9789757496410
27688
https://www.turkishbooks.com/books/alopenin-odasi-p27688.html
Alope'nin Odası
0.711
...
Hangi kitabın yanına bırakıldığını bilmeyen fare bir sonbahar günü doğmuştu. Yavruyken vücudu tüysüz, gözleri görmüyordu. Beş ay sonra gelişti. Tüyleri ipek gibi yumuşak, yuvarlak olan gözleri vücuduna göre büyüktü. Gözlerinin gördüğü ilk gün binbir zorlukla üst rafa tırmanıp Ceram'ın "Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler" kitabının üstünden Alope'ye görünmüştü. Annesinin onu lağımlardan kurtarıp bir kitaplıkta yaşamasını çok istediğini de hiç öğrenemedi. Bir gece annesiyle damdan süzülüp, Alope'nin açık balkonundan içeri bırakıldığında, yaşadığı mekânı kavrayamayacak kadar küçüktü. Ve görmeyen gözleriyle ışığı algılayamayacak kadar karanlıktı dünyası.
Et certum quid-mus candidus non erat. (Ve tabii ki beyaz fare değildi.) Adını kendi takmış, sonra sıkılarak değiştirmişti. Galiba onu Alope'ye ulaştıran, odasında yaşamaktaki kararlılığı ve bu çözemediği kitaplara olan ısrarlı ilgisiydi. Alope, yazıyor, okuyor, fare de durmadan yiyordu. Fare, bir gün giderek gelişen sezgisiyle kendi hakkında Alope'nin bir şeyler yazdığını da anlamıştı. Artık masaya daha yakın raflarda dolaşıyordu.
...
Alope'nin Odası'nda, kitapla aynı adı taşıyan öykü dışında; Garip Bir Öğle Yemeği, Yabangülleri ve Trenler, Spinoza'nın Ceketi, Kırmızı Kaplı Bir Defter, Biberli Bizonun Çaresizliği, Işık ve Kar, S. Bastian'ın Elyazması, Dönüş, Andy Iles ve Curi'nin Yarım Kalmış Kaposları, Resimsiz Tarih, Yeni Bir Sevgili, Kaptan Torripkins'in Eski Bir Arkadaşı, ve Bosch'u Üzen Olay adlı on üç öykü daha yer alıyor.
...
Hangi kitabın yanına bırakıldığını bilmeyen fare bir sonbahar günü doğmuştu. Yavruyken vücudu tüysüz, gözleri görmüyordu. Beş ay sonra gelişti. Tüyleri ipek gibi yumuşak, yuvarlak olan gözleri vücuduna göre büyüktü. Gözlerinin gördüğü ilk gün binbir zorlukla üst rafa tırmanıp Ceram'ın "Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler" kitabının üstünden Alope'ye görünmüştü. Annesinin onu lağımlardan kurtarıp bir kitaplıkta yaşamasını çok istediğini de hiç öğrenemedi. Bir gece annesiyle damdan süzülüp, Alope'nin açık balkonundan içeri bırakıldığında, yaşadığı mekânı kavrayamayacak kadar küçüktü. Ve görmeyen gözleriyle ışığı algılayamayacak kadar karanlıktı dünyası.
Et certum quid-mus candidus non erat. (Ve tabii ki beyaz fare değildi.) Adını kendi takmış, sonra sıkılarak değiştirmişti. Galiba onu Alope'ye ulaştıran, odasında yaşamaktaki kararlılığı ve bu çözemediği kitaplara olan ısrarlı ilgisiydi. Alope, yazıyor, okuyor, fare de durmadan yiyordu. Fare, bir gün giderek gelişen sezgisiyle kendi hakkında Alope'nin bir şeyler yazdığını da anlamıştı. Artık masaya daha yakın raflarda dolaşıyordu.
...
Alope'nin Odası'nda, kitapla aynı adı taşıyan öykü dışında; Garip Bir Öğle Yemeği, Yabangülleri ve Trenler, Spinoza'nın Ceketi, Kırmızı Kaplı Bir Defter, Biberli Bizonun Çaresizliği, Işık ve Kar, S. Bastian'ın Elyazması, Dönüş, Andy Iles ve Curi'nin Yarım Kalmış Kaposları, Resimsiz Tarih, Yeni Bir Sevgili, Kaptan Torripkins'in Eski Bir Arkadaşı, ve Bosch'u Üzen Olay adlı on üç öykü daha yer alıyor.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.