Ankara Dostları

Ankara göğünün altında, zamanın birinde bir coşkunun rüzgarına kapılan; eli kalem tutan, yazmayı sevda bilen dostlar; yüreklerinin sesine uyarak bir araya geldiler. Yaşamlarında tek bir günü boşa geçirmemiş; çalışkan, üretken, özverili, yurduna borcunu ödemekle bitiremeyen bu kişiler, zaman içinde çevrelerine bir sevgi halesi ördüler; kültür-sanat ve eğitim alanında, yıllara yayılan emeklerinin yazıya dönüşmesi nasıl olur diye düşündüler. Düşündüklerini; aydan aya açık-kapalı mekanlarda, kimi zaman bir kıraathanenin gürültülü ortamında, kimi zaman kadehin kadehe tokuşturulduğu aşevlerinde olgunlaştırıp pratiğe dönüştürdüler. Yazdıkları her yazıyla; yeni dostlar, yeni dostluklar kazanıp, yeni ufuklar edindiler. Her konu bir tartışmanın, bir yenilenmenin birikiminin boyutunu sergiledi. Bu dostların çoğu, yıllar boyu değişik türlerde yazdıklarıyla pek çok kitap sahibi olmuş kişilerdi. Onların bir araya gelişleri, söyleşip tartışmaları, ülke sanat sorunları mozaiğini "Sözden Yazıya" dönüştürdü. (İlkyaz Kitaplığı, Eylül 1996, 125 sayfa) İlk yapıtın kapağından Çerkes Karadağ´ın objektifine yönelen bakış, ikinci kitabın yolunun da aşılacağının belirtisiydi. Şimdi yeni tartışmalar, yeni söyleşiler Ankara Dostları adıyla bir kültür odağını sergiliyor. Yaşadığı dünyayı, kendi yurdu bilen, bu yurdun sorunlarına kendi sorunu imişcesine kafa yoran bir dost meclisinin yaşama bakışının göstergesidir sunulan. Amaç mı, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin boş durmadan damarı damara bağlayacak yeni insanlar, yeni düşünceler, yeni ülkeler keşfetmesidir. Evet simyacıların seferidir gerçekleştirilen. (Arka Kapak) -Ahmet Özer-