9786056601194
412492
https://www.turkishbooks.com/books/2017-ajanda-yemek-p412492.html
2017 Ajanda : Yemek
4.08
Her yıl olduğu gibi, Türkçe, İngilizce ve Ermenice olarak üç dilde hazırlanan ajandanın bu yılki teması ?Yemek'.
Yemek, sadece karın doyurmak değil, hayatın, kültürün, varoluşun temel direklerinden biridir bizim coğrafyamızda. Mevsimler, bayramlar, doğumlar, ölümler yemeklerle anılır; ibadet yemekle yapılır; yemek yemenin yasak olduğu zamanlar, belirli dönemlerde yenmesi âdet olan ya da okunmadan yenmeyen yiyecekler boldur bu coğrafyada. Şarabın, tahılın, peynirin muhtemel anavatanı olan bu topraklardan çeşitli nedenlerle ayrılmak zorunda kalmış, koparılmış olanlar da boldur ama, yemek insanların ortak paydasıdır burada. Yemeğe hamaset bulaştırma çabaları hep boşa çıkar. En kutsal yemek harisa ile keşkek, anuşabur ile aşure, ölünün arkasından yapılan helva, hep aynı damardan beslenir. Bu yüzden yemeğin milliyeti olmaz, coğrafyası olur. Bu yüzden, medeniyetin yeşerdiği bu topraklar, yemek yemenin de kutsal topraklarıdır.
Yaratılış efsanesinde cennetten kovulmaya neden olmasından, Artin Amira Bezciyan'nın pastırmayı ?rüşvet' olarak kullanmasına, yemeği yani hayatın kendisini anlatıyor bu seneki ajandamız. Manastır yiyeceği iken meyhane masasına düşen, sonraları ise bu toprağın en kadim halklarından birinin kültüründen bahsedildiğinde çoğu zaman akla gelen ilk, hatta tek şey olan ?topik'ten, iyi malzeme bulamadığı için intihar eden aşçıbaşına; toplama kamplarında hayatta kalmak, akıl sağlıklarını korumak için hayali ziyafet sofraları kuran kadınlardan, meyvelerin antik çağdan bugüne uzanan evrimine, bazen iştah açan ama çokça kekremsi bir tat bırakan bir ajanda elinizdeki. Yemekler de hep tatlı olmaz zaten; acıyı bileceğiz ki tatlıyı anlayabilelim.
2017'nin, "Daha kötüsü olamaz artık" dedikçe daha da kötüsüyle karşılaştığımız bir yıl olmamasını umut ediyoruz. Hrant Dink'in tarif ettiği o "yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanların" ruhunu beslesin ajandamız.
Ajandada, Türkiye'nin resmî tatillerinin yanı sıra Müslüman, Alevi, Ermeni, Rum, Süryani, Kürt ve Ezidi bayramları ve özel günleri de yer alıyor.
Hrant Dink Vakfı Yayınları'nın bundan önce yayımladığı ajandaların temaları Oyunlar (2016), 1915 (2015), Sokaklar (2014), Sınırlar (2013), Davalar (2012), Kalabalıklar (2011) ve Ermenistan'dı (2010).
Yemek, sadece karın doyurmak değil, hayatın, kültürün, varoluşun temel direklerinden biridir bizim coğrafyamızda. Mevsimler, bayramlar, doğumlar, ölümler yemeklerle anılır; ibadet yemekle yapılır; yemek yemenin yasak olduğu zamanlar, belirli dönemlerde yenmesi âdet olan ya da okunmadan yenmeyen yiyecekler boldur bu coğrafyada. Şarabın, tahılın, peynirin muhtemel anavatanı olan bu topraklardan çeşitli nedenlerle ayrılmak zorunda kalmış, koparılmış olanlar da boldur ama, yemek insanların ortak paydasıdır burada. Yemeğe hamaset bulaştırma çabaları hep boşa çıkar. En kutsal yemek harisa ile keşkek, anuşabur ile aşure, ölünün arkasından yapılan helva, hep aynı damardan beslenir. Bu yüzden yemeğin milliyeti olmaz, coğrafyası olur. Bu yüzden, medeniyetin yeşerdiği bu topraklar, yemek yemenin de kutsal topraklarıdır.
Yaratılış efsanesinde cennetten kovulmaya neden olmasından, Artin Amira Bezciyan'nın pastırmayı ?rüşvet' olarak kullanmasına, yemeği yani hayatın kendisini anlatıyor bu seneki ajandamız. Manastır yiyeceği iken meyhane masasına düşen, sonraları ise bu toprağın en kadim halklarından birinin kültüründen bahsedildiğinde çoğu zaman akla gelen ilk, hatta tek şey olan ?topik'ten, iyi malzeme bulamadığı için intihar eden aşçıbaşına; toplama kamplarında hayatta kalmak, akıl sağlıklarını korumak için hayali ziyafet sofraları kuran kadınlardan, meyvelerin antik çağdan bugüne uzanan evrimine, bazen iştah açan ama çokça kekremsi bir tat bırakan bir ajanda elinizdeki. Yemekler de hep tatlı olmaz zaten; acıyı bileceğiz ki tatlıyı anlayabilelim.
2017'nin, "Daha kötüsü olamaz artık" dedikçe daha da kötüsüyle karşılaştığımız bir yıl olmamasını umut ediyoruz. Hrant Dink'in tarif ettiği o "yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanların" ruhunu beslesin ajandamız.
Ajandada, Türkiye'nin resmî tatillerinin yanı sıra Müslüman, Alevi, Ermeni, Rum, Süryani, Kürt ve Ezidi bayramları ve özel günleri de yer alıyor.
Hrant Dink Vakfı Yayınları'nın bundan önce yayımladığı ajandaların temaları Oyunlar (2016), 1915 (2015), Sokaklar (2014), Sınırlar (2013), Davalar (2012), Kalabalıklar (2011) ve Ermenistan'dı (2010).
Her yıl olduğu gibi, Türkçe, İngilizce ve Ermenice olarak üç dilde hazırlanan ajandanın bu yılki teması ?Yemek'.
Yemek, sadece karın doyurmak değil, hayatın, kültürün, varoluşun temel direklerinden biridir bizim coğrafyamızda. Mevsimler, bayramlar, doğumlar, ölümler yemeklerle anılır; ibadet yemekle yapılır; yemek yemenin yasak olduğu zamanlar, belirli dönemlerde yenmesi âdet olan ya da okunmadan yenmeyen yiyecekler boldur bu coğrafyada. Şarabın, tahılın, peynirin muhtemel anavatanı olan bu topraklardan çeşitli nedenlerle ayrılmak zorunda kalmış, koparılmış olanlar da boldur ama, yemek insanların ortak paydasıdır burada. Yemeğe hamaset bulaştırma çabaları hep boşa çıkar. En kutsal yemek harisa ile keşkek, anuşabur ile aşure, ölünün arkasından yapılan helva, hep aynı damardan beslenir. Bu yüzden yemeğin milliyeti olmaz, coğrafyası olur. Bu yüzden, medeniyetin yeşerdiği bu topraklar, yemek yemenin de kutsal topraklarıdır.
Yaratılış efsanesinde cennetten kovulmaya neden olmasından, Artin Amira Bezciyan'nın pastırmayı ?rüşvet' olarak kullanmasına, yemeği yani hayatın kendisini anlatıyor bu seneki ajandamız. Manastır yiyeceği iken meyhane masasına düşen, sonraları ise bu toprağın en kadim halklarından birinin kültüründen bahsedildiğinde çoğu zaman akla gelen ilk, hatta tek şey olan ?topik'ten, iyi malzeme bulamadığı için intihar eden aşçıbaşına; toplama kamplarında hayatta kalmak, akıl sağlıklarını korumak için hayali ziyafet sofraları kuran kadınlardan, meyvelerin antik çağdan bugüne uzanan evrimine, bazen iştah açan ama çokça kekremsi bir tat bırakan bir ajanda elinizdeki. Yemekler de hep tatlı olmaz zaten; acıyı bileceğiz ki tatlıyı anlayabilelim.
2017'nin, "Daha kötüsü olamaz artık" dedikçe daha da kötüsüyle karşılaştığımız bir yıl olmamasını umut ediyoruz. Hrant Dink'in tarif ettiği o "yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanların" ruhunu beslesin ajandamız.
Ajandada, Türkiye'nin resmî tatillerinin yanı sıra Müslüman, Alevi, Ermeni, Rum, Süryani, Kürt ve Ezidi bayramları ve özel günleri de yer alıyor.
Hrant Dink Vakfı Yayınları'nın bundan önce yayımladığı ajandaların temaları Oyunlar (2016), 1915 (2015), Sokaklar (2014), Sınırlar (2013), Davalar (2012), Kalabalıklar (2011) ve Ermenistan'dı (2010).
Yemek, sadece karın doyurmak değil, hayatın, kültürün, varoluşun temel direklerinden biridir bizim coğrafyamızda. Mevsimler, bayramlar, doğumlar, ölümler yemeklerle anılır; ibadet yemekle yapılır; yemek yemenin yasak olduğu zamanlar, belirli dönemlerde yenmesi âdet olan ya da okunmadan yenmeyen yiyecekler boldur bu coğrafyada. Şarabın, tahılın, peynirin muhtemel anavatanı olan bu topraklardan çeşitli nedenlerle ayrılmak zorunda kalmış, koparılmış olanlar da boldur ama, yemek insanların ortak paydasıdır burada. Yemeğe hamaset bulaştırma çabaları hep boşa çıkar. En kutsal yemek harisa ile keşkek, anuşabur ile aşure, ölünün arkasından yapılan helva, hep aynı damardan beslenir. Bu yüzden yemeğin milliyeti olmaz, coğrafyası olur. Bu yüzden, medeniyetin yeşerdiği bu topraklar, yemek yemenin de kutsal topraklarıdır.
Yaratılış efsanesinde cennetten kovulmaya neden olmasından, Artin Amira Bezciyan'nın pastırmayı ?rüşvet' olarak kullanmasına, yemeği yani hayatın kendisini anlatıyor bu seneki ajandamız. Manastır yiyeceği iken meyhane masasına düşen, sonraları ise bu toprağın en kadim halklarından birinin kültüründen bahsedildiğinde çoğu zaman akla gelen ilk, hatta tek şey olan ?topik'ten, iyi malzeme bulamadığı için intihar eden aşçıbaşına; toplama kamplarında hayatta kalmak, akıl sağlıklarını korumak için hayali ziyafet sofraları kuran kadınlardan, meyvelerin antik çağdan bugüne uzanan evrimine, bazen iştah açan ama çokça kekremsi bir tat bırakan bir ajanda elinizdeki. Yemekler de hep tatlı olmaz zaten; acıyı bileceğiz ki tatlıyı anlayabilelim.
2017'nin, "Daha kötüsü olamaz artık" dedikçe daha da kötüsüyle karşılaştığımız bir yıl olmamasını umut ediyoruz. Hrant Dink'in tarif ettiği o "yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanların" ruhunu beslesin ajandamız.
Ajandada, Türkiye'nin resmî tatillerinin yanı sıra Müslüman, Alevi, Ermeni, Rum, Süryani, Kürt ve Ezidi bayramları ve özel günleri de yer alıyor.
Hrant Dink Vakfı Yayınları'nın bundan önce yayımladığı ajandaların temaları Oyunlar (2016), 1915 (2015), Sokaklar (2014), Sınırlar (2013), Davalar (2012), Kalabalıklar (2011) ve Ermenistan'dı (2010).
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.