9786052071496
444664
https://www.turkishbooks.com/books/araplarin-gozuyle-turkler-9-12-yuzyillar-p444664.html
Arapların Gözüyle Türkler (9-12. Yüzyıllar)
6.72
Arapların Gözüyle Türkler, Şerafeddin Yaltkaya'nın farklı zamanlarda Arapçadan tercüme ettiği ve Türklerin askerî ve ahlâkî üstünlükleri hakkında Arapça kaleme alınmış nesirleri ve şiirleri biraraya getirmekte. Bu üç metinden ilki meşhur Arap nesir yazarı ve âlimi Câhiz'in Risâle fî Fazâili'l-Etrâk-Türklerin Faziletleri; ikincisi İbni Hassûl'un 11. yüzyılda kaleme aldığı ve Kitabü Tafzîli'l-Etrâk Alâ Sâ'iri'l-Ecnâd-Türk Askerlerinin Üstünlükleri; son metin ise Şerafeddin Yaltkaya'nın kaleme aldığı 12 şair ve edibin Türklerin güzel hasletlerine dair şiirlerinden meydana gelmekte.
"Türk'ün bütün ömür müddetini hesap etsen yere oturduğu günleri nâdir bulursun!...
Türk, ser-azâde bir hilkate sahip olduğundan vatanındaki kadîm hayatına kavuşmayı ister ve daima vatanını diler. Ve kendi vatanına, herkesin kendi vatanına düşkünlüğünden ziyade düşkündür. Ancak Türk medeniyetinin vasıflarından olarak bir yerde oturmaktan ve uzun zaman durup bekleme, istirahat, hareketsizlik ve tasarruftan memnun değildir.
Türklerin bünyeleri hareket üzerine müesses olup durgunluk ve sükûnetle başları hoş değildir. Harekete daima hazır olarak tutuşup yandıklarından; harâret, zeka ve fetanet sahibi olduklarından daima iş ve güç ile meşgul olmak isterler. Ruhî kuvvetleri bedenî kuvvetlerine üstündür. Her şeyleri olup bitmiş bulmayı âcizlik; uzun zaman bir yerde oturmayı tembellik; rahatı ayak bağı; kanaati kusur; himmet ve muhârebeyi terk etmeyi alçalma ve acizlik kabul ederler...
Türkler, değerlerini takdir etmeyen kimselerin nezdinde kalmayı, haklarını men' edenlerin yanında kalmaktan fena görürler. Türkler hissiyâtına mağlup olmayarak asla bir kavmi diğer bir kavme ve bir belde ahalisini diğer bir belde ahalisine tercih ve takdim etmezlar... Türk için hak ve hakikat adeta vicdanın bir maşûkasıdır. Onu bulduğu yerde ülfet kurmakta; âdetlerini, görenek ve töresini bırakmakta asla güçlük çekmez ve vatana olan iştiyâkını teskin etmeye de muvaffak olur...
Türk hürriyet ve iradesini kimseye vermez, kaçacak olursa vaad ve tehdide ehemmiyet vermez, ele geçecek de olursa kimseden bir vaad ümidinde bulunmaz..."
Câhiz
"Türk'ün bütün ömür müddetini hesap etsen yere oturduğu günleri nâdir bulursun!...
Türk, ser-azâde bir hilkate sahip olduğundan vatanındaki kadîm hayatına kavuşmayı ister ve daima vatanını diler. Ve kendi vatanına, herkesin kendi vatanına düşkünlüğünden ziyade düşkündür. Ancak Türk medeniyetinin vasıflarından olarak bir yerde oturmaktan ve uzun zaman durup bekleme, istirahat, hareketsizlik ve tasarruftan memnun değildir.
Türklerin bünyeleri hareket üzerine müesses olup durgunluk ve sükûnetle başları hoş değildir. Harekete daima hazır olarak tutuşup yandıklarından; harâret, zeka ve fetanet sahibi olduklarından daima iş ve güç ile meşgul olmak isterler. Ruhî kuvvetleri bedenî kuvvetlerine üstündür. Her şeyleri olup bitmiş bulmayı âcizlik; uzun zaman bir yerde oturmayı tembellik; rahatı ayak bağı; kanaati kusur; himmet ve muhârebeyi terk etmeyi alçalma ve acizlik kabul ederler...
Türkler, değerlerini takdir etmeyen kimselerin nezdinde kalmayı, haklarını men' edenlerin yanında kalmaktan fena görürler. Türkler hissiyâtına mağlup olmayarak asla bir kavmi diğer bir kavme ve bir belde ahalisini diğer bir belde ahalisine tercih ve takdim etmezlar... Türk için hak ve hakikat adeta vicdanın bir maşûkasıdır. Onu bulduğu yerde ülfet kurmakta; âdetlerini, görenek ve töresini bırakmakta asla güçlük çekmez ve vatana olan iştiyâkını teskin etmeye de muvaffak olur...
Türk hürriyet ve iradesini kimseye vermez, kaçacak olursa vaad ve tehdide ehemmiyet vermez, ele geçecek de olursa kimseden bir vaad ümidinde bulunmaz..."
Câhiz
Arapların Gözüyle Türkler, Şerafeddin Yaltkaya'nın farklı zamanlarda Arapçadan tercüme ettiği ve Türklerin askerî ve ahlâkî üstünlükleri hakkında Arapça kaleme alınmış nesirleri ve şiirleri biraraya getirmekte. Bu üç metinden ilki meşhur Arap nesir yazarı ve âlimi Câhiz'in Risâle fî Fazâili'l-Etrâk-Türklerin Faziletleri; ikincisi İbni Hassûl'un 11. yüzyılda kaleme aldığı ve Kitabü Tafzîli'l-Etrâk Alâ Sâ'iri'l-Ecnâd-Türk Askerlerinin Üstünlükleri; son metin ise Şerafeddin Yaltkaya'nın kaleme aldığı 12 şair ve edibin Türklerin güzel hasletlerine dair şiirlerinden meydana gelmekte.
"Türk'ün bütün ömür müddetini hesap etsen yere oturduğu günleri nâdir bulursun!...
Türk, ser-azâde bir hilkate sahip olduğundan vatanındaki kadîm hayatına kavuşmayı ister ve daima vatanını diler. Ve kendi vatanına, herkesin kendi vatanına düşkünlüğünden ziyade düşkündür. Ancak Türk medeniyetinin vasıflarından olarak bir yerde oturmaktan ve uzun zaman durup bekleme, istirahat, hareketsizlik ve tasarruftan memnun değildir.
Türklerin bünyeleri hareket üzerine müesses olup durgunluk ve sükûnetle başları hoş değildir. Harekete daima hazır olarak tutuşup yandıklarından; harâret, zeka ve fetanet sahibi olduklarından daima iş ve güç ile meşgul olmak isterler. Ruhî kuvvetleri bedenî kuvvetlerine üstündür. Her şeyleri olup bitmiş bulmayı âcizlik; uzun zaman bir yerde oturmayı tembellik; rahatı ayak bağı; kanaati kusur; himmet ve muhârebeyi terk etmeyi alçalma ve acizlik kabul ederler...
Türkler, değerlerini takdir etmeyen kimselerin nezdinde kalmayı, haklarını men' edenlerin yanında kalmaktan fena görürler. Türkler hissiyâtına mağlup olmayarak asla bir kavmi diğer bir kavme ve bir belde ahalisini diğer bir belde ahalisine tercih ve takdim etmezlar... Türk için hak ve hakikat adeta vicdanın bir maşûkasıdır. Onu bulduğu yerde ülfet kurmakta; âdetlerini, görenek ve töresini bırakmakta asla güçlük çekmez ve vatana olan iştiyâkını teskin etmeye de muvaffak olur...
Türk hürriyet ve iradesini kimseye vermez, kaçacak olursa vaad ve tehdide ehemmiyet vermez, ele geçecek de olursa kimseden bir vaad ümidinde bulunmaz..."
Câhiz
"Türk'ün bütün ömür müddetini hesap etsen yere oturduğu günleri nâdir bulursun!...
Türk, ser-azâde bir hilkate sahip olduğundan vatanındaki kadîm hayatına kavuşmayı ister ve daima vatanını diler. Ve kendi vatanına, herkesin kendi vatanına düşkünlüğünden ziyade düşkündür. Ancak Türk medeniyetinin vasıflarından olarak bir yerde oturmaktan ve uzun zaman durup bekleme, istirahat, hareketsizlik ve tasarruftan memnun değildir.
Türklerin bünyeleri hareket üzerine müesses olup durgunluk ve sükûnetle başları hoş değildir. Harekete daima hazır olarak tutuşup yandıklarından; harâret, zeka ve fetanet sahibi olduklarından daima iş ve güç ile meşgul olmak isterler. Ruhî kuvvetleri bedenî kuvvetlerine üstündür. Her şeyleri olup bitmiş bulmayı âcizlik; uzun zaman bir yerde oturmayı tembellik; rahatı ayak bağı; kanaati kusur; himmet ve muhârebeyi terk etmeyi alçalma ve acizlik kabul ederler...
Türkler, değerlerini takdir etmeyen kimselerin nezdinde kalmayı, haklarını men' edenlerin yanında kalmaktan fena görürler. Türkler hissiyâtına mağlup olmayarak asla bir kavmi diğer bir kavme ve bir belde ahalisini diğer bir belde ahalisine tercih ve takdim etmezlar... Türk için hak ve hakikat adeta vicdanın bir maşûkasıdır. Onu bulduğu yerde ülfet kurmakta; âdetlerini, görenek ve töresini bırakmakta asla güçlük çekmez ve vatana olan iştiyâkını teskin etmeye de muvaffak olur...
Türk hürriyet ve iradesini kimseye vermez, kaçacak olursa vaad ve tehdide ehemmiyet vermez, ele geçecek de olursa kimseden bir vaad ümidinde bulunmaz..."
Câhiz
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.