9786054823314
589763
https://www.turkishbooks.com/books/alacagin-devrinde-borclunun-hukuki-durumu-p589763.html
Alacağın Devrinde Borçlunun Hukuki Durumu
28.8
Alacağın devri borç ilişkilerinde taraf değişikliği kapsamında yer almaktadır. Bu devirle borçlu aynı kalmakla birlikte, alacak hakkı üzerinde hak sahibi olan kişi değişmektedir.
Alacağın devri günlük ticari yaşamda piyasa aktörleri tarafından sıkça başvurulan bir kurumdur. Alacağın devri tek bir amaca hizmet etmeyip bir çok farklı işlevler görebilir.
Bir başkasına karşı borçlu durumda olan kişi, bu borç ilişkisine yabancı bir üçüncü kişide olan alacağını devrederek kendi alacaklısına karşı borçlu olmaktan kurtulabilir. Örneğin bir satış sözleşmesinde alıcı (A) elde ettiği alacak karşılığında satış bedeli olarak (Ü)deki alacağını satıcı (S)ye devretmiş ise, alacak sebebiyle yapılmış bir devirden bahsedilir.
Alacaklı alacağını, kendisine karşı borçlu olmadığı bir başka kişiye bir edim karşılığı olmaksızın devretmek suretiyle bağışlamada bulunabilir (causa donandi).
Alacaklı kredi temin etmek amacıyla da alacaklarını devredebilir. Bir sözleşme kapsamında doğmuş ya da ileride doğacak haklarını bankaya devrederek kredi alınmasında durum böyledir. Burada banka müşterisi alacaklarını bankaya teminat amacıyla devretmektedir. Banka kredi borcu ödenmediği takdirde kendisine devredilen alacakları tahsil eder ve kredi borcundan mahsup eder.
Gene alacaklı vadesi gelmediği için borçlusundan tahsil etme imkânı bulunmayan bir alacağını bir bankaya kırdırarak (iskonto) para ihtiyacını karşılamak isteyebilir. Bu halde alacaklı belirli bir iskonto karşılığında alacağını bankaya devreder. Bu şekilde alacaklı edim karşılığı yaptığı devir ile alacağına vadesinden önce kavuşarak kendi lehine kredi yaratmış olur. Tahsil amacıyla devir açısından iskonto zorunlu unsur değildir. Alacaklının işlerinin yoğunluğu, alacağın tahsilinin yargı yoluna başvurma ihtimalini gerektirmesi vs. nedenlerle, alacağını bizzat tahsil etmek yerine bu işlerle uğraşan, faaliyet alanı alacakları devralmak suretiyle tahsil işlemleri gerçekleştirmek olan bir üçüncü kişiye devretmesi de mümkündür.
Özellikle ekonomik kriz ortamlarında haklarında icra takipleri başlatılacağını öngören borçluların, faaliyetlerine devam edebilmek için önceden alacaklarını devir ettiklerine de tanık olunmaktadır. Alacaklılarından mal kaçırmak isteyen borçlular ya farklı bir tüzel kişi ortaklık kurarak alacaklarını bu yeni kurulan ortaklığa devretmekte ya da üçüncü kişilerle muvazaalı devir işlemleri yapmaktadırlar. Devredilmiş bir alacağa ilişkin olarak kendisine haciz ihbarnamesi gönderilmiş olan takip borçlusunun borçlusu konumundaki üçüncü kişinin alacağı devralana mı yoksa icra takip dosyasına mı ödemesi gerektiği ya da alacağın devri yoluyla alacağını tahsil etme imkânından yoksun bırakılan alacaklının hangi imkânlara sahip olduğu hususu önem kazanmaktadır.
Alacağın devrine ilişkin hükümler kıymetli evrak hukuku bakımından da önem arz etmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu bazı maddelerinde alacağın devrine ilişkin hükümlerin uygulanacağını açıkça belirtmiştir.
Alacağın devri denilince akla genellikle para alacaklarının devri gelir. Oysa alacağın devri para alacaklarıyla sınırlı değildir. Bir çok borç ilişkisinin konusunun para olması ve paranın devre elverişli alacak olması nedeniyle alacağın devrinin sadece para alacaklarıyla sınırlı olduğu algısı mevcuttur. Para dışındaki alacaklar da alacağın devri sözleşmesine konu edilebilir. Örneğin günlük yaşamda sıkça başvurulan bir yol olan kat karşılığı inşaat sözleşmeleri hakkında da alacağın devri hükümleri uygulanmaktadır. Bu anlamda kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan alacakların devri halinde TBKnda düzenlenmiş olan alacağın devri hükümleri uygulanır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaatın finansmanını sağlamak amacıyla yüklenici, kendisine vaat edilen bağımsız bölümleri talep hakkını henüz inşaat tamamlanmadan önce dahi üçüncü kişilere devredebilmektedir. Yüklenici ile arsa sahipleri arasındaki bu sözleşme niteliği itibariyle taşınmaz satış vaadi sözleşmesidir. Yüklenicinin bu sözleşmeden kaynaklanan nisbi nitelikteki alacak haklarını üçüncü kişiye devretmesi adi yazılı şekle tabi olan alacağın devri sözleşmesi yoluyla gerçekleşmektedir.
Ticari yaşamda finansman sağlanabilmesi bakımından özel bir öneme sahip olan faktoring işlemleri de niteliği itibariyle alacağın devri işlemidir.
Borcu, borçlu ile alacaklı arasında bunların şahıslarından ayrılmaz bir bağ sayan Roma Hukuku ilk devirlerinde alacağın devrine izin vermemiştir. Bu yöndeki ihtiyaçlar başka hukuki yollarla karşılanmaya çalışılmıştır. Novatio (yenileme) veya mandatum in rem suam (temsilci yararına temsil yetkisi) en sık başvurulan yollardı. Zamanla alacağın devri hukuki bir kurum olarak yerleşmiş ve modern devirde kıymetli evrak hukukunun gelişmesi ile de ayrıca önemini artırmıştır. Eski anglo Amerikan hukuk sisteminde alacağın devri borçlunun muvafakatine bağlı idi. Çoğu modern hukuk sistemlerinde alacağın devri için borçlunun muvafakati aranmamaktadır.
Alacak üzerinde hak sahibinin (alacaklının kimliği) değişmesi sadece iradi yollarla olmaz. Alacak bir kanun hükmü gereği bir başkasına geçebileceği gibi, yargı kararıyla da geçiş sağlanabilir. Bu hallerde alacaklının iradesi dışında alacaklı taraf değişmektedir. Türk Borçlar Kanununda esas alınan devir iradi devirdir. Alacağın devri denilince kastedilen de kural olarak alacağın tarafların anlaşması suretiyle devredilmesidir.
Bu çalışmada da alacağın iradi devrinde borçlunun hukuki durumu incelenecektir.
II. Çalışma Planı
Çalışmamız iki bölümden, giriş ve sonuç da dâhil olmak üzere yedi paragraftan oluşmaktadır.
Giriş başlıklı birinci paragrafta konunun önemi hakkında bilgi verilmiş ve çalışma planı aktarılmıştır.
Alacağın Devri Sözleşmesi ve Hükümleri başlıklı Birinci Bölüm iki paragraftan oluşmaktadır.
Birinci bölümde yer alan Alacağın Devri ve Özellikleri başlıklı ikinci paragrafta, alacağın devri kavramı, alacağın devrinin hukukumuzda düzenleniş şekli, alacağın devrinin konusu, tasarruf işlemi ve borçlandırıcı işlem, devir sözleşmesi, alacağın devrinin soyut olup olmadığı, alacağın devri sözü verme, alacağın devrinin benzer hu
Alacağın devri günlük ticari yaşamda piyasa aktörleri tarafından sıkça başvurulan bir kurumdur. Alacağın devri tek bir amaca hizmet etmeyip bir çok farklı işlevler görebilir.
Bir başkasına karşı borçlu durumda olan kişi, bu borç ilişkisine yabancı bir üçüncü kişide olan alacağını devrederek kendi alacaklısına karşı borçlu olmaktan kurtulabilir. Örneğin bir satış sözleşmesinde alıcı (A) elde ettiği alacak karşılığında satış bedeli olarak (Ü)deki alacağını satıcı (S)ye devretmiş ise, alacak sebebiyle yapılmış bir devirden bahsedilir.
Alacaklı alacağını, kendisine karşı borçlu olmadığı bir başka kişiye bir edim karşılığı olmaksızın devretmek suretiyle bağışlamada bulunabilir (causa donandi).
Alacaklı kredi temin etmek amacıyla da alacaklarını devredebilir. Bir sözleşme kapsamında doğmuş ya da ileride doğacak haklarını bankaya devrederek kredi alınmasında durum böyledir. Burada banka müşterisi alacaklarını bankaya teminat amacıyla devretmektedir. Banka kredi borcu ödenmediği takdirde kendisine devredilen alacakları tahsil eder ve kredi borcundan mahsup eder.
Gene alacaklı vadesi gelmediği için borçlusundan tahsil etme imkânı bulunmayan bir alacağını bir bankaya kırdırarak (iskonto) para ihtiyacını karşılamak isteyebilir. Bu halde alacaklı belirli bir iskonto karşılığında alacağını bankaya devreder. Bu şekilde alacaklı edim karşılığı yaptığı devir ile alacağına vadesinden önce kavuşarak kendi lehine kredi yaratmış olur. Tahsil amacıyla devir açısından iskonto zorunlu unsur değildir. Alacaklının işlerinin yoğunluğu, alacağın tahsilinin yargı yoluna başvurma ihtimalini gerektirmesi vs. nedenlerle, alacağını bizzat tahsil etmek yerine bu işlerle uğraşan, faaliyet alanı alacakları devralmak suretiyle tahsil işlemleri gerçekleştirmek olan bir üçüncü kişiye devretmesi de mümkündür.
Özellikle ekonomik kriz ortamlarında haklarında icra takipleri başlatılacağını öngören borçluların, faaliyetlerine devam edebilmek için önceden alacaklarını devir ettiklerine de tanık olunmaktadır. Alacaklılarından mal kaçırmak isteyen borçlular ya farklı bir tüzel kişi ortaklık kurarak alacaklarını bu yeni kurulan ortaklığa devretmekte ya da üçüncü kişilerle muvazaalı devir işlemleri yapmaktadırlar. Devredilmiş bir alacağa ilişkin olarak kendisine haciz ihbarnamesi gönderilmiş olan takip borçlusunun borçlusu konumundaki üçüncü kişinin alacağı devralana mı yoksa icra takip dosyasına mı ödemesi gerektiği ya da alacağın devri yoluyla alacağını tahsil etme imkânından yoksun bırakılan alacaklının hangi imkânlara sahip olduğu hususu önem kazanmaktadır.
Alacağın devrine ilişkin hükümler kıymetli evrak hukuku bakımından da önem arz etmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu bazı maddelerinde alacağın devrine ilişkin hükümlerin uygulanacağını açıkça belirtmiştir.
Alacağın devri denilince akla genellikle para alacaklarının devri gelir. Oysa alacağın devri para alacaklarıyla sınırlı değildir. Bir çok borç ilişkisinin konusunun para olması ve paranın devre elverişli alacak olması nedeniyle alacağın devrinin sadece para alacaklarıyla sınırlı olduğu algısı mevcuttur. Para dışındaki alacaklar da alacağın devri sözleşmesine konu edilebilir. Örneğin günlük yaşamda sıkça başvurulan bir yol olan kat karşılığı inşaat sözleşmeleri hakkında da alacağın devri hükümleri uygulanmaktadır. Bu anlamda kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan alacakların devri halinde TBKnda düzenlenmiş olan alacağın devri hükümleri uygulanır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaatın finansmanını sağlamak amacıyla yüklenici, kendisine vaat edilen bağımsız bölümleri talep hakkını henüz inşaat tamamlanmadan önce dahi üçüncü kişilere devredebilmektedir. Yüklenici ile arsa sahipleri arasındaki bu sözleşme niteliği itibariyle taşınmaz satış vaadi sözleşmesidir. Yüklenicinin bu sözleşmeden kaynaklanan nisbi nitelikteki alacak haklarını üçüncü kişiye devretmesi adi yazılı şekle tabi olan alacağın devri sözleşmesi yoluyla gerçekleşmektedir.
Ticari yaşamda finansman sağlanabilmesi bakımından özel bir öneme sahip olan faktoring işlemleri de niteliği itibariyle alacağın devri işlemidir.
Borcu, borçlu ile alacaklı arasında bunların şahıslarından ayrılmaz bir bağ sayan Roma Hukuku ilk devirlerinde alacağın devrine izin vermemiştir. Bu yöndeki ihtiyaçlar başka hukuki yollarla karşılanmaya çalışılmıştır. Novatio (yenileme) veya mandatum in rem suam (temsilci yararına temsil yetkisi) en sık başvurulan yollardı. Zamanla alacağın devri hukuki bir kurum olarak yerleşmiş ve modern devirde kıymetli evrak hukukunun gelişmesi ile de ayrıca önemini artırmıştır. Eski anglo Amerikan hukuk sisteminde alacağın devri borçlunun muvafakatine bağlı idi. Çoğu modern hukuk sistemlerinde alacağın devri için borçlunun muvafakati aranmamaktadır.
Alacak üzerinde hak sahibinin (alacaklının kimliği) değişmesi sadece iradi yollarla olmaz. Alacak bir kanun hükmü gereği bir başkasına geçebileceği gibi, yargı kararıyla da geçiş sağlanabilir. Bu hallerde alacaklının iradesi dışında alacaklı taraf değişmektedir. Türk Borçlar Kanununda esas alınan devir iradi devirdir. Alacağın devri denilince kastedilen de kural olarak alacağın tarafların anlaşması suretiyle devredilmesidir.
Bu çalışmada da alacağın iradi devrinde borçlunun hukuki durumu incelenecektir.
II. Çalışma Planı
Çalışmamız iki bölümden, giriş ve sonuç da dâhil olmak üzere yedi paragraftan oluşmaktadır.
Giriş başlıklı birinci paragrafta konunun önemi hakkında bilgi verilmiş ve çalışma planı aktarılmıştır.
Alacağın Devri Sözleşmesi ve Hükümleri başlıklı Birinci Bölüm iki paragraftan oluşmaktadır.
Birinci bölümde yer alan Alacağın Devri ve Özellikleri başlıklı ikinci paragrafta, alacağın devri kavramı, alacağın devrinin hukukumuzda düzenleniş şekli, alacağın devrinin konusu, tasarruf işlemi ve borçlandırıcı işlem, devir sözleşmesi, alacağın devrinin soyut olup olmadığı, alacağın devri sözü verme, alacağın devrinin benzer hu
Alacağın devri borç ilişkilerinde taraf değişikliği kapsamında yer almaktadır. Bu devirle borçlu aynı kalmakla birlikte, alacak hakkı üzerinde hak sahibi olan kişi değişmektedir.
Alacağın devri günlük ticari yaşamda piyasa aktörleri tarafından sıkça başvurulan bir kurumdur. Alacağın devri tek bir amaca hizmet etmeyip bir çok farklı işlevler görebilir.
Bir başkasına karşı borçlu durumda olan kişi, bu borç ilişkisine yabancı bir üçüncü kişide olan alacağını devrederek kendi alacaklısına karşı borçlu olmaktan kurtulabilir. Örneğin bir satış sözleşmesinde alıcı (A) elde ettiği alacak karşılığında satış bedeli olarak (Ü)deki alacağını satıcı (S)ye devretmiş ise, alacak sebebiyle yapılmış bir devirden bahsedilir.
Alacaklı alacağını, kendisine karşı borçlu olmadığı bir başka kişiye bir edim karşılığı olmaksızın devretmek suretiyle bağışlamada bulunabilir (causa donandi).
Alacaklı kredi temin etmek amacıyla da alacaklarını devredebilir. Bir sözleşme kapsamında doğmuş ya da ileride doğacak haklarını bankaya devrederek kredi alınmasında durum böyledir. Burada banka müşterisi alacaklarını bankaya teminat amacıyla devretmektedir. Banka kredi borcu ödenmediği takdirde kendisine devredilen alacakları tahsil eder ve kredi borcundan mahsup eder.
Gene alacaklı vadesi gelmediği için borçlusundan tahsil etme imkânı bulunmayan bir alacağını bir bankaya kırdırarak (iskonto) para ihtiyacını karşılamak isteyebilir. Bu halde alacaklı belirli bir iskonto karşılığında alacağını bankaya devreder. Bu şekilde alacaklı edim karşılığı yaptığı devir ile alacağına vadesinden önce kavuşarak kendi lehine kredi yaratmış olur. Tahsil amacıyla devir açısından iskonto zorunlu unsur değildir. Alacaklının işlerinin yoğunluğu, alacağın tahsilinin yargı yoluna başvurma ihtimalini gerektirmesi vs. nedenlerle, alacağını bizzat tahsil etmek yerine bu işlerle uğraşan, faaliyet alanı alacakları devralmak suretiyle tahsil işlemleri gerçekleştirmek olan bir üçüncü kişiye devretmesi de mümkündür.
Özellikle ekonomik kriz ortamlarında haklarında icra takipleri başlatılacağını öngören borçluların, faaliyetlerine devam edebilmek için önceden alacaklarını devir ettiklerine de tanık olunmaktadır. Alacaklılarından mal kaçırmak isteyen borçlular ya farklı bir tüzel kişi ortaklık kurarak alacaklarını bu yeni kurulan ortaklığa devretmekte ya da üçüncü kişilerle muvazaalı devir işlemleri yapmaktadırlar. Devredilmiş bir alacağa ilişkin olarak kendisine haciz ihbarnamesi gönderilmiş olan takip borçlusunun borçlusu konumundaki üçüncü kişinin alacağı devralana mı yoksa icra takip dosyasına mı ödemesi gerektiği ya da alacağın devri yoluyla alacağını tahsil etme imkânından yoksun bırakılan alacaklının hangi imkânlara sahip olduğu hususu önem kazanmaktadır.
Alacağın devrine ilişkin hükümler kıymetli evrak hukuku bakımından da önem arz etmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu bazı maddelerinde alacağın devrine ilişkin hükümlerin uygulanacağını açıkça belirtmiştir.
Alacağın devri denilince akla genellikle para alacaklarının devri gelir. Oysa alacağın devri para alacaklarıyla sınırlı değildir. Bir çok borç ilişkisinin konusunun para olması ve paranın devre elverişli alacak olması nedeniyle alacağın devrinin sadece para alacaklarıyla sınırlı olduğu algısı mevcuttur. Para dışındaki alacaklar da alacağın devri sözleşmesine konu edilebilir. Örneğin günlük yaşamda sıkça başvurulan bir yol olan kat karşılığı inşaat sözleşmeleri hakkında da alacağın devri hükümleri uygulanmaktadır. Bu anlamda kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan alacakların devri halinde TBKnda düzenlenmiş olan alacağın devri hükümleri uygulanır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaatın finansmanını sağlamak amacıyla yüklenici, kendisine vaat edilen bağımsız bölümleri talep hakkını henüz inşaat tamamlanmadan önce dahi üçüncü kişilere devredebilmektedir. Yüklenici ile arsa sahipleri arasındaki bu sözleşme niteliği itibariyle taşınmaz satış vaadi sözleşmesidir. Yüklenicinin bu sözleşmeden kaynaklanan nisbi nitelikteki alacak haklarını üçüncü kişiye devretmesi adi yazılı şekle tabi olan alacağın devri sözleşmesi yoluyla gerçekleşmektedir.
Ticari yaşamda finansman sağlanabilmesi bakımından özel bir öneme sahip olan faktoring işlemleri de niteliği itibariyle alacağın devri işlemidir.
Borcu, borçlu ile alacaklı arasında bunların şahıslarından ayrılmaz bir bağ sayan Roma Hukuku ilk devirlerinde alacağın devrine izin vermemiştir. Bu yöndeki ihtiyaçlar başka hukuki yollarla karşılanmaya çalışılmıştır. Novatio (yenileme) veya mandatum in rem suam (temsilci yararına temsil yetkisi) en sık başvurulan yollardı. Zamanla alacağın devri hukuki bir kurum olarak yerleşmiş ve modern devirde kıymetli evrak hukukunun gelişmesi ile de ayrıca önemini artırmıştır. Eski anglo Amerikan hukuk sisteminde alacağın devri borçlunun muvafakatine bağlı idi. Çoğu modern hukuk sistemlerinde alacağın devri için borçlunun muvafakati aranmamaktadır.
Alacak üzerinde hak sahibinin (alacaklının kimliği) değişmesi sadece iradi yollarla olmaz. Alacak bir kanun hükmü gereği bir başkasına geçebileceği gibi, yargı kararıyla da geçiş sağlanabilir. Bu hallerde alacaklının iradesi dışında alacaklı taraf değişmektedir. Türk Borçlar Kanununda esas alınan devir iradi devirdir. Alacağın devri denilince kastedilen de kural olarak alacağın tarafların anlaşması suretiyle devredilmesidir.
Bu çalışmada da alacağın iradi devrinde borçlunun hukuki durumu incelenecektir.
II. Çalışma Planı
Çalışmamız iki bölümden, giriş ve sonuç da dâhil olmak üzere yedi paragraftan oluşmaktadır.
Giriş başlıklı birinci paragrafta konunun önemi hakkında bilgi verilmiş ve çalışma planı aktarılmıştır.
Alacağın Devri Sözleşmesi ve Hükümleri başlıklı Birinci Bölüm iki paragraftan oluşmaktadır.
Birinci bölümde yer alan Alacağın Devri ve Özellikleri başlıklı ikinci paragrafta, alacağın devri kavramı, alacağın devrinin hukukumuzda düzenleniş şekli, alacağın devrinin konusu, tasarruf işlemi ve borçlandırıcı işlem, devir sözleşmesi, alacağın devrinin soyut olup olmadığı, alacağın devri sözü verme, alacağın devrinin benzer hu
Alacağın devri günlük ticari yaşamda piyasa aktörleri tarafından sıkça başvurulan bir kurumdur. Alacağın devri tek bir amaca hizmet etmeyip bir çok farklı işlevler görebilir.
Bir başkasına karşı borçlu durumda olan kişi, bu borç ilişkisine yabancı bir üçüncü kişide olan alacağını devrederek kendi alacaklısına karşı borçlu olmaktan kurtulabilir. Örneğin bir satış sözleşmesinde alıcı (A) elde ettiği alacak karşılığında satış bedeli olarak (Ü)deki alacağını satıcı (S)ye devretmiş ise, alacak sebebiyle yapılmış bir devirden bahsedilir.
Alacaklı alacağını, kendisine karşı borçlu olmadığı bir başka kişiye bir edim karşılığı olmaksızın devretmek suretiyle bağışlamada bulunabilir (causa donandi).
Alacaklı kredi temin etmek amacıyla da alacaklarını devredebilir. Bir sözleşme kapsamında doğmuş ya da ileride doğacak haklarını bankaya devrederek kredi alınmasında durum böyledir. Burada banka müşterisi alacaklarını bankaya teminat amacıyla devretmektedir. Banka kredi borcu ödenmediği takdirde kendisine devredilen alacakları tahsil eder ve kredi borcundan mahsup eder.
Gene alacaklı vadesi gelmediği için borçlusundan tahsil etme imkânı bulunmayan bir alacağını bir bankaya kırdırarak (iskonto) para ihtiyacını karşılamak isteyebilir. Bu halde alacaklı belirli bir iskonto karşılığında alacağını bankaya devreder. Bu şekilde alacaklı edim karşılığı yaptığı devir ile alacağına vadesinden önce kavuşarak kendi lehine kredi yaratmış olur. Tahsil amacıyla devir açısından iskonto zorunlu unsur değildir. Alacaklının işlerinin yoğunluğu, alacağın tahsilinin yargı yoluna başvurma ihtimalini gerektirmesi vs. nedenlerle, alacağını bizzat tahsil etmek yerine bu işlerle uğraşan, faaliyet alanı alacakları devralmak suretiyle tahsil işlemleri gerçekleştirmek olan bir üçüncü kişiye devretmesi de mümkündür.
Özellikle ekonomik kriz ortamlarında haklarında icra takipleri başlatılacağını öngören borçluların, faaliyetlerine devam edebilmek için önceden alacaklarını devir ettiklerine de tanık olunmaktadır. Alacaklılarından mal kaçırmak isteyen borçlular ya farklı bir tüzel kişi ortaklık kurarak alacaklarını bu yeni kurulan ortaklığa devretmekte ya da üçüncü kişilerle muvazaalı devir işlemleri yapmaktadırlar. Devredilmiş bir alacağa ilişkin olarak kendisine haciz ihbarnamesi gönderilmiş olan takip borçlusunun borçlusu konumundaki üçüncü kişinin alacağı devralana mı yoksa icra takip dosyasına mı ödemesi gerektiği ya da alacağın devri yoluyla alacağını tahsil etme imkânından yoksun bırakılan alacaklının hangi imkânlara sahip olduğu hususu önem kazanmaktadır.
Alacağın devrine ilişkin hükümler kıymetli evrak hukuku bakımından da önem arz etmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu bazı maddelerinde alacağın devrine ilişkin hükümlerin uygulanacağını açıkça belirtmiştir.
Alacağın devri denilince akla genellikle para alacaklarının devri gelir. Oysa alacağın devri para alacaklarıyla sınırlı değildir. Bir çok borç ilişkisinin konusunun para olması ve paranın devre elverişli alacak olması nedeniyle alacağın devrinin sadece para alacaklarıyla sınırlı olduğu algısı mevcuttur. Para dışındaki alacaklar da alacağın devri sözleşmesine konu edilebilir. Örneğin günlük yaşamda sıkça başvurulan bir yol olan kat karşılığı inşaat sözleşmeleri hakkında da alacağın devri hükümleri uygulanmaktadır. Bu anlamda kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan alacakların devri halinde TBKnda düzenlenmiş olan alacağın devri hükümleri uygulanır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaatın finansmanını sağlamak amacıyla yüklenici, kendisine vaat edilen bağımsız bölümleri talep hakkını henüz inşaat tamamlanmadan önce dahi üçüncü kişilere devredebilmektedir. Yüklenici ile arsa sahipleri arasındaki bu sözleşme niteliği itibariyle taşınmaz satış vaadi sözleşmesidir. Yüklenicinin bu sözleşmeden kaynaklanan nisbi nitelikteki alacak haklarını üçüncü kişiye devretmesi adi yazılı şekle tabi olan alacağın devri sözleşmesi yoluyla gerçekleşmektedir.
Ticari yaşamda finansman sağlanabilmesi bakımından özel bir öneme sahip olan faktoring işlemleri de niteliği itibariyle alacağın devri işlemidir.
Borcu, borçlu ile alacaklı arasında bunların şahıslarından ayrılmaz bir bağ sayan Roma Hukuku ilk devirlerinde alacağın devrine izin vermemiştir. Bu yöndeki ihtiyaçlar başka hukuki yollarla karşılanmaya çalışılmıştır. Novatio (yenileme) veya mandatum in rem suam (temsilci yararına temsil yetkisi) en sık başvurulan yollardı. Zamanla alacağın devri hukuki bir kurum olarak yerleşmiş ve modern devirde kıymetli evrak hukukunun gelişmesi ile de ayrıca önemini artırmıştır. Eski anglo Amerikan hukuk sisteminde alacağın devri borçlunun muvafakatine bağlı idi. Çoğu modern hukuk sistemlerinde alacağın devri için borçlunun muvafakati aranmamaktadır.
Alacak üzerinde hak sahibinin (alacaklının kimliği) değişmesi sadece iradi yollarla olmaz. Alacak bir kanun hükmü gereği bir başkasına geçebileceği gibi, yargı kararıyla da geçiş sağlanabilir. Bu hallerde alacaklının iradesi dışında alacaklı taraf değişmektedir. Türk Borçlar Kanununda esas alınan devir iradi devirdir. Alacağın devri denilince kastedilen de kural olarak alacağın tarafların anlaşması suretiyle devredilmesidir.
Bu çalışmada da alacağın iradi devrinde borçlunun hukuki durumu incelenecektir.
II. Çalışma Planı
Çalışmamız iki bölümden, giriş ve sonuç da dâhil olmak üzere yedi paragraftan oluşmaktadır.
Giriş başlıklı birinci paragrafta konunun önemi hakkında bilgi verilmiş ve çalışma planı aktarılmıştır.
Alacağın Devri Sözleşmesi ve Hükümleri başlıklı Birinci Bölüm iki paragraftan oluşmaktadır.
Birinci bölümde yer alan Alacağın Devri ve Özellikleri başlıklı ikinci paragrafta, alacağın devri kavramı, alacağın devrinin hukukumuzda düzenleniş şekli, alacağın devrinin konusu, tasarruf işlemi ve borçlandırıcı işlem, devir sözleşmesi, alacağın devrinin soyut olup olmadığı, alacağın devri sözü verme, alacağın devrinin benzer hu
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.