9786054144648
113808
https://www.turkishbooks.com/books/adli-ve-onleme-amacli-iletisimin-denetlenmesi-p113808.html
Adli ve Önleme Amaçlı İletişimin Denetlenmesi Gizli Soruşturmacı Teknik Takip
8.889
İletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı görevlendirme ve teknik araçlarla takip işlemleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiş olan, gizli yürütülmeyi gerekli kılan koruma tedbirleridir. Bu tedbirlerin uygulanması sırasında kişilerin gizli alanlarına girilmekte, özel hayatları ihlale uğramaktadır. Ancak hukuk düzeni, gerek Anayasanın 2. maddesinde belirtilen temel niteliklere ve demokratik hukuk devletine yönelik ciddi bir tehlikenin varlığı halinde, güvenliğin sağlanması, casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılması, Devlet sırrının ifşasının tespiti ve terörist faaliyetlerin önlenmesine ilişkin olarak dinleme ve teknik takip yapmayı, gerekse suçların soruşturulması ve suçluların yakalanması için adli amaçlı olarak bu tür koruma tedbirlerinin uygulanmasını yasal hale getirmiştir.
Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle, işlenen suçların da teknik boyut kazanması suçların önlenmesi ya da adli yönden soruşturulması bağlamında bu tür koruma tedbirlerinin uygulanmasının yasal hale getirilmesini zorunlu kılmıştır.
Anayasada herkesin, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ve özel hayat ile aile hayatının dokunulmazlığı ilkesine, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, yöntemine göre verilmiş hakim kararı ile istisna getirilebileceği hükmü düzenlenmiştir.
Bunun gibi taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ve diğer hukuki metinleri uygulayan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarında bu ilkeler vurgulanmıştır.
Hukukumuzda daha önce 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununda benzer düzenlemeler olmakla birlikte konunun karmaşıklığı, elde edilen delillerin hukuka uygunluğunu, soruşturma, kovuşturma ve hükümde delil olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini, tesadüfen elde edilen delillerin hukuka uygunluk durumunu tartışmayı ve uygulamanın yüksek mahkemelerimizce ele alınma şeklini incelemeyi gerektirmiştir.
İletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı görevlendirme ve teknik araçlarla takip işlemleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiş olan, gizli yürütülmeyi gerekli kılan koruma tedbirleridir. Bu tedbirlerin uygulanması sırasında kişilerin gizli alanlarına girilmekte, özel hayatları ihlale uğramaktadır. Ancak hukuk düzeni, gerek Anayasanın 2. maddesinde belirtilen temel niteliklere ve demokratik hukuk devletine yönelik ciddi bir tehlikenin varlığı halinde, güvenliğin sağlanması, casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılması, Devlet sırrının ifşasının tespiti ve terörist faaliyetlerin önlenmesine ilişkin olarak dinleme ve teknik takip yapmayı, gerekse suçların soruşturulması ve suçluların yakalanması için adli amaçlı olarak bu tür koruma tedbirlerinin uygulanmasını yasal hale getirmiştir.
Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle, işlenen suçların da teknik boyut kazanması suçların önlenmesi ya da adli yönden soruşturulması bağlamında bu tür koruma tedbirlerinin uygulanmasının yasal hale getirilmesini zorunlu kılmıştır.
Anayasada herkesin, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ve özel hayat ile aile hayatının dokunulmazlığı ilkesine, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, yöntemine göre verilmiş hakim kararı ile istisna getirilebileceği hükmü düzenlenmiştir.
Bunun gibi taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ve diğer hukuki metinleri uygulayan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarında bu ilkeler vurgulanmıştır.
Hukukumuzda daha önce 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununda benzer düzenlemeler olmakla birlikte konunun karmaşıklığı, elde edilen delillerin hukuka uygunluğunu, soruşturma, kovuşturma ve hükümde delil olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini, tesadüfen elde edilen delillerin hukuka uygunluk durumunu tartışmayı ve uygulamanın yüksek mahkemelerimizce ele alınma şeklini incelemeyi gerektirmiştir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.