9789759051488
83482
https://www.turkishbooks.com/books/aleviligin-siyasal-orgutlenmesi-p83482.html
Aleviliğin Siyasal Örgütlenmesi Modernleşme, Çözülme ve Türkiye Birlik Partisi
1.11
Elinizdeki kitap Aleviliğin, Türkiye'nin toplumsal ve siyasal dokusunda farklı zamanlarda farklı anlam ve içeriklerle nasıl var olduğunu anlamaya çalışan bir çaba sürdürüyor. Bunu yaparken Alevilik denen inanç, zihniyet ve yaşam tarzlarının siyasal süreçlerde adlandırılma ve anlamlandırılma tarzlarına bakıyor. Çalışma, Aleviliğin, bir tür 'kimlik' inşası olarak, Türkiye'nin farklı dönemlerindeki farklı siyasal süreçlere eklemlenerek, birbirinden farklı 'Aleviliğin özü' söylemleri geliştirdiğini iddia ediyor. Bu özü araştırıp 'doğru Aleviliği bulma' biçiminde gerçekleşen farklı Alevilik söylemlerin özelliklerini tanımlama çabasını buluyoruz. Dahası, bu 'Aleviliğin özü' söylemlerinin bir tür 'politik özne' inşa stratejisi olduğu da, kitap boyunca farklı örnekler eşliğinde öğreniyoruz.
Aslında Aleviliğin 'modern zamanlar'ın başlangıcından bu yana, 'Sünni muhafazakârlık'tan farklı olarak, birey temelli bir 'heteredoks hümanizm' olarak şekillendiği iddiası ile temellenen bu söylemlerin 'farklı Alevilik' tanımlarına temel teşkil eden yaygın bir kabul olduğunu söylemek mümkün. Bu tür, 'tarihin her döneminde aynen var olmuş bir öze sahip Alevilik' iddiasının tarihsel kanıtlarla beslenen bilimsel inandırıcılığı onu bu söylemsel haritanın en temel kurucu öğesi haline getirmektedir. Bu bağlamda Alevilik, 'skolâstik İslam'dan farklı olarak 'tasavvufi' geleneklerle şekillenmiştir; din adamlarının kurumsal iktidarı altında ruhunu yitirmemiş, bireysel özgürlüklere yer veren, kadın-erkek eşitliğine dayalı bir düşünce biçimi olarak bugüne kadar kendini sürdürebilmiştir.
Aleviliğin tarihsel olarak değişerek şekillenen bir 'kimlik' olarak, her zaman siyasete verili bağlamlarda eklemlenmeyen; kendisini bağlamla birlikte yeniden oluşturan bir ''iktidar stratejisi' olarak tanımlamak olduğunu söyleyebiliriz. Bu siyasal kimliğin şekillenmesi siyasal, toplumsal ve ekonomik konjonktürlere bağlıdır. Aleviliğin tarihsel olarak hep aynı biçimde kurulmamış olması ve homojen bir yapı da arz etmemesi bu çalışmanın temel kabulleri arasında yer almaktadır.
Elinizdeki kitap Aleviliğin, Türkiye'nin toplumsal ve siyasal dokusunda farklı zamanlarda farklı anlam ve içeriklerle nasıl var olduğunu anlamaya çalışan bir çaba sürdürüyor. Bunu yaparken Alevilik denen inanç, zihniyet ve yaşam tarzlarının siyasal süreçlerde adlandırılma ve anlamlandırılma tarzlarına bakıyor. Çalışma, Aleviliğin, bir tür 'kimlik' inşası olarak, Türkiye'nin farklı dönemlerindeki farklı siyasal süreçlere eklemlenerek, birbirinden farklı 'Aleviliğin özü' söylemleri geliştirdiğini iddia ediyor. Bu özü araştırıp 'doğru Aleviliği bulma' biçiminde gerçekleşen farklı Alevilik söylemlerin özelliklerini tanımlama çabasını buluyoruz. Dahası, bu 'Aleviliğin özü' söylemlerinin bir tür 'politik özne' inşa stratejisi olduğu da, kitap boyunca farklı örnekler eşliğinde öğreniyoruz.
Aslında Aleviliğin 'modern zamanlar'ın başlangıcından bu yana, 'Sünni muhafazakârlık'tan farklı olarak, birey temelli bir 'heteredoks hümanizm' olarak şekillendiği iddiası ile temellenen bu söylemlerin 'farklı Alevilik' tanımlarına temel teşkil eden yaygın bir kabul olduğunu söylemek mümkün. Bu tür, 'tarihin her döneminde aynen var olmuş bir öze sahip Alevilik' iddiasının tarihsel kanıtlarla beslenen bilimsel inandırıcılığı onu bu söylemsel haritanın en temel kurucu öğesi haline getirmektedir. Bu bağlamda Alevilik, 'skolâstik İslam'dan farklı olarak 'tasavvufi' geleneklerle şekillenmiştir; din adamlarının kurumsal iktidarı altında ruhunu yitirmemiş, bireysel özgürlüklere yer veren, kadın-erkek eşitliğine dayalı bir düşünce biçimi olarak bugüne kadar kendini sürdürebilmiştir.
Aleviliğin tarihsel olarak değişerek şekillenen bir 'kimlik' olarak, her zaman siyasete verili bağlamlarda eklemlenmeyen; kendisini bağlamla birlikte yeniden oluşturan bir ''iktidar stratejisi' olarak tanımlamak olduğunu söyleyebiliriz. Bu siyasal kimliğin şekillenmesi siyasal, toplumsal ve ekonomik konjonktürlere bağlıdır. Aleviliğin tarihsel olarak hep aynı biçimde kurulmamış olması ve homojen bir yapı da arz etmemesi bu çalışmanın temel kabulleri arasında yer almaktadır.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.