünmeye davet ediyor. Romanın kahramanı Mahbubeyle beraber gülüp ağlıyorsunuz. Acı çekiyor, ümide kapılıyorsunuz. Okurken, Ben şu anda evde miyim yoksa Tahranda mıyım' diye kendi kendime sorduğum anlar oldu. Olayların içindeymişim gibi hissettim. Hatta zaman zaman kitabı bir kenara bırakmak istedim. Bu kadının yaşadığı acıları okumaya dayanamayacağım dediğim oldu. Bu kitapta hayat tecrübesi konuşuyor. Aşkın kör ettiği gözlerin açılması, insanın aklının başına gelmesi anlatılıyor. Kitap bittiğinde, odamın her yerine kitabın sihirli etkisi sinmişti. Aynı anda hem hüzünlü hem mutluydum, derin düşüncelere dalıp gittim. Uzun süre Mahbubeyi düşündüm. Ne diyebilirim, müthiş bir kitap. Kalbinizi açarsanız, gözlerinizin açıldığını göreceksiniz. Ve annenizle babanızın, sizi tahmin ettiğinizden çok daha fazla sevdiğini (Almanca baskı Der Morgen der Trunkhenheitın bir okuyucusu.) Gelmiş geçmiş en güzel aşk hikâyelerinin anlatıldığı İran edebiyatından bu defa modern bir aşk hikâyesi. Çılgın bir tutkuyla alevlenen bir aşkın, mutlu bir evliliğin temelini atması mümkün müdür' sorusuna cevap aranıyor. Bu roman, Nizâmînin Leylâ ile Mecnûnunda ve Hâfızın şiirlerinde hayranlıkla okuduğunuz edebî zenginlikle süslü çünkü aynı gelenekten besleniyor. Özellikle, ulaşılamayan aşkın, aynı anda hem zevk hem de acı verişini tasvir eden bölümleri son derece etkileyici. Binbir Gece Masallarındaki hikâye içinde hikâye anlatma geleneğinin bir uzantısı, aynı zamanda modern roman teknikleriyle işlenmiş bir metin. Elinizden bırakamayacağınız, bir günde okuyup bitireceğiniz ama uzun süre aklınızdan çıkaramayacağınız bir roman.
90lı yaşlarındaki Mahbube, henüz 20li yaşlarındaki yeğenine, acı tatlı anılarıyla hayat hikâyesini anlatmaktadır. Tıpkı genç yeğeni gibi, varlıklı ve asil bir aileden gelen Mahbube, 15indeyken marangoz çırağı Rahime âşık olur. O günlerde evlerine görücü gelen prens ailesinin oğlunun ve kendisini samimi bir aşkla seven kuzeninin evlenme tekliflerini reddeder. Ailesinin karşı çıkmasına rağmen, sevdiği gençle evlenir ve bambaşka bir dünyaya adım atar. Fakat aşkının sarhoşluğu, yeni hayatında yaşadığı acıları dindirmeye yetmez Yoksulluktan çok, evlendikten sonra kabalaşan kocasıyla kayınvalidesinin kırıcı tutumlarına tahammül etmektir zor olan. İranda ve Almanyada on binlerce okuyucunun beğenisini kazanan bu kitap, hangi kültürde olursa olsun, eş seçiminde anne babanın iç güdülerine kulak verilmesini öğütlüyor. Sadece duyguların yönlendirmesiyle bütün yaşamı etkileyecek bir karar almadan önce, durup bir kez daha düşünmeye davet ediyor. Romanın kahramanı Mahbubeyle beraber gülüp ağlıyorsunuz. Acı çekiyor, ümide kapılıyorsunuz. Okurken, Ben şu anda evde miyim yoksa Tahranda mıyım' diye kendi kendime sorduğum anlar oldu. Olayların içindeymişim gibi hissettim. Hatta zaman zaman kitabı bir kenara bırakmak istedim. Bu kadının yaşadığı acıları okumaya dayanamayacağım dediğim oldu. Bu kitapta hayat tecrübesi konuşuyor. Aşkın kör ettiği gözlerin açılması, insanın aklının başına gelmesi anlatılıyor. Kitap bittiğinde, odamın her yerine kitabın sihirli etkisi sinmişti. Aynı anda hem hüzünlü hem mutluydum, derin düşüncelere dalıp gittim. Uzun süre Mahbubeyi düşündüm. Ne diyebilirim, müthiş bir kitap. Kalbinizi açarsanız, gözlerinizin açıldığını göreceksiniz. Ve annenizle babanızın, sizi tahmin ettiğinizden çok daha fazla sevdiğini (Almanca baskı Der Morgen der Trunkhenheitın bir okuyucusu.) Gelmiş geçmiş en güzel aşk hikâyelerinin anlatıldığı İran edebiyatından bu defa modern bir aşk hikâyesi. Çılgın bir tutkuyla alevlenen bir aşkın, mutlu bir evliliğin temelini atması mümkün müdür' sorusuna cevap aranıyor. Bu roman, Nizâmînin Leylâ ile Mecnûnunda ve Hâfızın şiirlerinde hayranlıkla okuduğunuz edebî zenginlikle süslü çünkü aynı gelenekten besleniyor. Özellikle, ulaşılamayan aşkın, aynı anda hem zevk hem de acı verişini tasvir eden bölümleri son derece etkileyici. Binbir Gece Masallarındaki hikâye içinde hikâye anlatma geleneğinin bir uzantısı, aynı zamanda modern roman teknikleriyle işlenmiş bir metin. Elinizden bırakamayacağınız, bir günde okuyup bitireceğiniz ama uzun süre aklınızdan çıkaramayacağınız bir roman.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat