9786057979834
455761
https://www.turkishbooks.com/books/akbaba-ve-kahve-p455761.html
Akbaba ve Kahve
6
Ay tutulur karanlığın ortasında, ışık susar en diplerde, yıldızlar söyleşir damlarda. Ayran yudumlarken bir köylü nasırlı elleri boşluğu kucaklar, yolda yürüyen rüzgâr hızlıca kuytu vadilere dalar ve sakince terleyen korkulu bir yüzü okşar. Yürek serinler ovalarda, en derinlerde eski ağıtların acı hayallerine tanık olur, duygu tahrip olur bir yürekte ve anıldıkça ezgiler hüsran dolu bir geçmiş ağlar. Döngü yine aynı, dört parçalı yürekte mevsimler değişse de güneş yine batıyor ve umudu bir dayênin cesaretiyle saklıyor. Yorgundu... Omuzlarında kaçakçılığın bıraktığı korku ve yük vardı sanki, uzaklara, en karanlık noktaya baktı ve şöyle mırıldandı: "Ekrem'i kim kucaklayacak?"
Ürperecekken dünya, renkler yitirecekken tazeliğini ve direniş doğacakken faili meçhul bir mezarlıkta, her yer isimsiz gibiyken, adı konmamış bir duruş yumuşadı. Her saat zamanda bulur ötesini ve derin yağmurlar yağar gökten, atkılar ıslanırken, beyaz Toroslar rengini boyar çamura, uzun bir yolculuktan sonra ve gün içinde kollar kalkar yükseğe günün yakamoz saatlerinde, koşar Belma, gölgesi ayrı, kendisi ayrı, saracak kollara...
Ürperecekken dünya, renkler yitirecekken tazeliğini ve direniş doğacakken faili meçhul bir mezarlıkta, her yer isimsiz gibiyken, adı konmamış bir duruş yumuşadı. Her saat zamanda bulur ötesini ve derin yağmurlar yağar gökten, atkılar ıslanırken, beyaz Toroslar rengini boyar çamura, uzun bir yolculuktan sonra ve gün içinde kollar kalkar yükseğe günün yakamoz saatlerinde, koşar Belma, gölgesi ayrı, kendisi ayrı, saracak kollara...
Ay tutulur karanlığın ortasında, ışık susar en diplerde, yıldızlar söyleşir damlarda. Ayran yudumlarken bir köylü nasırlı elleri boşluğu kucaklar, yolda yürüyen rüzgâr hızlıca kuytu vadilere dalar ve sakince terleyen korkulu bir yüzü okşar. Yürek serinler ovalarda, en derinlerde eski ağıtların acı hayallerine tanık olur, duygu tahrip olur bir yürekte ve anıldıkça ezgiler hüsran dolu bir geçmiş ağlar. Döngü yine aynı, dört parçalı yürekte mevsimler değişse de güneş yine batıyor ve umudu bir dayênin cesaretiyle saklıyor. Yorgundu... Omuzlarında kaçakçılığın bıraktığı korku ve yük vardı sanki, uzaklara, en karanlık noktaya baktı ve şöyle mırıldandı: "Ekrem'i kim kucaklayacak?"
Ürperecekken dünya, renkler yitirecekken tazeliğini ve direniş doğacakken faili meçhul bir mezarlıkta, her yer isimsiz gibiyken, adı konmamış bir duruş yumuşadı. Her saat zamanda bulur ötesini ve derin yağmurlar yağar gökten, atkılar ıslanırken, beyaz Toroslar rengini boyar çamura, uzun bir yolculuktan sonra ve gün içinde kollar kalkar yükseğe günün yakamoz saatlerinde, koşar Belma, gölgesi ayrı, kendisi ayrı, saracak kollara...
Ürperecekken dünya, renkler yitirecekken tazeliğini ve direniş doğacakken faili meçhul bir mezarlıkta, her yer isimsiz gibiyken, adı konmamış bir duruş yumuşadı. Her saat zamanda bulur ötesini ve derin yağmurlar yağar gökten, atkılar ıslanırken, beyaz Toroslar rengini boyar çamura, uzun bir yolculuktan sonra ve gün içinde kollar kalkar yükseğe günün yakamoz saatlerinde, koşar Belma, gölgesi ayrı, kendisi ayrı, saracak kollara...
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.