9789757404187
518933
https://www.turkishbooks.com/books/yagmur-sarkilari-p518933.html
Yağmur Şarkıları
2.88
YEDİ İklim'in Ekim sayısında Ekrem Karadişoğulları imzalı "Yağmur şarkıları yahut bir göz risalesi" başlıklı yazının ilk paragrafında, Rıdvan Canım için; "(...) çağdaş şiiri de özümsemiş ve kucaklamış bir şair" tespitini okuyunca, hayli şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Nedeni gayet basit: Zira, Rıdvan Canım'ın Taş Medrese yayınları tarafından, şiir serisinin 12. kitabı olarak çıkan "Yağmur Şarkıları" adlı toplamın durduğu yer ile söz konusu abartılı tespitin işaret ettiği anlam arasında derin uçurumların varlığını görmemek için; ya çağdaş şiirin verimlerinden bîhaber olmak ya da bir şiir kitabına imza sahibinin gözlüğüyle bakmak gerekiyordu. Rıdvan Canım'ın 'duygulu' biri olduğuna şüphe yok. Ama şiir tecrübesi veya bilgisi az-çok gelişmiş herkesin kabul ettiği bir başka poetik hakikat var ki, o da, şiirin duygularla değil, kelimelerle yazıldığıdır... Öyle görünüyor ki, Rıdvan Canım, kitabında yer verdiği şiirler bağlamında, donanımlı bir 'şair duyarlığı'ndan da yoksundur. Eğer bu tahlilimin tersi söz konusu olsaydı, 94 sayfalık kitabın içine sığdırdığı bu kadar fazla zayıf şiirle şiir çevrelerinin karşısına çıkmayı içine sindiremez ve daha seçmeci bir tavrı benimseyerek, imzasını heder etmezdi. Bana öyle geliyor ki, şairimiz, yazdığı her şeyin 'şiir' olduğunu sanıyor. Belki bunu normal karşılayabiliriz de, iyi/kötü ayrımını yapmadan, her yazdığını bir 'şiir kitabı'nın iki kapağına alarak 'eser'in haysiyetine gölge düşürmesini affedemeyiz! Hele bunu yapanın, bir üniversitenin edebiyat kürsüsünde öğretim üyesi olarak görev yaptığını göz önüne getirirsek!. Ne demeli, bilemiyorum doğrusu... Dediğim gibi, bana kalırsa Rıdvan Canım'ın en büyük handikapı, duygularını ince filtreli bir süzgeçten geçirmemesi ve dolayısıyla ham, kaba, şiirsel inceliklerden yoksun bir şiir atmosferine mahkûm kalması, şeklinde özetlenebilir. Elbette bunları, yazının başında alıntıladığım tespitin anlamı ve çağrıştırdıkları bakımından ifade ediyorum. Yoksa, Yağmur Şarkıları'nın kendi içinde ve benzerleri bağlamında herhangi bir 'değer' içermediğini iddia edecek değilim. Ama, rastgele seçtiğim şu başlangıç mısraları bir şiirin okunmasına ne kadar katkıda bulunur, bunu, çağdaş şiirin ulaştığı seviyeyi de kollayarak değerlendirmekte fayda var: "İçimin sokaklarında/ ya da/ bulvarlarında/tanımadığım, tanıyamadığım çocuklar görüyorum" (Ömür Şarkısı); "Hatırlıyor musun/düğünümüz olmuştu/soğumaya yüz tutan bir göz akşamında/erzurumda/tarîhî tren garında.." (Kartpostal); "Bir şarkı mıdır yaşamak/yoksa bir hüzün müdür" (Yağmur Şarkıları). Takdir, okuyuculara ve şiir dostlarına ait; her zaman olduğu gibi...
YEDİ İklim'in Ekim sayısında Ekrem Karadişoğulları imzalı "Yağmur şarkıları yahut bir göz risalesi" başlıklı yazının ilk paragrafında, Rıdvan Canım için; "(...) çağdaş şiiri de özümsemiş ve kucaklamış bir şair" tespitini okuyunca, hayli şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Nedeni gayet basit: Zira, Rıdvan Canım'ın Taş Medrese yayınları tarafından, şiir serisinin 12. kitabı olarak çıkan "Yağmur Şarkıları" adlı toplamın durduğu yer ile söz konusu abartılı tespitin işaret ettiği anlam arasında derin uçurumların varlığını görmemek için; ya çağdaş şiirin verimlerinden bîhaber olmak ya da bir şiir kitabına imza sahibinin gözlüğüyle bakmak gerekiyordu. Rıdvan Canım'ın 'duygulu' biri olduğuna şüphe yok. Ama şiir tecrübesi veya bilgisi az-çok gelişmiş herkesin kabul ettiği bir başka poetik hakikat var ki, o da, şiirin duygularla değil, kelimelerle yazıldığıdır... Öyle görünüyor ki, Rıdvan Canım, kitabında yer verdiği şiirler bağlamında, donanımlı bir 'şair duyarlığı'ndan da yoksundur. Eğer bu tahlilimin tersi söz konusu olsaydı, 94 sayfalık kitabın içine sığdırdığı bu kadar fazla zayıf şiirle şiir çevrelerinin karşısına çıkmayı içine sindiremez ve daha seçmeci bir tavrı benimseyerek, imzasını heder etmezdi. Bana öyle geliyor ki, şairimiz, yazdığı her şeyin 'şiir' olduğunu sanıyor. Belki bunu normal karşılayabiliriz de, iyi/kötü ayrımını yapmadan, her yazdığını bir 'şiir kitabı'nın iki kapağına alarak 'eser'in haysiyetine gölge düşürmesini affedemeyiz! Hele bunu yapanın, bir üniversitenin edebiyat kürsüsünde öğretim üyesi olarak görev yaptığını göz önüne getirirsek!. Ne demeli, bilemiyorum doğrusu... Dediğim gibi, bana kalırsa Rıdvan Canım'ın en büyük handikapı, duygularını ince filtreli bir süzgeçten geçirmemesi ve dolayısıyla ham, kaba, şiirsel inceliklerden yoksun bir şiir atmosferine mahkûm kalması, şeklinde özetlenebilir. Elbette bunları, yazının başında alıntıladığım tespitin anlamı ve çağrıştırdıkları bakımından ifade ediyorum. Yoksa, Yağmur Şarkıları'nın kendi içinde ve benzerleri bağlamında herhangi bir 'değer' içermediğini iddia edecek değilim. Ama, rastgele seçtiğim şu başlangıç mısraları bir şiirin okunmasına ne kadar katkıda bulunur, bunu, çağdaş şiirin ulaştığı seviyeyi de kollayarak değerlendirmekte fayda var: "İçimin sokaklarında/ ya da/ bulvarlarında/tanımadığım, tanıyamadığım çocuklar görüyorum" (Ömür Şarkısı); "Hatırlıyor musun/düğünümüz olmuştu/soğumaya yüz tutan bir göz akşamında/erzurumda/tarîhî tren garında.." (Kartpostal); "Bir şarkı mıdır yaşamak/yoksa bir hüzün müdür" (Yağmur Şarkıları). Takdir, okuyuculara ve şiir dostlarına ait; her zaman olduğu gibi...
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.