9789944272100
479623
https://www.turkishbooks.com/books/aile-kurumunu-yeniden-dusunmek-p479623.html
Aile Kurumunu Yeniden Düşünmek
4.8
Yaşamın her alanında kadın ya da erkek olarak değil insan olarak muamele görme ve fırsat eşitliği hakkı, etik ve
demokratik bir içerime sahiptir. İnsan olarak muamele görme ve fırsat eşitliği hakkı, doğrudan insan onuruna
saygıyı imler. İnsan onuruna saygı modern demokratik düşüncenin merkezinde yer alır ve eşitlik nosyonuna
dayanır. Eşitlik nosyonu hem demokrasinin hem de liberal feminizmin kesişme noktasını oluşturur. Eşitlik ilkesine
ters düşen cinsiyetler arasındaki hiyerarşi, kadının erkeğe tȃbi addedilmesi insan toplumunun yarısını oluşturan
kadınların insan onurunun hiçe sayıldığının doğrudan bir göstergesidir. Geçmişten beri süregelen tarihsel bir
adaletsizlik olan cinsiyetlerin eşitsizliği ve bu eşitsizliğin hep yeniden üretilmesi en belirgin olarak toplumun temel
yapı taşı olarak kabul edilen aile kurumunda karşımıza çıkmaktadır.
Elinizdeki bu kitap, ataerkil toplumsal yaşamın bir tür izdüşümü olan aile içi yaşamda görülen ve doğal olduğu kabul
edilen cinsiyetler arasındaki eşitsizlik ve adaletsizliklerin, kadının erkek karşısındaki ikincil konumunun, 21 yüzyılın
ilk çeyreğini yaşadığımız bu dönemde de hȃlȃ sorgulanmaya muhtaç olduğu düşüncesinden doğmuştur. Aile
kurumunda adalet ve eşitlik konusunu kendisine temel sorunsal edinmiş olan bu çalışma, söz konusu sorunsalı 20
yüzyılın en önemli çağdaş liberal siyaset teorisyenlerinden biri olan John Rawls'un ve yine 20 yüzyılın çağdaş
liberal feminist siyaset teorisyenlerinden biri olan Susan Moller Okin'in düşünceleri üzerinden açımlayarak
tartışmıştır.
demokratik bir içerime sahiptir. İnsan olarak muamele görme ve fırsat eşitliği hakkı, doğrudan insan onuruna
saygıyı imler. İnsan onuruna saygı modern demokratik düşüncenin merkezinde yer alır ve eşitlik nosyonuna
dayanır. Eşitlik nosyonu hem demokrasinin hem de liberal feminizmin kesişme noktasını oluşturur. Eşitlik ilkesine
ters düşen cinsiyetler arasındaki hiyerarşi, kadının erkeğe tȃbi addedilmesi insan toplumunun yarısını oluşturan
kadınların insan onurunun hiçe sayıldığının doğrudan bir göstergesidir. Geçmişten beri süregelen tarihsel bir
adaletsizlik olan cinsiyetlerin eşitsizliği ve bu eşitsizliğin hep yeniden üretilmesi en belirgin olarak toplumun temel
yapı taşı olarak kabul edilen aile kurumunda karşımıza çıkmaktadır.
Elinizdeki bu kitap, ataerkil toplumsal yaşamın bir tür izdüşümü olan aile içi yaşamda görülen ve doğal olduğu kabul
edilen cinsiyetler arasındaki eşitsizlik ve adaletsizliklerin, kadının erkek karşısındaki ikincil konumunun, 21 yüzyılın
ilk çeyreğini yaşadığımız bu dönemde de hȃlȃ sorgulanmaya muhtaç olduğu düşüncesinden doğmuştur. Aile
kurumunda adalet ve eşitlik konusunu kendisine temel sorunsal edinmiş olan bu çalışma, söz konusu sorunsalı 20
yüzyılın en önemli çağdaş liberal siyaset teorisyenlerinden biri olan John Rawls'un ve yine 20 yüzyılın çağdaş
liberal feminist siyaset teorisyenlerinden biri olan Susan Moller Okin'in düşünceleri üzerinden açımlayarak
tartışmıştır.
Yaşamın her alanında kadın ya da erkek olarak değil insan olarak muamele görme ve fırsat eşitliği hakkı, etik ve
demokratik bir içerime sahiptir. İnsan olarak muamele görme ve fırsat eşitliği hakkı, doğrudan insan onuruna
saygıyı imler. İnsan onuruna saygı modern demokratik düşüncenin merkezinde yer alır ve eşitlik nosyonuna
dayanır. Eşitlik nosyonu hem demokrasinin hem de liberal feminizmin kesişme noktasını oluşturur. Eşitlik ilkesine
ters düşen cinsiyetler arasındaki hiyerarşi, kadının erkeğe tȃbi addedilmesi insan toplumunun yarısını oluşturan
kadınların insan onurunun hiçe sayıldığının doğrudan bir göstergesidir. Geçmişten beri süregelen tarihsel bir
adaletsizlik olan cinsiyetlerin eşitsizliği ve bu eşitsizliğin hep yeniden üretilmesi en belirgin olarak toplumun temel
yapı taşı olarak kabul edilen aile kurumunda karşımıza çıkmaktadır.
Elinizdeki bu kitap, ataerkil toplumsal yaşamın bir tür izdüşümü olan aile içi yaşamda görülen ve doğal olduğu kabul
edilen cinsiyetler arasındaki eşitsizlik ve adaletsizliklerin, kadının erkek karşısındaki ikincil konumunun, 21 yüzyılın
ilk çeyreğini yaşadığımız bu dönemde de hȃlȃ sorgulanmaya muhtaç olduğu düşüncesinden doğmuştur. Aile
kurumunda adalet ve eşitlik konusunu kendisine temel sorunsal edinmiş olan bu çalışma, söz konusu sorunsalı 20
yüzyılın en önemli çağdaş liberal siyaset teorisyenlerinden biri olan John Rawls'un ve yine 20 yüzyılın çağdaş
liberal feminist siyaset teorisyenlerinden biri olan Susan Moller Okin'in düşünceleri üzerinden açımlayarak
tartışmıştır.
demokratik bir içerime sahiptir. İnsan olarak muamele görme ve fırsat eşitliği hakkı, doğrudan insan onuruna
saygıyı imler. İnsan onuruna saygı modern demokratik düşüncenin merkezinde yer alır ve eşitlik nosyonuna
dayanır. Eşitlik nosyonu hem demokrasinin hem de liberal feminizmin kesişme noktasını oluşturur. Eşitlik ilkesine
ters düşen cinsiyetler arasındaki hiyerarşi, kadının erkeğe tȃbi addedilmesi insan toplumunun yarısını oluşturan
kadınların insan onurunun hiçe sayıldığının doğrudan bir göstergesidir. Geçmişten beri süregelen tarihsel bir
adaletsizlik olan cinsiyetlerin eşitsizliği ve bu eşitsizliğin hep yeniden üretilmesi en belirgin olarak toplumun temel
yapı taşı olarak kabul edilen aile kurumunda karşımıza çıkmaktadır.
Elinizdeki bu kitap, ataerkil toplumsal yaşamın bir tür izdüşümü olan aile içi yaşamda görülen ve doğal olduğu kabul
edilen cinsiyetler arasındaki eşitsizlik ve adaletsizliklerin, kadının erkek karşısındaki ikincil konumunun, 21 yüzyılın
ilk çeyreğini yaşadığımız bu dönemde de hȃlȃ sorgulanmaya muhtaç olduğu düşüncesinden doğmuştur. Aile
kurumunda adalet ve eşitlik konusunu kendisine temel sorunsal edinmiş olan bu çalışma, söz konusu sorunsalı 20
yüzyılın en önemli çağdaş liberal siyaset teorisyenlerinden biri olan John Rawls'un ve yine 20 yüzyılın çağdaş
liberal feminist siyaset teorisyenlerinden biri olan Susan Moller Okin'in düşünceleri üzerinden açımlayarak
tartışmıştır.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.