9789753225717
108165
https://www.turkishbooks.com/books/agit-p108165.html
Ağıt Ararat'tan ve Ağrı'dan Yükselen Çığlık
0.96
Doksanlı yaşlarındaki Sirarpi Ninenin, oymalı sandukasının açılmasıyla ömürlük bir gizli aşk, zamanı hızla geri sarar.
Kendisi toprağa gömülmüş de, sırtı, boynu ve ayağı açıkta kalmış, yürüyüş halinde bir dev hayvan heykelini andıran o kocaman görüntünün çocuk yüreğine salık verdiği endişeye benzer bir duygu yayılır Erivana. İki yanında da tıpkı kendine benzer, ikişer yavrulu ejder kayası... Bizi yutacak diye korktuğumuz taş parçası. Vaktiyle ifrit bir ejderha imiş, yanındakiler de onun yavruları, öyle derdi büyükler. Meğer eski zamanlarda o ejderler Harputu yutmaya gelmişler de şehirde herkes korkmaya başlamıştı. Efsane buydu ya, ete kemiğe bürünmüş ejderhalar gerçekten yutabilir miydi Harputu' Ya ejderhalar yıllar sonra yeniden ortaya çıkıp Karabağın üstüne çöreklenebilir miydi'
Müjgan Tekin üçüncü romanında üç zamanlı bir öyküyü kaleme alıyor.
Neden sonuç ilişkileri kurularak aklanan katliamlar, ayrılıklar, ölümler Ermenilerin bir kısmı, Çarlığın kışkırtmasına uyup silahlanıp çete kurmasalardı tehcir kanunu çıkmayacak, onca Ermeni ölmeyecekti, Türkler zamanında Ermenileri Anadoludan koparmasaydı, Azeriler biz Türküz demeseydi, Hocalı olayları yaşanmayacaktı. Hep bir kılıf vardı. İnsanlığın kaybedilmesi için hep bir kılıf vardı. Oysa acı aynı acıydı. Ortak acıydı. Tüm bu sonu gelmez olmasaydılar her iki taraftan alıp götürmeye devam ediyor. Müjgan Tekin Ağıt; Ararattan Ağrıya Yükselen Çığlık romanı ile herkesi bir kez daha durup düşünmeye davet ediyor.
1915te Türkiyede yaşanan olaylarından sonra bir Ermeni kızı Türkleşmiş, 1990lı yılların başında Karabağda yaşanan olaylardan sonra bir Azeri kızı Ermenileşmiş. İnsanın dilini, dinini, ulusunu seçme şansı yoktur. Bir Ermeni kızı, Türk bir ailenin yanında Türkleşebiliyordu. Bir Türk kızı da Ermeni bir ailenin yanında Ermenileşiyordu. Herkes kendine bu soruyu sormalıydı. Nefret ettiğim bir toplumun üyesi olarak doğabilirdim. O zaman düşman şimdi ait olduğum toplum mu olurdu' Sır burada saklıydı.
Müjgan Tekin 12 Eylül 1980 İstanbulda doğdu. Eylül Fırtınasının en şiddetli günlerinde büyüdü. Çemberin içinde olmayı reddetti.
TV8de 2003 yılında Kafkaslarda Politik Bir Satranç Ustası: Rıza Oğlu Haydar Aliyev belgeselinde yönetmen yardımcılığı yaptı. Ardından TRTye geçti. 2004 Haziran ayından 2008 Mayıs ayına kadar TRT1 ve TRTnin diğer kanallarındaki tekrarlarıyla ekranda olan Sınırlar Arasında Programında araştırmacılık ve metin yazarlığı yapmaya devam etti.
Aynı zamanda sinema ile ilgili dergilerde yazıları yayınlanmaya başladı. Çeşitli dergiler için de röportajlar ve dosyalar hazırladı.
Şu sıralar ikinci Romanı Raman Petrol Kartallarının sinemaya uyarlama çalışmaları halen devam ediyor.
İlk romanı Çöldeki Balıklarda ilk işaretini veren ve genç kuşak romancılarımızda az rastlanan gerçekçilik akımının özelliklerini taşıyan İkinci romanı Raman Petrol Kartallarında ise Türkiyenin ve Dünyanın bugünlerini etkileyen, yarınlarına yön verecek olan, bir geçmiş zaman öyküsünü kaleme aldı.
Doksanlı yaşlarındaki Sirarpi Ninenin, oymalı sandukasının açılmasıyla ömürlük bir gizli aşk, zamanı hızla geri sarar.
Kendisi toprağa gömülmüş de, sırtı, boynu ve ayağı açıkta kalmış, yürüyüş halinde bir dev hayvan heykelini andıran o kocaman görüntünün çocuk yüreğine salık verdiği endişeye benzer bir duygu yayılır Erivana. İki yanında da tıpkı kendine benzer, ikişer yavrulu ejder kayası... Bizi yutacak diye korktuğumuz taş parçası. Vaktiyle ifrit bir ejderha imiş, yanındakiler de onun yavruları, öyle derdi büyükler. Meğer eski zamanlarda o ejderler Harputu yutmaya gelmişler de şehirde herkes korkmaya başlamıştı. Efsane buydu ya, ete kemiğe bürünmüş ejderhalar gerçekten yutabilir miydi Harputu' Ya ejderhalar yıllar sonra yeniden ortaya çıkıp Karabağın üstüne çöreklenebilir miydi'
Müjgan Tekin üçüncü romanında üç zamanlı bir öyküyü kaleme alıyor.
Neden sonuç ilişkileri kurularak aklanan katliamlar, ayrılıklar, ölümler Ermenilerin bir kısmı, Çarlığın kışkırtmasına uyup silahlanıp çete kurmasalardı tehcir kanunu çıkmayacak, onca Ermeni ölmeyecekti, Türkler zamanında Ermenileri Anadoludan koparmasaydı, Azeriler biz Türküz demeseydi, Hocalı olayları yaşanmayacaktı. Hep bir kılıf vardı. İnsanlığın kaybedilmesi için hep bir kılıf vardı. Oysa acı aynı acıydı. Ortak acıydı. Tüm bu sonu gelmez olmasaydılar her iki taraftan alıp götürmeye devam ediyor. Müjgan Tekin Ağıt; Ararattan Ağrıya Yükselen Çığlık romanı ile herkesi bir kez daha durup düşünmeye davet ediyor.
1915te Türkiyede yaşanan olaylarından sonra bir Ermeni kızı Türkleşmiş, 1990lı yılların başında Karabağda yaşanan olaylardan sonra bir Azeri kızı Ermenileşmiş. İnsanın dilini, dinini, ulusunu seçme şansı yoktur. Bir Ermeni kızı, Türk bir ailenin yanında Türkleşebiliyordu. Bir Türk kızı da Ermeni bir ailenin yanında Ermenileşiyordu. Herkes kendine bu soruyu sormalıydı. Nefret ettiğim bir toplumun üyesi olarak doğabilirdim. O zaman düşman şimdi ait olduğum toplum mu olurdu' Sır burada saklıydı.
Müjgan Tekin 12 Eylül 1980 İstanbulda doğdu. Eylül Fırtınasının en şiddetli günlerinde büyüdü. Çemberin içinde olmayı reddetti.
TV8de 2003 yılında Kafkaslarda Politik Bir Satranç Ustası: Rıza Oğlu Haydar Aliyev belgeselinde yönetmen yardımcılığı yaptı. Ardından TRTye geçti. 2004 Haziran ayından 2008 Mayıs ayına kadar TRT1 ve TRTnin diğer kanallarındaki tekrarlarıyla ekranda olan Sınırlar Arasında Programında araştırmacılık ve metin yazarlığı yapmaya devam etti.
Aynı zamanda sinema ile ilgili dergilerde yazıları yayınlanmaya başladı. Çeşitli dergiler için de röportajlar ve dosyalar hazırladı.
Şu sıralar ikinci Romanı Raman Petrol Kartallarının sinemaya uyarlama çalışmaları halen devam ediyor.
İlk romanı Çöldeki Balıklarda ilk işaretini veren ve genç kuşak romancılarımızda az rastlanan gerçekçilik akımının özelliklerini taşıyan İkinci romanı Raman Petrol Kartallarında ise Türkiyenin ve Dünyanın bugünlerini etkileyen, yarınlarına yön verecek olan, bir geçmiş zaman öyküsünü kaleme aldı.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.