Akdeniz'de Coğrafya, Teknoloji ve Savaş Araplar, Bizanslılar, Batılılar ve Türkler

Stok Kodu:
9789758704583
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
262
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2004-09
Çeviren:
Füsun Tayanç Tunç Tayanç
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
6.90
5.52
9789758704583
35501
Akdeniz'de Coğrafya, Teknoloji ve Savaş
Akdeniz'de Coğrafya, Teknoloji ve Savaş Araplar, Bizanslılar, Batılılar ve Türkler
5.52
18 Ekim 1184'te, Messina'ya gitmekte olan bir Ceneviz gemisiyle Akkâ'dan ayrılan Endülüslü gezgin İbni Cübeyr, Buralarda rüzgârın esmesinde bambaşka bir sır var diyerek geminin kaptanı Cenovalı Ruminin ters rüzgârlardan kaçmak için yaptığı manevraları anlatır. Cübeyr'in bindiği Cenova tüccar gemisi herhalde 12. yüzyılın en büyük ve en gelişmiş teknelerinden biriydi, yine de yolculuk boyunca başlarına gelmeyen kalmamıştı. O dönemin teknolojisiyle Akdeniz'de yol almak zor işti, kaptanların suları ve rüzgârları avuçlarının içi gibi bilmeleri gerekiyordu. Deniz ulaşımı kas gücüne ve rüzgâra dayanıyordu. Ne var ki Akdeniz, bütün zorluklarına rağmen, çevresindeki uygarlıkları hem birleştiren, hem de ayıran bir güçtü. Tarihçi John H. Pryor bu çalışmasında eskiçağdan 16. yüzyıla kadar neredeyse değişmeden kalan ve uygarlıklar arasında iktisadi ve stratejik sınırları oluşturan Akdeniz rotalarını ve bu uygarlıkların deniz aracılığıyla kurdukları ilişkileri inceliyor. 649-1571 arasındaki dönemi inceleyen bir deniz tarihi bu. Aziz Basileos'un dediği gibi, Tanrı'nın insanlığa armağanı olan Akdeniz'i, yelkenli ve kürekli gemileri, rotaları ve deniz savaşlarını anlatıyor. Ayasofya'nın mermerlerine kazınmış kadırga çizimini de buluyorsunuz kitapta, korsanları da. Bizans, Cenova, Venedik, Abbasi, Fatimi gemileri kol geziyor mavi sularda. Derken Selçuklular iniyor denizlere, sonra da Osmanlılar. Sindney Üniversitesi'nde tarih profesörü John H. Pryor, Akdeniz tarihini ele aldığı bu kitapla yüzyıllar boyunca İslam ve Hıristiyan uygarlıkları arasındaki ilişkilerin tarihine önemli bir katkıda bulunuyor.
18 Ekim 1184'te, Messina'ya gitmekte olan bir Ceneviz gemisiyle Akkâ'dan ayrılan Endülüslü gezgin İbni Cübeyr, Buralarda rüzgârın esmesinde bambaşka bir sır var diyerek geminin kaptanı Cenovalı Ruminin ters rüzgârlardan kaçmak için yaptığı manevraları anlatır. Cübeyr'in bindiği Cenova tüccar gemisi herhalde 12. yüzyılın en büyük ve en gelişmiş teknelerinden biriydi, yine de yolculuk boyunca başlarına gelmeyen kalmamıştı. O dönemin teknolojisiyle Akdeniz'de yol almak zor işti, kaptanların suları ve rüzgârları avuçlarının içi gibi bilmeleri gerekiyordu. Deniz ulaşımı kas gücüne ve rüzgâra dayanıyordu. Ne var ki Akdeniz, bütün zorluklarına rağmen, çevresindeki uygarlıkları hem birleştiren, hem de ayıran bir güçtü. Tarihçi John H. Pryor bu çalışmasında eskiçağdan 16. yüzyıla kadar neredeyse değişmeden kalan ve uygarlıklar arasında iktisadi ve stratejik sınırları oluşturan Akdeniz rotalarını ve bu uygarlıkların deniz aracılığıyla kurdukları ilişkileri inceliyor. 649-1571 arasındaki dönemi inceleyen bir deniz tarihi bu. Aziz Basileos'un dediği gibi, Tanrı'nın insanlığa armağanı olan Akdeniz'i, yelkenli ve kürekli gemileri, rotaları ve deniz savaşlarını anlatıyor. Ayasofya'nın mermerlerine kazınmış kadırga çizimini de buluyorsunuz kitapta, korsanları da. Bizans, Cenova, Venedik, Abbasi, Fatimi gemileri kol geziyor mavi sularda. Derken Selçuklular iniyor denizlere, sonra da Osmanlılar. Sindney Üniversitesi'nde tarih profesörü John H. Pryor, Akdeniz tarihini ele aldığı bu kitapla yüzyıllar boyunca İslam ve Hıristiyan uygarlıkları arasındaki ilişkilerin tarihine önemli bir katkıda bulunuyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat