9786257777452
510048
https://www.turkishbooks.com/books/anadolu-ortak-ask-medeniyeti-p510048.html
Anadolu Ortak Aşk Medeniyeti
6.24
Diğer kitaplarımı yazarken, bir taraftan da düşünsel/tarihi romanımı kurguluyor ve notlar alıyordum. "Toplumsal bir içerik olmalı, mantıksal bir örgü içermeli, evrensel ve bilimsel mesajlar vermeli, ahlâk, adalet, vicdan, estetik, zarafet donanımıyla yürümeli, okuma-yazması olan her yetişkin kolayca anlayabilmeli, akıcı olmalı, çözümler sunmalı" öngörüsüyle yola çıktım. Tasvir, betimleme, süsleme ve detaydan ziyade; bilgi, düşünce, sorgulama öncelikli, hakkaniyet bilincini geliştirmek ve ilgi uyandırmaktı amacım.
Tarihsel, kültürel, düşünsel, doğal motiflerle, hayatın tam ortasında desen oluşturmaya çalıştım. Mümkün olduğunca çok kültürlü, toplumsal çeşitliliği dikkate alarak; ortak bir coğrafyada, birlikte yaşam medeniyeti hayal ettim, özlemlerimi paylaştım. Her ne kadar kurgu olsa da tarihin, bilimin, insanlığın, yaşamın gerçekleriyle ters düşmemeye özel gösterdim. Her çağın gerçeği, gereği, tanımı ve hükmü birbirinden farklıdır. Ben de bu zamanın sorunlarını, sorularını roman kurgusu biçiminde, sosyal birikimimle yorumlamaya çalıştım.
Elbette ki keskin ve kesin inançlılar aleminde, reel olarak bunu hemen başarmak mümkün değildi.
Bir düş idi bizimki bir nevi. Olaylar, diyaloglar, tavırlar bu hamurla, özlemle yoğruldu hep.
Ve romanın sonunda ortak bir metin ile beklenti ve özlemlerimizi; uygulanabilir, kalıcı bir metin haline getirdik. Başka bir alanda "aynı kurgunun devamı da gelebilir" düşüncemizi canlı tuttuk.
Önemli olan, halis duygu, niyet ve özlemlerimize, insanlık dışı bir unsur katmamak değil midir?
Biz hayal eder sunarız da bir başkası geliştirir daha iyisini yapabilir. Bilimsel, toplumsal ve vicdani bakış da zaten bunu gerektirmiyor mu? Ayrıca her düşündüğümüz güzelliği uygulamak, etki ve yetki alanımızın dışındadır zaten. Bize düşen toplumsal gelişime katkı sağlamaktır. Gündemde ve diri tutmaktır. Odundan icat edilen kağnı tekerinin, ihtiyaç, keşif ve inovasyon sürecinde, uçak tekerine kadar gelişebilmesi bunu göstermiyor mu bize?
Dileğimiz daha yaşanabilir bir toplum, daha mutlu bir birey, daha organize bir devlet, daha güvenli bir dünya.
Romanımız bu coşku, ümit, heyecan ve öğretiyle yola çıktı. Güzellikleri topluma hakkıyla taşıyabilmek, hepimizin görevi, beklentisi ve ideali olmalı. Buyurunuz müzakerelerimiz başlıyor.
Bir katılımcı/gözlemci de siz olun. "Romanda kurgulanan ideal yaşamın dünyasına nasıl girebiliriz?" diye soranları, yazdığım ve önerdiğim diğer kitapların atmosferine havale ve davet ediyorum.
Daha mutlu, huzurlu, güvenli ve sevimli bir dünyada buluşmak dileğiyle.
Tarihsel, kültürel, düşünsel, doğal motiflerle, hayatın tam ortasında desen oluşturmaya çalıştım. Mümkün olduğunca çok kültürlü, toplumsal çeşitliliği dikkate alarak; ortak bir coğrafyada, birlikte yaşam medeniyeti hayal ettim, özlemlerimi paylaştım. Her ne kadar kurgu olsa da tarihin, bilimin, insanlığın, yaşamın gerçekleriyle ters düşmemeye özel gösterdim. Her çağın gerçeği, gereği, tanımı ve hükmü birbirinden farklıdır. Ben de bu zamanın sorunlarını, sorularını roman kurgusu biçiminde, sosyal birikimimle yorumlamaya çalıştım.
Elbette ki keskin ve kesin inançlılar aleminde, reel olarak bunu hemen başarmak mümkün değildi.
Bir düş idi bizimki bir nevi. Olaylar, diyaloglar, tavırlar bu hamurla, özlemle yoğruldu hep.
Ve romanın sonunda ortak bir metin ile beklenti ve özlemlerimizi; uygulanabilir, kalıcı bir metin haline getirdik. Başka bir alanda "aynı kurgunun devamı da gelebilir" düşüncemizi canlı tuttuk.
Önemli olan, halis duygu, niyet ve özlemlerimize, insanlık dışı bir unsur katmamak değil midir?
Biz hayal eder sunarız da bir başkası geliştirir daha iyisini yapabilir. Bilimsel, toplumsal ve vicdani bakış da zaten bunu gerektirmiyor mu? Ayrıca her düşündüğümüz güzelliği uygulamak, etki ve yetki alanımızın dışındadır zaten. Bize düşen toplumsal gelişime katkı sağlamaktır. Gündemde ve diri tutmaktır. Odundan icat edilen kağnı tekerinin, ihtiyaç, keşif ve inovasyon sürecinde, uçak tekerine kadar gelişebilmesi bunu göstermiyor mu bize?
Dileğimiz daha yaşanabilir bir toplum, daha mutlu bir birey, daha organize bir devlet, daha güvenli bir dünya.
Romanımız bu coşku, ümit, heyecan ve öğretiyle yola çıktı. Güzellikleri topluma hakkıyla taşıyabilmek, hepimizin görevi, beklentisi ve ideali olmalı. Buyurunuz müzakerelerimiz başlıyor.
Bir katılımcı/gözlemci de siz olun. "Romanda kurgulanan ideal yaşamın dünyasına nasıl girebiliriz?" diye soranları, yazdığım ve önerdiğim diğer kitapların atmosferine havale ve davet ediyorum.
Daha mutlu, huzurlu, güvenli ve sevimli bir dünyada buluşmak dileğiyle.
Diğer kitaplarımı yazarken, bir taraftan da düşünsel/tarihi romanımı kurguluyor ve notlar alıyordum. "Toplumsal bir içerik olmalı, mantıksal bir örgü içermeli, evrensel ve bilimsel mesajlar vermeli, ahlâk, adalet, vicdan, estetik, zarafet donanımıyla yürümeli, okuma-yazması olan her yetişkin kolayca anlayabilmeli, akıcı olmalı, çözümler sunmalı" öngörüsüyle yola çıktım. Tasvir, betimleme, süsleme ve detaydan ziyade; bilgi, düşünce, sorgulama öncelikli, hakkaniyet bilincini geliştirmek ve ilgi uyandırmaktı amacım.
Tarihsel, kültürel, düşünsel, doğal motiflerle, hayatın tam ortasında desen oluşturmaya çalıştım. Mümkün olduğunca çok kültürlü, toplumsal çeşitliliği dikkate alarak; ortak bir coğrafyada, birlikte yaşam medeniyeti hayal ettim, özlemlerimi paylaştım. Her ne kadar kurgu olsa da tarihin, bilimin, insanlığın, yaşamın gerçekleriyle ters düşmemeye özel gösterdim. Her çağın gerçeği, gereği, tanımı ve hükmü birbirinden farklıdır. Ben de bu zamanın sorunlarını, sorularını roman kurgusu biçiminde, sosyal birikimimle yorumlamaya çalıştım.
Elbette ki keskin ve kesin inançlılar aleminde, reel olarak bunu hemen başarmak mümkün değildi.
Bir düş idi bizimki bir nevi. Olaylar, diyaloglar, tavırlar bu hamurla, özlemle yoğruldu hep.
Ve romanın sonunda ortak bir metin ile beklenti ve özlemlerimizi; uygulanabilir, kalıcı bir metin haline getirdik. Başka bir alanda "aynı kurgunun devamı da gelebilir" düşüncemizi canlı tuttuk.
Önemli olan, halis duygu, niyet ve özlemlerimize, insanlık dışı bir unsur katmamak değil midir?
Biz hayal eder sunarız da bir başkası geliştirir daha iyisini yapabilir. Bilimsel, toplumsal ve vicdani bakış da zaten bunu gerektirmiyor mu? Ayrıca her düşündüğümüz güzelliği uygulamak, etki ve yetki alanımızın dışındadır zaten. Bize düşen toplumsal gelişime katkı sağlamaktır. Gündemde ve diri tutmaktır. Odundan icat edilen kağnı tekerinin, ihtiyaç, keşif ve inovasyon sürecinde, uçak tekerine kadar gelişebilmesi bunu göstermiyor mu bize?
Dileğimiz daha yaşanabilir bir toplum, daha mutlu bir birey, daha organize bir devlet, daha güvenli bir dünya.
Romanımız bu coşku, ümit, heyecan ve öğretiyle yola çıktı. Güzellikleri topluma hakkıyla taşıyabilmek, hepimizin görevi, beklentisi ve ideali olmalı. Buyurunuz müzakerelerimiz başlıyor.
Bir katılımcı/gözlemci de siz olun. "Romanda kurgulanan ideal yaşamın dünyasına nasıl girebiliriz?" diye soranları, yazdığım ve önerdiğim diğer kitapların atmosferine havale ve davet ediyorum.
Daha mutlu, huzurlu, güvenli ve sevimli bir dünyada buluşmak dileğiyle.
Tarihsel, kültürel, düşünsel, doğal motiflerle, hayatın tam ortasında desen oluşturmaya çalıştım. Mümkün olduğunca çok kültürlü, toplumsal çeşitliliği dikkate alarak; ortak bir coğrafyada, birlikte yaşam medeniyeti hayal ettim, özlemlerimi paylaştım. Her ne kadar kurgu olsa da tarihin, bilimin, insanlığın, yaşamın gerçekleriyle ters düşmemeye özel gösterdim. Her çağın gerçeği, gereği, tanımı ve hükmü birbirinden farklıdır. Ben de bu zamanın sorunlarını, sorularını roman kurgusu biçiminde, sosyal birikimimle yorumlamaya çalıştım.
Elbette ki keskin ve kesin inançlılar aleminde, reel olarak bunu hemen başarmak mümkün değildi.
Bir düş idi bizimki bir nevi. Olaylar, diyaloglar, tavırlar bu hamurla, özlemle yoğruldu hep.
Ve romanın sonunda ortak bir metin ile beklenti ve özlemlerimizi; uygulanabilir, kalıcı bir metin haline getirdik. Başka bir alanda "aynı kurgunun devamı da gelebilir" düşüncemizi canlı tuttuk.
Önemli olan, halis duygu, niyet ve özlemlerimize, insanlık dışı bir unsur katmamak değil midir?
Biz hayal eder sunarız da bir başkası geliştirir daha iyisini yapabilir. Bilimsel, toplumsal ve vicdani bakış da zaten bunu gerektirmiyor mu? Ayrıca her düşündüğümüz güzelliği uygulamak, etki ve yetki alanımızın dışındadır zaten. Bize düşen toplumsal gelişime katkı sağlamaktır. Gündemde ve diri tutmaktır. Odundan icat edilen kağnı tekerinin, ihtiyaç, keşif ve inovasyon sürecinde, uçak tekerine kadar gelişebilmesi bunu göstermiyor mu bize?
Dileğimiz daha yaşanabilir bir toplum, daha mutlu bir birey, daha organize bir devlet, daha güvenli bir dünya.
Romanımız bu coşku, ümit, heyecan ve öğretiyle yola çıktı. Güzellikleri topluma hakkıyla taşıyabilmek, hepimizin görevi, beklentisi ve ideali olmalı. Buyurunuz müzakerelerimiz başlıyor.
Bir katılımcı/gözlemci de siz olun. "Romanda kurgulanan ideal yaşamın dünyasına nasıl girebiliriz?" diye soranları, yazdığım ve önerdiğim diğer kitapların atmosferine havale ve davet ediyorum.
Daha mutlu, huzurlu, güvenli ve sevimli bir dünyada buluşmak dileğiyle.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.